Meşakkatsiz Evlat!

Peygamber Efendimizin (s.a.v) kız ve erkek çocukları ile ilgili hadisi şerifleri nelerdir? Peygamberimiz (s.a.v) hadisi şeriflerinde çocuk nimeti için nasıl bir duada bulunmuştur? Hadisi şerifinde geçen meşakkatsiz evlat kimin için söylenmiştir? İşte cevabı...

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çiftler verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.” (Şûrâ, 49-50)

Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Kim bu kızlardan bir şeyle imtihan edilir, onlara iyi muâmele eder (iyi bir eğitim verir) ve onları (din ve ahlâk bakımından) denk ve uygun kimselerle evlendirirse bu kız evladları ona cehennemden kalkan olur.” (Buhârî, Zekât, 10; Müslim, Birr 147; Tirmizî, Birr 13.)

Peygamberimiz (sav) kız evlâdlarını “mücehhezât ve mü’nesât” diye nitelemiş: “onların uğur ve bereket vesîlesi olarak çeyizleri hep hazırdır. Ayrıca anneleri, babaları ve eşleri için onlar birer ünsiyet ve dostluk vesilesidir” demek istemiştir.

MEŞAKKATSİZ EVLAT!

Hadis-i şerifte şöyle buyrulur: “Allah’tan geçimi kolay, meşakkatsiz bir evladla beni rızıklandırmasını istedim. O da bana kız evlâdlar ihsân etti.” (Deylemî, Hadis no: 3418.)

Yine bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:
“Kız evlâdlarını hor görmeyin. Zirâ ben de kız babasıyım.” (Deylemî, Hadis no: 7385; Münâvî, VI, 420)

HADİSLERDEN ÇIKARMAMIZ GEREKEN DERS NEDİR?

Peygamberimiz (sav)’in kız babası olması, kız evladlarının hor görülmemesi konusunda yeterlidir. Çünkü Allah Teâlâ, Sevgili Peygamberi’ne ancak iyi ve hayırlı olanı seçer, verir. Kim Allah’ın bu tercihine râzı olmazsa o, Allah’ın gazabına maruz kalır. Bu zamanda nice insanların câhiliye ehline uyarak kız evlâdlarını hor görüp sevmediklerine şâhid olunur. Şayet bu insanlar Peygamberimiz (sav)’i örnek almış olsalardı elbette onun sevdiğini severlerdi. Bu da onlar için pek büyük bir şeref olurdu.

Kaynak: Altınoluk Dergisi, 2g1d Hizmeti

İslam ve İhsan

GERÇEK HAYIRLI EVLATLAR

Gerçek Hayırlı Evlatlar

ÇOCUK YETİŞTİRMEDE ANNE-BABAYA DÜŞEN VAZİFELER

Çocuk Yetiştirmede Anne-babaya Düşen Vazifeler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.