Oyun Oynamanın Faydaları

Oyun oynamanın faydaları nelerdir? Oyunun çocuğun gelişimine katkıları...

Oyun kelimesini duyduğunda gözleri parlamayan, oyun oynama teklifine koşarak gelmeyen çocuk yoktur. Taze akan gözyaşlarını bile, o kelimeyi duyar duymaz kolunun ardıyla silerek küçük bir tebessümle oyun teklif eden kişiye ışıltılı bakışlarını ikram eder çocuk...

Oyun, bir çocuk için yemek yemek, uyumak, tuvalet ihtiyacını gidermek gibi tabiî ve aslî bir ihtiyaçtır. Çocuk için, eğlenceden çok daha fazlasıdır. Oyunu oyun yapan şeyler; hayâlî olması, zorunlu olmaması, neticesinin bağlayıcı olmamasıdır.

OYUNUN FAYDALARI

Oyunun birtakım faydalarına değinecek olursak:

  1. Sosyalleşmektir, oyun sayesinde çocuk büyük-küçük bütün insanların duygularını anlamaya ve onlarla iletişim kurmaya başlar.
  2. Fizikî gücünü ve kontrolünü sağlar; bedenini geliştirir, esnetir, kavrama yeteneği gibi daha sayamadığımız birçok özelliği küçük yaştan itibaren kullanmayı ve geliştirmeyi temin eder.
  3. Çocuğun duygusal zekâsını geliştirir ve kendini ifade etme kapasitesini artırır.
  4. Zihnî idrâk bakımından hayal kurar, dikkati artırır, organize eder, oyundaki kıvamı ayarlamak için çeşitli metotlar geliştirir. Meselâ saklambaç, büyük bir strateji oyunudur, arka planında ciddî bir zihnî faaliyet vardır.

OYUN TERAPİSİ

Oyunun çocuğa yönelik faydalarının yanında, ebeveynler için de çocuğu tanıması, anlaması ve dinlemesi için büyük bir fırsattır. Bu sebeple son zamanlarda “oyun terapisi” adıyla anılan bu ilim dalı, uzmanlar tarafından ciddî bir şekilde kullanılmakta ve müthiş neticelere ulaşılmaktadır.

Çocuğun karşımıza geçip yetişkin bir fert gibi neden tırnağını yediğini, neden altını ıslattığını anlatmasını bekleyemeyiz. Çocuğun konuşma ve kendini ifade etme dili, oyundur. Oyun oynama imkânı elinden alınan bir çocuk, ağzı bantlanmış gibi hissettiği için zamanla kendini gergin, sinirli ve tahammülsüz hissetmeye başlar.

Son zamanlarda şehirleşmenin verdiği tesirle çocukların ellerinden oyun alındı. Bu tabiî terapi ellerimizden kayıp gitmek üzere... Oyunda kazanılan becerilerin birçoğu okullarda eğitim ve etkinlik adı altında verilmeye çalışılıyor, ancak eve döndüğünde çocukların beyinleri yeniden telefon ve tabletlerle süngere dönüyor. Zamanla tabiî süreçlerinden çıkarak yörüngeyi kaybediyorlar ve çocuk dertleri ortaya çıkmaya başlıyor.

Bazı anneler, “Çocuğumun derdini öğrenmem için pedagog yardımı almam gerekir mi?” diye soruyorlar. Bana kalırsa her anne oyun gibi bir vasıtayla çocuğuna yoğunlaştığında, çocuğunun derdini derinlemesine kavrayacak, tabiî bir sevk ile çocuğunun hislerini anlayacak ve yardım edecektir. Ancak bu bahsettiğim; ev içinde küçük analizler için geçerlidir, daha büyük travmalarda mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.

ÇOCUK EN FAZLA NE OYNAMAKTAN HOŞLANIR?

Burada birkaç oyunda psikanaliz yapma yol ve usûllerinden misaller verelim: Öncelikle oynanacak oyunu, mutlaka çocuk seçmelidir. Çocuk en fazla ne oynamaktan hoşlanır?

Afrika’da yetim kalmış bir çocuk, kırk dakikalık bir oyun sürecinde sürekli ev yapıp ev bozuyordu. Kırk dakika boyunca evi yeniden yapma ve bozma işlemini tekrarlamıştı. Bu çocuk, babasını yeni kaybettiği için yuvamız ayakta kalacak mı, evimiz dağılacak mı kaygılarını içinde büyütmüş olduğu için, baskın olan bu duygusunu oyunda ifade etti.

Araba oynarken sürekli arabaları çarpıştıran bir çocuk, içinde ya da evde bir çatışma ortamına mâruz kalıyor olabilir. Bebeklerine banyo yaptırırken yüzünü ekşiten bir çocuğun su ile ilgili bir travması olabilir. Çocuk oyunda korku üzerine kurgu yapıyorsa, aklında sürekli korku duyduğu bir şey vardır. Ya da oynarken bir şeyleri sürekli saklıyorsa, hayatında üzerini örtmeye çalıştığı, utanç duyduğu bir şeyler olabilir.

Oyun, çocuk için deşarj olma, duygularını yeniden yoluna koyma yeridir. Bazen o bile sıkıntısının ne olduğunu bilmez.

Dünyanın her yerinde bebeklikten itibaren her çocuk oyun oynar. Bir maden faciasında babasını kaybeden bir çocuğa, annesi, babasının öldüğünü söyler. Bunun üzerine çocuk dışarı çıkıp oyun oynamak istediğini belirtince, annesi onu ciddiye almadığını düşünerek yüzüne bir tokat atar. Hâlbuki çocuk, oyun oynama talebiyle; “Duygularımla ve öfkemle baş edemiyorum. Dışarı çıkıp oyun oynayarak onları dışarı atmam, böylece çözüp hâlletmem gerekiyor!” demektedir.

Yine birçok ilk çocuk, kardeşi olduktan sonra saatlerce kendi başına oyun oynar. Bu içindeki olumsuz duyguları atma ihtiyacından gelir. Şimdi oyun oynamanın çocuk dünyasındaki vazgeçilmez ve hayatî değerini az çok anladığımıza göre, artık rahatlıkla:

“-Çocuğun elinden oyunu almak onun dilini bağlamaktır, zulümdür!” diyebiliriz.

Zor değil. Mükemmel şekilde yaratılmış olan insan beyni, çocukla oynarken bu yorumla bakar ve analiz yapmaya çalışırsa zamanla buna alışacaktır. Siz daha düşünme için gayret sarf etmeden o dokümanları sizin önünüze sunacaktır. Yapmanız gereken, odaklanarak detayları ve çocuğunuzun duygularını ince bir elekten süzmek… Bu mûcizevî işleyişin kusursuzluğu karşısında siz de hayranlıkla şükredeceksiniz.

Kaynak: Büşra Küçüksucu, Şebnem Dergisi, Sayı: 172

İslam ve İhsan

ÇOCUK OYUNLARI

Çocuk Oyunları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.