Nuh Suresi 14. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Nuh Suresi 14. ayeti ne anlatıyor? Nuh Suresi 14. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Nuh Suresi 14. Ayetinin Arapçası:

وَقَدْ خَلَقَكُمْ اَطْوَارًا

Nuh Suresi 14. Ayetinin Meali (Anlamı):

«Oysa O’dur sizi merhale merhale, şekilden şekle geçirerek yaratan!»

Nuh Suresi 14. Ayetinin Tefsiri:

Kavmine şöyle seslenir:

    “Siz niçin Allah’tan korkmuyorsunuz? Yüce Allah’ın sabrı ve hilmiyle beraber azamet ve yüceliği bulunduğuna inanmıyor, O’nu dikkate almayanın neticede yok olacağına ihtimal vermiyorsunuz? Hakkiyle inanmadığınız için O’na saygısızlık ediyor, bu yüzden putlara tapıyorsunuz?”

Bu mânaya göre söz, sırf tehdit ve korkutma ifade eder.

    “Niçin yüce Allah’ın size ilerde bir vakar, izzet ve şeref lütfederek size değer vermesini, yükseltip neticede büyük mertebeye erdirmesini ümit etmiyorsunuz? Bu ulvî dereceye ulaşabilmek için neden iman edip onun yolunda gitmiyorsunuz da tam aksine O’nu inkâr edip putlara taparak zelillik yolunu seçiyorsunuz?”

Bu durumda ise söz, korkutmadan ziyade teşvik olmuş olur.

İnsanı topraktan, çamurdan, sudan başlayıp meni, nutfe, alaka, mudğa, kemik, et, ruhun üflenmesi safhalarında geçirerek onu mükemmel bir varlık haline getiren Allah Teâlâ (bk. Hac 22/5; Mü’minûn 23/12-14), elbette kendinden korkulmaya, saygı duyulmaya, kadri bilinmeye ve rahmeti umulmaya en layık varlıktır.

Bu düşünceyi kalplerine iyice perçinlemek için Nûh (a.s.) tebliğine şöyle devam ediyor:

Nuh Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Nuh Suresi 14. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.