Meşhur Sarıyer Böreği Nasıl Yapılır?

Meşhur Sarıyer böreğinin geçmişi Osmanlı dönemine dayanıyor. İstanbul'un ormanları ve sahilleriyle ünlü ilçesi Sarıyer'in markası hâline gelen meşhur böreğini tatmak için artık oraya kadar gitmenize gerek kalmayacak. İşte meşhur Sarıyer böreğinin tarifi...

Tadı damağınızda kalacak meşhur Sarıyer böreğinin nefis tarifi...

Malzemeleri:

Baklavalık yufka

3 yemek kaşığı tereyağı

4 yumurta

4 su bardağı süt

1 tutam tuz

İç harcı için,

3-4 yemek kaşığı zeytinyağı

400 gr. kıyma

2 adet soğan – yemeklik doğranmış

1 avuç kuş üzümü – ıslatılmış

½ su bardağı çam fıstığı

Tuz

Karabiber

Hazırlanışı:

Soğanları yemeklik doğrayın. Geniş bir tavada zeytinyağını kızdırın. Kıymayı ilave edip suyunu çekene kadar kavurun. Soğanları ilave edip yumuşayana kadar kavurmaya devam edin. Kuş üzümü ve fıstığı ekleyin, tuz ve karabiberle baharatlandırın ve kenara alıp soğumaya bırakın.

Yumurta, süt, 3 yemek kaşığı erimiş tereyağı ve tuzu bir kapta karıştırın. Tezgahınıza 4 kat yufkayı üst üste koyun. Sütlü karışımdan en üstüne sürün. Kavurduğunuz kıymadan yufkanın uzun kısmına alın ve yufkayı rulo şeklinde sıkıca sarın. Fırın kabınızın şekline göre böreklerinizi yerleştirin. Tepsinizin büyüklüğüne göre bu işlemi tepsiniz dolana kadar devam edin.

Tepsiniz dolduktan sonra kalan sütlü karışımı böreklerin üzerine dökün. Böreklerin üstünün yağlanmasını sağlayın. 190 derecede ısıtılmış fırında yaklaşık 35-40 dakika üstü kızarana kadar pişirin.

Kaynak: Arda'nın Mutfağı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.