14 Temmuz Kerkük Katliamı Nasıl Oldu?

14 Temmuz 1959’da Kerkük’te neler yaşandı? Irak’ın Kerkük kentinde 1959 yılında onlarca Türkmen aydının vahşice katledildiği 14 Temmuz Kerkük Katliamı, aradan geçen 59 yıla rağmen acısıyla hafızalardaki yerini koruyor.

Haber: Murat Karadeniz

Irak’ın Kerkük kentinde 14 Temmuz 1959’da yaşanan ve onlarca Türkmen aydının hunharca katledildiği vahşetin üzerinden 59 yıl geçti. Ancak acısı dinmedi, hafızalardaki izi silinmedi.

Tarihe “Kerkük Katliamı” olarak geçen ve Irak Komünist Partisi mensuplarıyla Kürt kökenli milislerin iş birliğiyle gerçekleştirilen saldırılar, yalnızca Kerkük’te değil, tüm Türk dünyasında derin yaralar bıraktı. Üç gün süren saldırılarda 25’i aydın olmak üzere çok sayıda Türkmen şehit edildi, yüzlercesi tutuklandı.

1959 Kerkük Katliamı Nasıl Gerçekleşti?

Irak’ta 1958 yılında General Abdülkerim Kasım önderliğinde gerçekleşen darbe sonrası ülkede dengeler değişti. General Kasım ilk başta Araplar, Kürtler ve Türklerden oluşan bir Irak söylemini dillendirse de kısa sürede bu çizgiden saptı. Hazırlanan anayasa taslağında Türklerin adı dahi geçmedi.

Bu dönemde Sovyetler’den dönen Molla Mustafa Barzani’nin etkisiyle, Irak Komünist Partisi ve Kürt Demokrat Partisi (KDP) güç kazandı. Kerkük’e gönderilen yeni askerî ve sivil yetkililer –özellikle Moskova eğitimli General Davur el-Cenabi ve KDP destekçisi Belediye Başkanı Maruf Berzenci– Türk karşıtı bir yönetim anlayışıyla görev yaptı.

Türkmenler Hedef Alındı

Kerkük’te gerilim her geçen gün artarken, 14 Temmuz 1959’da olaylar patlak verdi. Peşmergeler ve komünist militanlar, önceden belirlenmiş isimlerin evlerini basarak kana buladı. Türklerin iş yerleri, evleri yağmalandı; sokak ortasında infazlar yapıldı. Üç gün süren katliamda onlarca sivil, asker, öğretmen ve öğrenci feci şekilde şehit edildi.

Türk kamuoyu olayları yakından izledi. Türkiye, 21-22 Temmuz’da Bağdat’a diplomatik girişimlerde bulundu. 25 Temmuz’da açıklama yapan Dışişleri Bakanlığı, yaklaşık 30 Irak vatandaşı Türk’ün katledildiğini, Irak hükümetinin tekrar yaşanmayacağı yönünde güvence verdiğini duyurdu.

Sorumlular Yargılandı, İdamlar Gerçekleşti

General Kasım, uluslararası baskılar sonucu olayları kınadı. Ağustos 1959’da Türklere destek veren açıklamalar yaptı. Katliamın faillerinden 28 kişi, 1963 yılında Kerkük’ün üç ayrı meydanında asılarak idam edildi. Ancak yaşanan acılar, Türkmen toplumunun belleğinde yer etmeye devam etti.

Katliamda Şehit Edilen Bazı Türkmenler

  • Albay Ata Hayrullah
  • Yarbay Tabip İhsan Hayrullah
  • Öğretmen Nihat Muhtar
  • Öğrenci Cihat Muhtar
  • İş adamı Selahattin Avcı
  • Mühendis Kemal Abdüssamat
  • Polis Salah Köprülü
  • Teknisyen Abdullah Beyatlı
  • Kasap İbrahim Hamza
  • Ev hanımı Kemal’in Annesi (ve daha birçok isim, Türkmen halkının hüzünlü hafızasında yaşamaya devam ediyor...)

Bugün Ne Değişti?

Türkmenlerin Irak’taki statüsü, hâlâ tam anlamıyla güvence altına alınabilmiş değil. 1959’da yaşananlar, sadece bir katliam değil; aynı zamanda Irak Türklerinin sistematik biçimde dışlandığı, bastırıldığı ve hedef alındığı karanlık bir dönemin sembolüdür.

14 Temmuz 1959 sadece bir tarih değil; bir milletin hafızasındaki onulmaz bir yaranın adıdır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.