Okul Sıralarıyla 92 Yaşında Buluştu

Sinop’ta okuma yazma seferberliği kapsamında açılan kursa katılan 92 yaşındaki Güllü Saraç, yıllar sonra okul sıralarıyla buluşmanın mutluluğunu yaşıyor.

Sinop’ta okuma yazma seferberliği kapsamında açılan kursa katılan Güllü Saraç, 92 yaşında okul sıralarıyla buluştu. Sinop Halk Eğitim Merkezi tarafından Gazi İlköğretim Okulu’nda açılan okuma yazma kursuna yaşları 40 ila 92 arasında değişen 8 kadın katılıyor.

Kursiyerler arasında bulunan dört çocuk annesi 92 yaşındaki Güllü Saraç ise ilerleyen yaşına rağmen ortaya koyduğu öğrenme azmiyle dikkati çekiyor. Saraç, babasını erken yaşta kaybetmesi nedeniyle okula gidemediğini, okuma yazma öğrenemediğini söyledi.

Aradan geçen yıllarda çocuklarının desteğiyle okuma yazma öğrenmeye çalıştığını belirten Saraç, böyle bir kursun varlığından haberdar olunca katılmaya karar verdiğini dile getirdi.

“KURSUN OKULDA YAPILMASI DA AYRI BİR GÜZELLİK OLDU”

İlerlemiş yaşına karşın haftanın beş günü derslere gelmeye çalıştığını anlatan Saraç, şöyle devam etti:

“Bir yıl önce eşimi kaybettim. Kızım zaten benim okuma yazma isteğimi biliyordu. Bu kurstan haberi olmuş, bana da katılmam yönünde söylemi oldu. Yıllar boyu çocuklarım biraz öğretmeye çalıştı ama hiç okula gitmedim. Böyle bir şans ayağımıza gelmiş, değerlendirmek istedim. Şimdi haftanın beş günü derslere gelip gidiyorum. Kursun okulda yapılması da ayrı bir güzellik oldu çünkü bu sıralara oturmanın özlemini yaşıyordum.”

Saraç, yavaş yavaş okumayı çözdüğünü ancak yazı yazmayı henüz başaramadığını dile getirerek, “Bazı yazıları okuyabiliyorum. Öğretmenlerimizin yardımıyla inşallah yazı yazmayı da çözeceğim. Artık çocuklarım ve torunlarımın isimlerini yazmak istiyorum. Bize böyle bir imkanı sağlayan herkesten Allah razı olsun.” ifadesini kullandı.

Kursu ziyaret eden Vali Hasan İpek’in eşi Gülten İpek de kursiyerlerle sohbet ederek, derslerinde başarı diledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.