Nakşbendîlik’te Allah’a Vâsıl Olmanın En Kısa Yolu Nedir?

Nakşbendîlik’te Allah’a vâsıl olmanın en kısa yolu nedir? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Nakşbendîlik’te Allah’a vâsıl olmanın en kısa yolu sohbet/râbıta ve hizmet olarak özetlenebilir. Sahâbîleri yetiştiren Allah Rasûlü’nün sohbetidir. Bu sebeple Şâh-ı Nakşbend hazretleri: “Tarîk-ı mâ der-sohbet est/bizim yolumuzun esâsı sohbettir” buyurarak Nakşîlikte mürşid ile sohbetin önem ve yetiştiriciliğine dikkat çekmiştir. Sohbet, mürşidle beraber olmaktır. Râbıta ise kalbdeki sevgi sâyesinde mürşidle kalbî beraberlik ve ona benzemeye çalışmaktır.

Hizmet Allah’ın kullarına yapılır. Beşerî ilişkilerinde bu duyguları gerçekleştiren bir sûfî, hafî zikir ve nâfile ibâdetler sâyesinde ihsân derecesine erecek bir olgunluğa erişerek vuslatı gerçekleştirmiş olur. Çünkü ihsân, vuslat ve maiyyet demektir. Ancak bunların gerçekleşmesi için sâlikin letâifini zâkir hâle getirmesi, ardından zikr-i sultânî ve murâkabe dersleriyle Kur’an’da anlatılan şekliyle önce Allah Teâlâ’yı murâkabe ve sonra kendisinin Hakk’ın murâkabesi altında olduğu bilincine varması gerekir. Bütün bunlar nazarî olarak değil, tatbikî olarak ehliyetli bir mürşidden öğrenilir.

Ayrıca Şâh-ı Nakşbend hazretlerinin şöyle bir sözü nakledilir: Bize göre namaz ve oruç Allah’a götüren yol olmakla birlikte en kısa ve en kestirme yol “nefy-i vücûd”dur. Nefy-i vücûd bedenî ve beşerî ihtiyaçların Allah’ı unutturmasından kurtulmak demektir. Bu gerçekleşmeden yalnızca namaz ve oruç, gaflet ve nisyânı giderecek bir vuslat için yeterli olmaz.[1]

[1].     Bkz. Fetâvâ-yı Ömeriyye Tercemesi, s. 15.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

“BÜTÜN TARÎKATLARIN SONU, NAKŞBENDÎLİK’İN BAŞIDIR” SÖZÜNDEN KASIT NEDİR?

“Bütün Tarîkatların Sonu, Nakşbendîlik’in Başıdır”  Sözünden Kasıt Nedir?

TASAVVUFÎ TERBİYEDE TEMEL ESASLAR

Tasavvufî Terbiyede Temel Esaslar

NAKŞİBEND HAZRETLERİ KİMDİR?

Nakşibend Hazretleri Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.