Meşhur Bir Öğüt ve Örnek Bir Misal

Dünyanın fânîliği ve Süleyman -aleyhisselâm-’ın muazzam saltanatının bile geçiciliği, meşhur bir öğüt ve kıymetli bir örnektir...

Hüdâyî Hazretleri buyurur:

Mülk-i Süleyman ile taht-ı İskender hani?
Bildin ise bunları fânîye rağbet neden?

[Dünyanın fânîliği ve Süleyman -aleyhisselâm-’ın muazzam saltanatının bile geçiciliği, meşhur bir öğüt ve darb-ı mesel hâline gelmiştir. Ziya Paşa şöyle der:

Seyr etti havâ üzre denir taht-ı Süleyman,

Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde!..

Dünya, kimseye kalacak değildir. Bir gün terk edip gideceğimiz fânî dünyaya bunca rağbet edip ebediyyen kalacağımız âhireti görmezden gelmek, ne hazin bir gaflettir!..

Doğuya ve batıya yaptığı büyük seferleriyle muazzam bir dünya saltanatına da nâil olan Hazret-i Zülkarneyn -aleyhisselâm- vefâtından evvel şöyle vasiyet etmiştir:

“Beni yıkayın, kefenleyin! Sonra bir tabuta koyun! Yalnız kollarım dışarıya sarkık kalsın! Hizmetkârlarım arkamdan gelsin! Hazinelerimi de katırlara yükleyin! Halk, benim son derece ihtişamlı bir saltanat ve dünya mülküne sahip olmama rağmen, kabre eli boş gittiğimi, hizmetkârlarımın da, hazinelerimin de bu dünyada kalarak benimle beraber gelmediğini görsün! Bu yalancı ve fânî dünyaya aldanmasın!..”

Âlimler, Zülkarneyn -aleyhisselâm-ʼın aynıyla yerine getirilen bu vasiyetini şöyle tefsîr ettiler:

“Arkamdan gelen ordular ile doğuya ve batıya hâkim oldum. Maiyyetimde birçok hizmetçi ve sayısız asker vardı. Hiçbiri emrimin dışına çıkmadı. Dünya, baştanbaşa benim idarem altında idi. Sayısız hazinelere sahip oldum. Fakat dünya nîmetleri kalıcı değildir. İşte gördüğünüz gibi, dünya malı dünyada kaldı, mezarıma eli boş gidiyorum! Sizler, âhirette faydalı olan işleri yapın!..”

Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de Hazret-i Zülkarneyn -aleyhisselâm-’ın vasiyetiyle işaret ettiği hakîkati, şöyle beyan buyurmuşlardır:

“Ölüyü (kabre kadar) üç şey takip eder: Çoluk-çocuğu, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Çoluk-çocuğu ve malı döner, ameli (kendisiyle) kalır.” (Buhârî, Rikāk, 42; Müslim, Zühd, 5)]

Cenâb-ı Hak cümlemize, îman ve amel-i sâlihlerle müzeyyen hayırlı bir ömür ve ebedî saâdet müjdeleriyle gelen bir son nefes nasîb eylesin. Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2022 – Şubat, Sayı: 432

İslam ve İhsan

HZ. SÜLEYMAN (A.S.) KİMDİR?

Hz. Süleyman (a.s.) Kimdir?

HZ. SÜLEYMAN (A.S) İLE İLGİLİ AYETLER

Hz. Süleyman (a.s) İle İlgili Ayetler

HZ. SÜLEYMAN'IN (A.S.) EN GÜÇLÜ VE EN ZENGİN OLMAK İSTEMESİNDEKİ SIR

Hz. Süleyman'ın (a.s.) En Güçlü ve En Zengin Olmak İstemesindeki Sır

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.