Namazı Terk Etmenin Hükmü ve Zararları

Namazı terk etmenin hükmü nedir? Müdessir suresi 40-43 ayetleri Müslümanları hangi konuda uyarıyor? Hanefîlere göre namazı terk etmenin hükmü...

Namazın ergen, akıllı, hayız ve nifastan temizlenmiş her müslümana farz olduğu konusunda görüş birliği vardır. Namaz ve oruç gibi bedenî ibadetlerde vekâlet ve niyâbet geçerli değildir. Yani bir kimse bir başkası yerine namaz kıllamaz, oruç tutamaz. Namazın farz olduğunu inkâr eden dinden çıkar. Çünkü namaz kesin âyet, hadis ve icmâ delilleriyle sabittir. Tembellik veya umursamazlık sebebiyle namazı terk eden âsî ve fâsık olur.

MÜDESSİR SURESİ 40-43. AYETLER VE UYARILARI

Namazı kılmamak dünya ve âhirette azaba sebep olur. Âhiretteki azapla ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Sağ tarafın insanları cennet bahçeleri içindedir, suçlulara sorarlar: Sizi “Sekar” cehennemine sürükleyen nedir? Suçlular cevap verirler: “Biz namaz kılanlardan değildik ve düşkünleri doyurmazdık.” (Müddessir, 74/40-43) “Onlardan sonra öyle bir nesil geldi ki, namazı bıraktılar, hevâ ve heveslerine uydular. Onlar bu taşkınlıklarının cezâsını yakında göreceklerdir. Fakat tevbe edip, iman eden ve salih amel işleyen bunun dışındadır. Bunlar ise, cennete girerler ve hiçbir haksızlığa uğrattılmazlar.” (Meryem, 19/59, 60.) “Vay o kılanların haline ki onlar kıldıkları namazdan haberssizdirler.” (Mâûn, 107/4, 5) Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: “Bilerek namazı terk eden kimseden Allah ve Rasûlü’nün zimmeti kalkar.” (A. İbn Hanbel, V, 238, VI, 461 .) “Kim ikindi namazını terk ederse, ameli boşa gitmiş olur.” (Buhârî, Mevâkît, 15, 34; Nesâî, Salât, 15) “Kim, önemsemeyerek üç cuma namazını terk ederse, Allah Teâlâ onun kalbine mühür vurur.” (Nesâî, Cuma, 2; Tirmizî, Cuma, 7; İbn Mâce, İkâme, 93)

NAMAZI TERK ETMENİN HÜKMÜ

Hanefîlere göre, tembellik yüzünden namazını terk eden kimse, namazı inkâr etmediği sürece dinden çıkmaz, ancak günahkâr, fâsık olur. Kendisi bu konuda uyarılarak tevbeye çağrılır, kötü örnek olmaması için toplumdan tecrit edilir ve tedib amacıyla dövülür. Ramazan orucunu terk eden kimse de bunun gibidir. (İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtar, Mısır, t.y, I, 326 ; Şürünbülâlî, Meraki’l-Felâh, Mısır, 1315, s.60; Zühaylî, El-Fıkhu’lİslâmî ve Edilletuh, Dimaşk 1985, I,503)

Hanefîler dışındaki mezhep imamlarına göre ise özürsüz namazını terk eden kimse, irtidat edenin durumu gibi İslâm toplumuna karşı gelmiş sayılır ve tevbe etmezse en ağır şekilde cezalandırılır. (İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, Mısır, t.y, I, 87; Şirâzî, Mühezzeb, Haleb tab’ı, I, 51; İbn Kudâme, Muğnî, 3. baskı Kahire, t.y, II, 442-447; Zühaylî, age, I, 503, 504; Krş. Tevbe, 9/5; Buhârî, Diyât, 6; Müslim, Kasame, 25, 26)

Namazını unutmak, uyuyup kalmak veya tembellik yüzünden zamanında kılamayan bunu kaza eder. Hadis-i şerifte; “Kim uyuyarak veya unutmak suretiyle namazını kılmamış olursa, hatırladığında hemen kılsın.” (Ebû Dâvud, Salât, 11 ; İbn Mâce, Salât, 10, Nesâî, Mevâkît, 53) buyurulur. Fakihlerin büyük çoğunluğuna göre; uyumak veya unutmak gibi bir özür sebebiyle namazını vaktinde kılamayanın kaza etmesi gerekince, özürsüz olarak, tembellik yüzünden kılmayana öncelikle kaza gerekir. Namazı vaktinde kılamadığından dolayı da Allah’a ayrıca tevbe ve istiğfar etmesi gereklidir. Cennâb ı Hak, kendisine ortak koşmanın dışındaki günahları dilerse affedebilir. Namazı da içine alabilen bu affın kapsamıyla ilgili çeşitli naslar vardır.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında, dilediği kimseyi bağışlar.” (Nisa, 4/48)

Ubâde İbn Sâmit (r.a)’in naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur: “Kullarına farz kıldığı beş vakit namazı, küçümsemeden hakkını vererek, eksiksiz olarak kılan kimseyi, Allah Teâlâ cennetine sokmaya söz vermiştir. Fakat bu namazları yerine getirmeyenler için böyle bir sözü yoktur. Dilerse azap eder, dilerse bağışlar.” 48 Ebû Hureyre (r.a)’ın naklettiği bir hadiste de şöyle buyurulur: “Kıyamet gününde kulun ilk hesaba çekileceği şey, farz namazdır. Eğer bu namazı tam olarak yerine getirmişse ne güzel. Aksi halde şöyle denilir: “Bakın bakalım, bunun nâfile namazı var mıdır? Eğer nâfile namazları varsa, farzların eksiği bu nâfilelerle tamamlanır. Sonra diğer farzlar için de aynı şeyler yapılır.”49

Bu duruma göre, farz namazların eksiğini sünnet ve diğer nâfile namazlar tamamlamaktadır. Bu yüzden farz, vâcip veya sünnet ayırımı yapmaksızın ibadetlerin yerine getirilmesi mü’minin gayesi olmalıdır. Çünkü bu, dünyevî huzûr ve mânevi mutluluk kaynağı olması yanında, âhiret yolculuğu için de en büyük azıktır.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, İslâm İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

NAMAZ HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Namaz Hakkında Bunları Biliyor muydunuz?

NAMAZI KILMAYI UNUTAN KİŞİ NE YAPMALIDIR?

Namazı Kılmayı Unutan Kişi Ne Yapmalıdır?

NAMAZA DEVAM ETMENİN ÖNEMİ İLE İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Namaza Devam Etmenin Önemi ile İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.