Mestler Üzerine Meshin Hükmü Nedir?

Mestler üzerine meshin hükmü nedir? Meshin müddeti ne kadardır? Mestler üzerine mesih nasıl yapılır? Sargı üzerine mesh nasıl edilir? Meshi bozan şeyler nelerdir? Diyanet açıkladı...

Mest: Ayakları topuklarıyla beraber örten ayakkabıdır.

MESTLER ÜZERİNE MESH YAPMAK CAİZ MİDİR?

Ayağa giyilen ve mest adı verilen ayakkabıların üzerine abdest alırken mesh etmek caizdir. Bu, dinimizin kolaylıklarından biridir. Peygamberimiz, hem mest üzerine mesh etmişler hem de yapılmasını söylemişlerdir.

Mestler Üzerine Mesh Yapmanın Şartları Nelerdir?

Ayağa giyilen mestlere mesh edilebilmesi için yedi şeyin bulunması şarttır. Bunlar:

  1. Mestler, ayaklar yıkanarak abdest alındıktan sonra giyilmiş olmalıdır.
  2. Mestler, ayakları topuklarıyla beraber örtmüş bulunmalıdır.
  3. Mestler, ayağa giyilmiş olarak normal yürüyüşle ve peş peşe bir fersah, yani, on iki bin adım veya daha fazla yol yürümeye dayanıklı olmalıdır.
  4. Mestlerin her birinde ayak parmaklarının küçüğü ile üç parmak kadar delik, yırtık ve sökük bulunmamalıdır. Ancak iki mestteki yırtıkların toplamı üç parmak kadar olursa mani değildir.
  5. Mestler, bağsız olarak ayakta durabilecek kadar kalın olmalıdır.
  6. Mestler, suyu emerek ayağa geçirmeyecek özellikte olmalıdır.
  7. Mest giyecek kimsenin her bir ayağının ön tarafında elin küçük parmağı ile en az üç parmak yer mevcut olmalıdır. Bir veya iki ayağının ön tarafını kaybetmiş ve en az üç parmak kadar bir yer kalmamış olan kimse, bu ayağına mesh edemeyeceği gibi, sağlam ayağına da mesh edemez. Bu takdirde, her ikisini de yıkaması gerekir. Çünkü ayaklarda mesh etmekle yıkamak bir arada olmaz. Yani, bir ayağı yıkayıp diğerini mesh etmek caiz olmaz.

Ancak, bir ayağı topuğun üst tarafına kadar kesik olan kimseden bu ayağını yıkamak sakıt olduğundan, diğer ayağı tam veya ön tarafında en az üç parmak kadarı mevcut ise o ayağındaki meste mesh edebilir.

  1. Meshin Müddeti

Mukim, yani misafir olmayan kimse bir gün bir gece (24 saat), yolcu olan üç gün üç gece (72 saat) mesh edebilir. Süre, abdestin bozulmasından itibaren başlar.

Mesela bir kimse saat on ikide abdest alıp ayaklarını yıkamış olarak mestlerini giyse ve aldığı bu abdest saat 16.00’da bozulsa, meshin müddeti, abdest alıp mestlerini giydiği saat 12.00’den itibaren değil, abdestin bozulduğu saat 16.00’dan itibaren başlar ve yolcu olmayanlar için ertesi gün saat 16.00’ya kadar devam eder. Yolcu olanlar için ise bu süre, abdestin bozulduğu saatten itibaren 72 saattir.

Yolcu olmayan bir kimse, mestlerini giydikten sonra 24 saatlik süreyi doldurmadan yolculuğa çıksa mesh müddeti 72 saate kadar devam eder. 24 saatlik süre dolduktan sonra yolculuğa çıkacak olursa mukim iken mesh müddeti bittiği için ayaklarını yıkaması gerekir.

Yolcu olan bir kimsenin, 24 saat mest giydikten sonra misafirliği sona erse mesh müddeti bitmiş olur, 24 saat dolmadan misafirliği sona ererse 24 saati tamamlar.

  1. Mestler Üzerine Mesih Nasıl Yapılır?

Abdest alırken sıra ayaklara gelince eller ıslatılarak, sağ elin parmakları sağ ayağın üstüne (ayak parmakları tarafına) sol elin parmakları da sol ayağın üstüne konulur. Parmaklar açık olarak ayakların ucundan başlanıp yukarı doğru ve topukları aşacak şekilde mestlerin üzerine bir kere mesh edilir.

Mestlerin altı mesh edilmez. Mestlerin yanlarına, ökçesine ve koncuna da mesh etmek sahih değildir.

  1. Sargı Üzerine Mesh Etmek

Vücudun herhangi bir yerinde kırık, çıkık veya yaradan dolayı sargı bulunduğu takdirde, bu sargı abdest organlarında ise abdest alırken, vücudun başka bir yerinde ise gusül yaparken sargı çözülüp altı yıkanır ve yaranın üstü mesh edilir. Sargıyı çözmek zararlı olursa çözülmeyip eller ıslatılarak sargının üzerine bir kere mesh edilir.

Bu gibi sargıların üzerine mesh etmenin belirli bir süresi yoktur. Yara iyileşinceye kadar devam eder. Sargı üzerine mesh edilebilmesi için sargının abdestli olarak bağlanmış olması şart değildir.

Sargıya mesh ettikten sonra bu sargı değiştirilirse meshi iade etmek gerekmez.

Yara iyileşmeden sargı düşerse mesh bozulmaz. Yaranın iyileşmesi sebebiyle sargının düşmesi hâlinde mesh bozulur. Yara iyileştiği hâlde sargı olsa bile mesh yine bozulur. Bu durumda yaraya zarar vermemek kaydıyla üzerindeki sargı çözülür.

Yara üzerinde ilaç bulunup da sargı yoksa bu yarayı yıkamak zarar vermediği takdirde üzerine su dökülerek yıkanır, zararlı olursa yıkanmaz, mesh edilir. Mesh etmek de zarar verirse o da terk edilir.

Yara üzerindeki sargı yara iyileşmeden namazda düşerse namaza devam edilir.

Yaranın iyileşmesi sonucu düşerse mesh edilen yer yıkanır ve namaz yeniden kılınır.

  1. Meshi Bozan Şeyler

a) Abdesti bozan her şey meshi de bozar. Abdesti bozulan bir kimse yeniden abdest alırken mestlerin üzerine de mesh etmesi gerekir.

b) Mestlerden birinin ayaktan çıkarılması veya kendiliğinden çıkması ile de mesh bozulur.

Ayağın çoğunun mestin koncuna kadar çıkması hâlinde tamamen çıkmış sayılır.

Bu durumda abdesti varsa sadece ayaklarını yıkar.

Mestlerden biri çıkmış olsa bile her iki ayağın da yıkanması gerekir. Çünkü taharette iki ayak bir organ hükmünde olduğundan birinin yıkanması gerektiğinde ötekinin de yıkanması icap eder.

Mesh ettikten sonra mestlerden birinde üç parmak kadar bir yırtık meydana gelmesi hâlinde de yine mestler çıkarılır ve ayaklar yıkanır.

c) Meshin müddetinin sona ermesi.

Meshin müddeti bittiğinde abdestli olan kimsenin mestlerini çıkarıp ayaklarını yıkaması yeterlidir.

Mesih müddeti namazda iken sona ererse, o namaz bozulur.

Başa giyilen, yüze çekilen örtü ve ele giyilen eldiven gibi şeylerin üzerine mesh edilemez.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

MESH NEDİR?

Mesh Nedir?

MEST ÜZERİNE MESH NASIL YAPILIR?

Mest Üzerine Mesh Nasıl Yapılır?

ÇİZME VEYA BOT ÜZERİNE MESH CAİZ MİDİR?

Çizme veya Bot Üzerine Mesh Caiz midir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.