
Hiçlik Dergâhı Gönüller
Sadâkat, tevâzû ve hiçlik şuuruyla yoğrulmuş iki farklı hayat, aynı hakikatle birleşiyor: Allah yolunda yaşamak ve O’na tam bir teslimiyetle kavuşmak…
Sadâkat, hizmet ve vefâ ile müzeyyen nezih bir hayâtın ardından ebediyete uğurladığımız muhterem pederimiz Mûsâ Efendi, sahip oldukları yüksek tevâzû ve mahviyet hâli ile kendilerinde bir varlık hissetmeme ve hiçlik şuurunun canlı bir misâli idiler. Bu hususta vefatlarından sonra da sevenlerine mânidar bir hâtıra bırakarak gönüllerdeki irşadlarına devam ettiler.
HİÇLİK DERGÂHI GÖNÜLLER
Şöyle ki; vasiyetnâmesi açıldığında, daha ilk paragraflarda onun Hakk’ın huzûrundaki hiçlik şuurunu ifâde eden şu satırlarla karşılaştık:
“Her dünyaya gelen, vakti saati, sayılı nefesleri tamamlandıktan sonra ebedî âleme intikal edecektir. Ne mutlu o kimseye ki, hayâtını Hak yolunda ifnâ etmiş ve yüzünün akıyla âhirete göçmüştür!..
Fakir de, bu hususu nasîbim derecesinde bilebildiğim hâlde, lâyıkıyla kulluk edemedim. Pîr-i fânî olduğum hâlde kendime çeki-düzen veremedim. İslâm büyüklerinin şuurlu ve şerefli hayatlarını okudum, lâkin nefsimde tatbik edemedim. Hatâlarla dolu bir ömürden sonra Rabbimiz Teâlâ Hazretleri’nin huzûruna ancak Oʼnun mağfiretini umarak gidiyorum. Çünkü O, Rahmân’dır, Gaffâr’dır.”
Bütün bir ömrünü; Allah yolunda hizmet ve gayrete adamış olan o Hak dostu böyle derse, ya bizler hâlimizi nasıl ifâde etmeliyiz? Cenâb-ı Hak, cümlemize merhametiyle muâmele buyursun!
Yine aziz vatanımızın son çeyrek asrını yakıp kavuran terör fitnesine karşı göğsünü siper ederek canını seve seve fedâ eden Binbaşı Bedri Bey’in, şehâdetinden kısa bir müddet önce annesine yazdığı mektubundaki şu satırlar da, Hak’ta fânî olmuş bir mü’min yüreğinin hassâsiyetini ne kadar berrak bir sûrette tasvir etmektedir:
“…Ölürsem, Allâh’ın izniyle bu, kahramanca bir ölüm olacaktır. Sakın ağlama! Bil ki, göğsümde Kur’ân var! Kalbimde îman ve dudaklarımda da son olarak Allâh’ın zikri olacak… Gönlün müsterih olsun!
İbadetlerimin, zikirlerimin hepsini bağışladım. Elimde bir şey kalmadı. Rabbimin huzûruna bomboş gidiyorum. Fakat O’nun gufrânının beni sımsıkı kuşatacağını umuyorum.
Sana başka ne yazayım, evvel gidene selâm olsun!..”
Binbaşı Bedri Bey, bu mektubunda yalnız benliğinden değil, Allah yolunda kazandıklarından bile, onları başkalarına bağışlayarak vazgeçtiğini, amellerine güvenmek yerine hiçliğe bürünmüş bir gönülle, sırf Rabbine tevekkül ve teveccüh ettiğini, gönül kahramanlarını imrendirecek bir asâletle, ne de güzel ifâde ediyor!..
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları
YORUMLAR