Osmanlıca Neden Gerekli?

Milli Eğitim Şurası'nda Osmanlı Türkçesi'nin Anadolu İmam Hatip ve Sosyal Bilimler liselerinde zorunlu olmasını ön gören tavsiye kararı milyonlarca Osmanlı belgesi için umut oldu.

CHP'nin Osmanlıca dersi için “Mezar taşı okumak için zorunlu derse gerek yok” diye karşı çıkması gözleri Osmanlı belgelerine çevirdi. Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde 95 milyon belge bulunuyor Milli Eğitim Şurasında, Osmanlı Türkçesi'nin Anadolu İmam Hatip ve Sosyal Bilimler liselerinde zorunlu diğer liselerde ise seçmeli ders olarak okutulması kararı alındı.

Karar genelde olumlu karşılanırken CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, “Mezar taşı okumak için zorunlu derse gerek yok” diye karşı çıktı.

95 MİLYON BELGE AÇILMAYI BEKLİYOR

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan Osmanlı arşivinde 95 milyon belge ve 400 bine yakın defter bulunuyor. Bu belgelerin henüz yüzde 50’si tasnif edilebilmiş. Türkiye’de arşivde çalışan mevcut uzman sayısına bakıldığı zaman söz konusu belgelerin tamamının okunmasının uzun yıllar alacağı tahmin ediliyor. Belgeler arasında dünya ve Türkiye tarihini yakından ilgilendiren onlarca metinler yer alıyor.

Şeyh Edebali'nin Osman Gâzi'ye nasihati:

“Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın!..” 

1928'E  KADAR ARŞİVLER OSMANLICA

Devlet Arşivleri bünyesinde yer alan Cumhuriyet Arşivi belgelerinin de 1928’e kadar olan bölümü Osmanlı Türkçesi ile kaleme alınmış. Resmi Gazete’nin yayınlandığı internet sitesine Osmanlı Türkçesi ile yazılmış metinler var.  Osmanlı’nın hüküm sürdüğü topraklarda kurulan devletlerin arşivlerinde milyonca belge var. Bu ülkeler bu belgelerin okunması, tasnifinin yapılması hatta dijitalleştirilmesi için Türkiye’den yardım talep ediyor.

TÜRKÇENİN ZENGİNLİĞİ SAKLI

Osmanlıca sadece bir alfabe değil aynı zamanda dil değişimi için de önemli. Osmanlıcanın öğrenilmesi ile aynı zamanda Türkçe’nin zenginliği de ortaya çıkacak. Osmanlıca ile birlikte Türkçede yaşanan değişim de gün yüzüne çıkacak. Cumhuriyet döneminin ilk yılları alfabe olarak Osmanlı iken, harf inkılabından sonra latin alfabesi ile yazılan eserler dildeki değişim nedeniyle bugün anlaşılması uzmanlık istiyor. Osmanlı Türkçesi ile yazılmış binlerce şiir okunmayı, farklı ilimlerde yazılmış binlerce yazma eser kütüphanelerde araştırmacıların ilgisini bekliyor.

53eb007d6819d_628931

YÜZBİNLERCE ESER TOZLU RAFLARDA

Osmanlıca ile basılmış yüz binlerce eser kütüphanelerin tozlu raflarında bulunuyor. Hatta bugün internet ortamında erişimi mümkün olan hazine niteliğindeki bu kitapları okuyabilen kişi sayısının azlığı dikkat çekiyor. Osmanlıca arşivlerdeki konular lisan öğreniminden, çay üretimine kadar çeşitleniyor.

ESERLER MİLLİ KÜTÜPHANE'DE

Tefsir’den Hadis’e, Astronomi’den Mantık’a kadar çok çeşitli bilimleri kapsıyor. Osmanlı Türkçesi ile yazılmış yüzbinlerce belki de milyonlarca sayıdan oluşan dergiler Milli Kütüphane’de ve hatta ülkemizin çeşitli kütüphanelerinde araştırmacıları bekliyor. 1950’li 60’lı yıllarda yazılmış hatıratlar bile Osmanlı Türkçesi ile yazılmış olarak karşımıza çıkıyor. Bir ressam günlüğünü Osmanlı Türkçesi ile tutuyor, bir siyasetçi mektubunu Osmanlı Türkçesi ile yazıyor.

OSMANOĞLU: ÖNEMLİ BİR GELİŞME

Sultan 2. Abdülhamid'in torunu Orhan Osmanoğlu, liselerde Osmanlıca dersinin verilmesi kararını 'olumlu bir gelişme' olarak değerlendirdiklerini söyledi. Düzce'nin Akçakoca ilçesinde bir otel açılışına katılan Osmanoğlu, gazetecilerin Osmanlıca Dersleri hakkındaki soruları üzerine, "Osmanlıca, mezar taşlarını okuma meselesi değildir, olmaması gerekir. Gençlere Osmanlıcayı öğrenmelerini tavsiye ediyorum. Gençlerimizin tarihimizi arşivlere girerek öğrenmeleri için fırsat. Başka bir dil öğreneceğiz diye korkmasınlar. Ben iyi olacağını düşünüyorum. Seçmeli olması daha iyi olur. Bu işi gençlere sevdirerek yapmak lazım" diye konuştu.

KİTABELERİ OKUMA BECERİMİZ YOK

Yolda gördüğünüz bir çeşmenin kitabesinin Osmanlı Türkçesi ile yazılmış olduğunu görebileceğiniz gibi oturmuş olduğunuz evin ilk tapu kaydının Osmanlıca ile tutulmuş olduğunu da görebiliyorsunuz.

Kaynak: on5yirmi5

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.