Piyale Paşa Kimdir?

Abdullah Sert Hocaefendi, Hace Musa Topbaş Efendi’nin İslam Kahramanları 3 eserinden Piyale Paşa, Piri Reis, Hasan Paşa ve Salih Reis’in hayatlarını ve kahramanlıklarını anlatıyor.

PİYALE PAŞA KİMDİR?

Osmanlı Tarihi’nin büyük kahraman denizcilerinden olan Piyâle Paşa 1515 tarihinde doğmuştur.

1526 Mohaç seferi dönüşünde saray hizmetine alınarak Enderun’da yetiştirildi.

40 Yaşında Kaptan-ı Derya Oldu

Önce kapıcıbaşı, Gelibolu Sancak beyliği vazifelerinde bulunduktan sonra Bahriye beylerbeyliğine yükseltilerek, kırk yaşlarında Kaptan-ı Derya oldu. Bu devirde Donanma-yı Hümâyûn ve Cezayir donanması yılın on iki ayında Akdeniz’de seyredip kuş uçurtmuyorlardı.

Osmanlılar, Avrupa’da büyük devletler arasındaki dengenin bozulmaması için, Fransa kralı ikinci Fransuva’nın annesinin yalvaran taleplerini karşılamak üzere Piyâle Paşa kumandasında büyük bir donanma gönderdi.

Piyâle Paşa, 1555’de İstanbul’dan hareket etti. Turgut Reis’in de katıldığı donanma, yardımda ve fetihlerde bulunarak geri döndü.

1556-1557 deniz mevsiminde tekrar Akdeniz’e açılan Piyâle Paşa, bazı limanları fethettikten sonra İstanbul’a döndü.

1558 sefer mevsiminde Akdeniz’e açılan Piyâle Paşa’ya Turgut Reis’in de katılması ile Donanma-yı Hümâyun Belear adalarının hemen hemen her yerini Osmanlı hâkimiyetine aldı. Her seferde olduğu gibi bu seferde de İspanyol donanması, Donanma-yı Hümâyûn karşısına çıkmağa cesâaret edemedi.

Cerbe Deniz Zaferi

1560’da Piyâle Paşa komutasında hareket eden Osmanlı donanması, Cerbe’ye vardı. Turgut Reis’in muharebenin üçüncü günü yetişebildiği tarihin en büyük deniz savaşlarından biri olan, Cerbe muharebesinde, Piyâle Paşa ve muktedir amiralleri, Haçlı armadasını, iki üç saat içinde perişan ettiler.

Saraya Damat Oldu

Cerbe Kal’ası da alındıktan sonra seferden dönen Piyâle Paşa, büyük merasimle İstanbul’da karşılandı. Donanma-yı Hümâyûn yanında vezirler, elçiler olduğu halde alay köşkünde bulunan Kanunî Sultan Süleyman Hân, bütün toplarını kullanarak selamlamıştı. Bu haşmetli manzara karşısında Kanunî yanındakilere:

“İşte bunları görüp gurura kapılmamalı, her şeyin Cenâb-ı Hakk’ın müsâadesi ile olduğunu düşünüp, Allah’a şükürler etmelidir” demiştir.

Bu muhteşem sefer dönüşünde şehzade Selim’in kızı Gevher sultanla evlenen Piyâle Paşa Osmanlı sarayına damat oldu.

Her sene, sefer mevsiminde, bütün Akdeniz’i dolaşan Piyâle Paşa’ya, Malta Seferi’nin hazırlanması vazifesi verildi. Büyük donanma ile Malta seferine katılan Piyâle Paşa, mevsim şartlarının bozulması dolayısıyla ordunun İstanbul’a gelmesiyle geri döndü.

Vezirlik Rütbesini Alan İlk Osmanlı Denizcisi

1568 yılında ondört senedir vazifesini, şanla şerefle yürüttüğü için Kaptan-ı Deryâlıkdan Kubbe vezirliğine getirildi. Böylece Osmanlı tarihinde vezirlik rütbesini alan ilk denizci oldu. Kıbrıs’ın çıkartma ve fethinde büyük hizmetleri oldu.

1573 yılında son deniz seferine çıkan Piyâle Paşa, ikinci vezir olduktan sonra 21 Ocak 1578 yılında İstanbul’da vefat etti. Kasımpaşa’daki kendi yaptırdığı camiin yanındaki türbesine defnedildi.

Osmanlı tarihinin en büyük amirallerinden olan Piyâle Paşa İstanbul’da Eyüp Sultan, Kasımpaşa, Mer- can’da, Üsküdar’da ayrıca Sakız, Kilidü’l-Bahr’de cami ve başka hayır eserleri yaptırarak adını halâ yâd ettirmektedir.

Kaynak: Sâdık Dânâ, İslam Kahramanları 3, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PİRİ REİS KİMDİR?

Piri Reis Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.