Namazın Ruha ve Bedene Faydaları

Namazın kalp huzuruyla kılınması ise; uhrevî sevap ve kıymetinin yanında, dünya hayatında da rûhî / psikolojik bir ferahlık sağlar.

Mütefekkir Cemil MERİÇ’in güzel bir tâbiri var:

“Namaz, psikiyatrik bir tedavidir. Çünkü namaz kılan, kendini yalnız hissetmez. O, en büyük güce bağlıdır. O gücün inâyeti içindedir. Namazı huşû içinde kılan bir toplumda psikiyatrik hastalık olmaz…

Oruç, (zekât ve infak) gibi ibâdetlere devam eden bir toplumda, içtimâî isyanlar olmaz. Bunun sonucunda büyük buhranlar yaşanmaz, zulüm olmaz.”

Gerçekten de namazını tâdîl-i erkân ile kılabilen bir insanın, rûhî rahatsızlıklara uğraması düşünülemez. Zira namaz; kulun, sonsuz kudrete, hâlini ve muhtaçlığını arz ederek O’na sığınması ve O’ndan yardım dilemesidir. Sonsuz bir kudrete lâyıkıyla güvenip dayanan bir kimsenin rûhu gerçek huzura erer. Namazlarını; bu şuurla, kendini vererek, Cenâb-ı Hakk’a mülâkî olurcasına bir huşû içinde kılabilen bir mü’minin rûhu, her türlü sıkıntının üstesinden gelebilir. Hayatın iniş-çıkışları, onun rûhî muvâzenesini sarsamaz.

Beş vakit namazın cemaatle kılınması da çok mühimdir. Peygamberimiz; sünnet-i müekkede olan cemaatle namazı devam ettirenin, Müslümanlığına şâhitlik etmemizi bildirmiştir.

Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in;

  • Farz namazları evinde kılmak için izin isteyen âmâ sahâbîye dahî izin vermediğini,
  • Cemaatle namaza tembellik göstermeyi nifak alâmeti olarak saydığını unutmamak îcâb eder.

Tâbiîn neslinin büyük imamlarından Ebu’l-Âliye -rahmetullâhi aleyh- der ki:

“Biz, kendisinden (hadis) almak için bir kişinin yanına gittiğimizde, onun namaz kılışına bakardık:

  • Eğer namazını (tâdîl-i erkân ve huşû ile) güzelce kılarsa; «O, diğer işlerini de güzel yapar.» diyerek yanına otururduk.
  • Şayet namazını gafilâne kılarsa; «Onun, diğer işleri de böyle (dikkatsiz ve tutarsız)dır.» diyerek yanından kalkardık.” (Dârimî, Mukaddime, 38/429)

Demek ki;

Namaz, kulun bir nevî ahlâk karnesidir. Mânevî şahsiyet ve karakterinin bir aynasıdır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2024 Ay: Şubat, Sayı: 228

İslam ve İhsan

KURTULUŞA ERENLERİN İLK SIRADAKİ ÖZELLİĞİ

Kurtuluşa Erenlerin İlk Sıradaki Özelliği

NAMAZIN RUHANİYETİ

Namazın Ruhaniyeti

MÜSLÜMAN İÇİN NAMAZIN KIYMETİ VE ÖNEMİ DAİR ÖRNEKLER

Müslüman İçin Namazın Kıymeti ve Önemi Dair Örnekler

NAMAZLA İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

Namazla İlgili Ayetler ve Hadisler

NAMAZ NASIL KILINIR?

Namaz Nasıl Kılınır?

CEMAATLE NAMAZIN ÖNEMİ

Cemaatle Namazın Önemi

NAMAZIN ÖNEMİ, FAZİLETİ VE FAYDALARI

Namazın Önemi, Fazileti ve Faydaları

NAMAZIN DİNİ VE DÜNYEVİ FAYDALARI

Namazın Dini ve Dünyevi Faydaları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.