Oğlunun Ağlamadan Uyuyacağı Günleri Bekliyor

Afganistan'daki iç karışıklıktan kaçarak Sivas'a yerleşen Melekeh Miri, beyin felci nedeniyle sadece mamayla beslenebilen oğlu Roya'nın, ağrılarından kurtulup ağlamadan uyuyacağı günleri bekliyor.

Afganistan'daki iç karışıklık nedeniyle ülkelerini terk ederek yaklaşık bir ay önce Sivas'a gelen Abdulghader ve Melekeh Miri (24) çifti, Esentepe Mahallesi'nde kiraladıkları evde 3 çocuklarıyla yaşıyor.

Çift, beyin felci nedeniyle konuşamayan, yürüyemeyen ve sadece mamayla beslenebildiği için 11 kilo olan 6 yaşındaki oğulları Roya'nın durumundan üzüntü duyuyor.

Anne Melekeh Miri, sağlık durumunun kötüleşmesi nedeniyle sürekli ağlayan oğlunun, rahat uyuyabileceği günlerin hayalini kuruyor. Ayrıca eşinin inşaatlarda çalışarak kazandığı parayla hayatlarını sürdürmeye çalıştıklarını söyledi.

Sivas Belediyesi bünyesindeki Hayat Ağacı Derneği Gıda Bankası'ndan zaman zaman yardım aldıklarını anlatan Miri, zor şartlarda yaşadıklarını ifade etti.

Doğuştan beyin felci Roya'nın yanı sıra 4 yaşındaki kızı Hava ve 2 yaşındaki oğlu Parviz ile geldikleri kentte yaşama tutunmaya çalıştıklarını dile getiren Miri, burada oğulları Roya'yı imkansızlıklar nedeniyle sadece bir kez doktora götürebildiklerini belirtti.

Miri, oğlunun, sadece doktorların verdiği mamayla beslendiğini bildirdi.

Oğlunun hastalığı nedeniyle diğer çocuklarına fazla zaman ayıramadığını anlatan Miri, "Çok ağlıyor, o ağlayınca ben de çok üzülüyorum. Akşamları ağrısı çok oluyor, ağlıyor ve yatmıyor. Bakmak çok zor oluyor. Oğlumun bir an önce sağlığına kavuşmasını arzuluyorum. Bir anne olarak onun durumu beni çok üzüyor." dedi.

Miri, oğlunun ağrılarından kurtulup ağlamadan uyuyabileceği günleri sabırsızlıkla beklediğini kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.