Namazda Yapılması Mekruh Olan Davranışlar

Namazın mekruhları nelerdir? Namazda yapılması mekruh olan şeyler veya davranışlar...

Namazda mekruh olan başlıca şeyler şunlardır:

NAMAZDA MEKRUH OLAN DAVRANIŞLAR

  1. Namazda bedeni veya elbisesi ile oynamak.

Bunlar namazda huşu’a aykırı hareketlerdir. Alnındaki tozu toprağı ve teri silmek de mekruhtur. Fakat kendisine rahatsızlık veriyorsa bunları silmek mekruh olmaz.

  1. Parmak çıtlatmak, parmaklarını birbirine geçirmek, ellerini böğrüne koymak.
  2. Esnemek, gerinmek.
  3. Kırda namaz kılarken önündeki küçük taşları çevirip düzeltmek (Üzerinde secde etmek mümkün olmayan yeri bir defa düzeltebilir.).
  4. Göz ucu ile değil de boynunu çevirerek bakmak.

Namazda bakmak üç çeşittir:

  1. a) Mekruh olan bakış: Bu, boynunu çevirerek bakmaktır.
  2. b) Mubah olan bakış: Bu, boynunu çevirmeden göz ucu ile sağa ve sola bakıştır.
  3. c) Namazı iptal eden bakış: Bu, göğsünü kıbleden çevirerek bakmaktır.
  4. Namazda tükürmek.

Bu, tükürmek demek değildir. Çünkü tükürürken harf meydana gelirse namaz bozulur. Zorunlu hâllerde tükürük yere bırakılmamalı, bir mendile konmalıdır. Yere bırakılırsa mekruh olur.

  1. Namazda mazeretsiz bağdaş kurarak veya dizlerini dikerek oturmak.
  2. Erkekler secdede kollarını yere yaymak.
  3. Kolları sıvamış hâlde namaz kılmak. Kısa kollu gömlek ile kılmak mekruh değildir (Kadınlar kollarını açık bulundurursa namaz bozulur.).
  4. Gömlek giymek mümkün iken namazı sadece pantolonla kılmak, (Bu erkeğe göredir, kadınlar böyle yaparsa namaz bozulur.)
  5. İşaretle selam almak.
  6. Özürsüz olarak bağdaş kurmak.
  7. Başına mendil veya sarık bağlayıp ortasını açık bırakmak.
  8. Namazda elbise ile bir veya iki defa rüzgârlanmak.
  9. Kıyam hâlinden başka yerde Kur’an okumak (Kıraati rükûda tamamlamak gibi.).
  10. İntikallerdeki zikirleri intikalden sonra yapmak.

Mesela: rükûa eğildikten sonra “Allâhu Ekber” demek, rükûdan tamamen doğrulduktan sonra “Semiallâhü limen hamideh” demek. Hâlbuki tekbir, rükûa eğilmeye başlarken alınır ve rükûa varınca tamamlanır. “Semiallâhü limen hamideh” demeye rükûdan kalkarken başlanır ve doğrulunca bitirilir.

  1. Namazlarda ikinci rekâtı, birinciden üç veya daha fazla ayet okuyarak uzatmak.
  2. Farz namazlarda bir rekâtta aynı sureyi tekrar okumak, başka sure ezberinde varken birinci rekâtta okuduğu sureyi ikinci rekâtta bilerek tekrarlamak (Nafile namazlarda aynı sureyi tekrar okumak mekruh değildir.).
  3. İkinci rekâtta, birinci rekâtta okuduğu sure veya ayetten önceki sure veya ayeti okumak.

Namazda sure okunurken baştan sona, yani, yukardan aşağıya doğru gidilir. Mesela, Birinci rekâtta Fâtiha’dan sonra “Elemtere”yi okumuş ise ikinci rekâtta “Liîlâfi”yi okuması gerekir, doğru olan budur. Birinci rekâtta “Liîlâfi”yi okuyup ikinci rekâtta “Elemtere”yi okumak tersine okuyuştur ve mekruhtur. Birinci rekâtta bilmeyerek Fâtiha’dan sonra “Kul eûzü birabbi’n-nas”ı okusa, ikinci rekâtta da onu tekrar eder. Eğer kasıtlı olarak okursa mekruhtur. Ancak yine aynı sureyi okur.

  1. Birinci rekâtta bir sureyi okuyup ikinci rekâtta arada bir sure atlayarak öbür sureyi okumak.

Şöyle ki: Birinci rekâtta “Elemtere”yi okusa, ikinci rekâtta “Liîlâfi”yi okuması gerekirken bunu atlayıp “Eraeytellezi”yi okumak mekruhtur. Fakat iki veya daha fazla sure atlayarak okumak mekruh değildir.

Aynı rekâtta iki sure okuduğu takdirde iki sure arasını bir veya birkaç sure atlayarak okumak da mekruhtur. Aradaki sure uzun ise onu geçerek sonraki sureyi okumak mekruh olmaz (İki sureyi bir rekâtta ara vermeden peş peşe okumak mekruh değildir.). Bir surenin ayetinden bir veya birkaç ayet atlayarak başka ayete geçmek de mekruhtur.

  1. Bir rekâtta, aralarını bir veya birkaç sure atlayarak iki sure okumak (İki sureyi bir rekâtta ara vermeden peş peşe okumak mekruh değildir.).
  2. Namazda güzel kokulu bir şeyi koklamak (Kendi isteği dışında burnuna koku gelmesi mekruh değildir.).
  3. Secdede el ve ayak parmaklarını kıbleden çevirmek.
  4. Ellerini rükûda dizlerine, oturuşlarda uylukları üzerine ve ayakta iken sağ eli sol el üzerine koymamak.
  5. Gözlerini yummak (Ancak namazda huşu ve huzuru ihlal eden şeyleri görmemek için gözlerini yumması mekruh olmaz.).
  6. Gözlerini yukarıya dikmek.
  7. Namaza aykırı “amel-i kalil=az iş”de bulunmak (üzerinden bir kıl koparmak gibi).
  8. Ağzında erimeyen bir şey bulundurmak (Ağzına şeker gibi bir şey koyup tadı boğazına giderse namaz bozulur.).
  9. Sıcak, soğuk veya yerin sertliği gibi bir zorunluluk olmadığı hâlde secdeyi sarığın dolamı üzerine yapmak.
  10. Burnunda bir özür yokken sadece alın üzerine secde etmek.

Çünkü secdede alnı yere koymak farz, burnu yere koymak vacibdir. Özürsüz olarak vacibin terk edilmesi mekruhtur. Ancak burnu yere koyup, özürsüz olarak alın yere konulmadığı takdirde namaz sahih olmaz.

  1. Yol üzerinde, hamam içinde, yıkanılan yerde, mezarlıkta, (namaz için ayrılan yer hariç) çöplükte, hayvan kesilen yerde, pisliğe yakın yerde, sahibinin rızası olmayan yerde namaz kılmak.
  2. Tuvalete çıkmak için sıkıştığı sırada namaz kılmak.

(Bu durumda olan, eğer vaktin çıkmasından korkmuyorsa tuvalete çıkıp rahatladıktan sonra abdest alıp namazı yeniden kılar. Vaktin çıkmasından korkarsa öylece namazını tamamlar.)

  1. Düzgün olmayan ve başkasının yanına çıkamayacağı bir elbise ile namaz kılmak.

Nitekim Hz. Ömer bir adamın, düzgün olmayan bir kıyafetle namaz kıldığını görünce, ona:

—Seni bu kıyafetle bazı insanlara göndersem gider misin, diye sordu. Adam:

—Hayır, diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer:

—Allah Teala, huzuruna düzgün kıyafetle çıkılmaya daha layıktır, dedi. (Merâğî’l-felâh, s. 93.)

  1. Arzu ettiği bir yemek hazır iken namaza durmak.
  2. Âyetleri, rükû ve secdelerdeki tesbihleri el ile saymak (Kalben saymak mekruh değildir, dil ile saymak namazı bozar.).
  3. İmam, bir zir’a miktarı (yaklaşık 22 cm.) yüksek veya aynı miktar alçak yerde tek başına bulunmak.
  4. Önündeki safta açık yer varken arkada namaza durmak.
  5. Bir canlının resmi üzerine secde etmek. Canlı resmi bulunan elbise ile namaz kılmak. Namaz kılanın, önünde, sağında, solunda, başı üstünde ve arkasında canlı resmi bulunmak.

Ayakta duran kişi, yerdeki resmi dikkat etmedikçe göremeyecek derecede küçük olursa veya büyük olup başı bulunmazsa yahut da cansız bir varlığa ait resim ise namaz mekruh olmaz. Cepte veya cüzdandaki resimli para ve kimliklerle de namaz kılmak mekruh değildir.

  1. Önünden insan geçebileceği zannedilen yerde namaz kılarken önüne “sütre “ koymamak.

“Sütre” bir arşın (yaklaşık 68 cm.) veya daha fazla uzunlukta bir ağaç veya başka bir şeydir. Önünden insan geçebileceğini tahmin eden kimsenin, namaza başlamadan sütreyi secde edeceği yerin biraz ilerisine dikmesi müstehab, dikmemesi mekruhtur. Böyle bir yerde cemaatle namaz kılınıyorsa, imamın önüne sütre dikilmesi yeterlidir.

Namaz kılınan yer sert olup sütre dikilecek durumda olmaz veya sandalye gibi ayakta durabilecek bir şey bulunmazsa sütreyi uzunlamasına önüne koyar, sütre yoksa bir çizgi çizer.

Namaz kılan kimse, önünde sütre olsun veya olmasın, önünden geçeni uzaklaştırmaya çalışmamalıdır.

Ancak, baş, göz veya el işareti ile yahut “Sübhânellâh” diyerek önünden geçmeyi önleyebilir. Erkekler önünden geçmeyi önlemek için okuyuşu yüksek sesle yapabilir. Kadınlar sağ elini sol eli üzerine vurabilir. Kâbe’yi tavaf edenler orada namaz kılanların önünden geçebilir.

  1. Kor hâlinde olan ateşe karşı namaz kılmak (Önünde bulunan mum, kandil ve lambaya karşı namaz kılmak mekruh değildir.).
  2. Farz olan namazda özürsüz olarak bir şeye dayanmak.
  3. Namazda insan yüzüne karşı durmak.
  4. Secdeye varırken ellerini dizlerinden önce yere koymak, secdeden kalkarken dizlerini ellerinden önce kaldırmak (Bir özürden dolayı böyle yaparsa mekruh değildir.).
  5. Namazda palto veya ceketi giymeyerek omuza almak.
  6. Önünde uyuyan kimse bulunmak.
  7. Rükûda başını yukarı dikmek veya aşağı eğmek.
  8. Eûzü Besmele, Sübhâneke ve âmin’i açıktan okumak. (Şafii ve Hanbelilere göre, Fâtiha’nın açıktan okunduğu yerlerde, “Âmin” de açıktan söylenir.)
  9. Rükû ve secde tesbihlerini terk etmek veya üçer defadan az söylemek.
  10. Camide kendisi için bir yer belirleyerek namazı devamlı olarak orada kılmak.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

NAMAZIN MEKRUHLARI NEDİR?

Namazın Mekruhları Nedir?

NAMAZDA MEKRUH OLAN ŞEYLER

Namazda Mekruh Olan Şeyler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.