Kötü Bir Rüya Gördüğümüzde Ne Yapmalıyız?

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz kötü bir rüya görünce ne yapardı? Kötü bir rüya görünce ne yapılmalı?

İslâm, insanı kaygılandıracak ve ümitsizliğe sevk edecek “teşe’üm” yani “uğursuz sayma ve şerre yorma” gibi davranışları dahî yasaklamıştır. Buna mukâ­bil, “tefe’ül”, yani “hayra yorma”yı makbul görmüştür.

Meselâ rahatsız edici bir rüya gören kişi, onu anlatmamalı ve “eûzü-besmele” çekerek onun menfî tesirini hemen üzerinden atmalıdır.

KÖTÜ BİR RÜYA GÖREN KİMSE NE YAPMALI?

Nitekim Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:

“Sizden biri hoşlanmadığı bir rüya görünce, sol tarafına üç defa (hafifçe) tükürsün; şeytanın şerrinden de üç defa Allâh’a sığınsın; yattığı tarafından da öbür yanına dönsün.” buyurmuşlardır. (Müslim, Rü’yâ, 5)

Zira şeytan, insanı korkutmak, mahzun etmek veya rûhuna sıkıntı vermek maksadıyla rüyalara musallat olabilir. Mü’min, böyle rüyalara îtibar etmemeli, bunu kimseye anlatmamalı, şeytanın iğvâsından Allâh’a sığınmalıdır.

Yine Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:

“Sizden biri hoşuna giden bir rüya görünce, (bilsin ki) o, Allah Teâlâ’dandır. Bu sebeple Allâh’a hamd etsin ve o rüyasını anlatsın.”

(Diğer bir rivâyete göre ise:)

“O rüyayı sadece sevdiğine söylesin. Hoşlanmadığı bir rüya görürse o da şeytandandır. Onun şerrinden Allâh’a sığınsın ve onu hiç kimseye söylemesin. O zaman o rüya kendisine zarar vermez.” buyurmuşlardır. (Buhârî, Ta‘bîr, 3, 46; Müslim, Rü’yâ, 3)

Yine bir başka hadîs-i şerîfte de:

“...Rüya, ilk tabirciye göre tahakkuk eder.”[1] buyrulduğu için, rüya muhakkak anlatılacaksa, ancak mânen ehil olan sâlih kimselere anlatılmalıdır.[2] Fakat hayra yorup geçmek daha evlâdır.

Zira rüyaları fazla önemseyip onlarla amel etmek de pek çok mahzuru beraberinde getirebilir. Mü’min için her hususta belirleyici ölçü, Kur’ân ve onun hayata tatbik şekli demek olan Sünnet-i Seniyye olmalıdır.

Dipnotlar:

[1] İbn-i Mâce, Ta‘bîr, 7. [2] Tâbir ilminin büyük bir kısmı keşfe dayanır. Bunun için de tâbircinin mânevî bir derecede olması gereklidir. Nitekim İstanbul İmam Hatip Mektebi’nde okuduğumuz sırada hocalığımızı yapmış bulunan merhum Celâleddin Ökten Hocaefendi, vaktiyle rüyâ tâbirinde gerçek bir üstad imiş. Kendileri, rüyâ tâbirinin berrak ve rûhânî bir kalp ile yapılabileceğini ifade eder, tâbirin isâbetini tâbircinin takvâsına bağlardı. Celâleddin Ökten Hocamız, gençlik yıllarında idâdîlerde (liselerde) din dersleri okutur ve diri bir gönülle takvâ üzere bir hayat yaşarmış. O yıllarda, isâbetli tâbirleriyle meşhur olmuş. Böyle isâbetli tâbirlerinden pek çok misâl anlattıktan sonra hocamız derdi ki:

“–Bir zaman geldi ki bu perde bana kapandı. Çünkü din dersleri lağvedildi. Beni de felsefe hocası olarak tâyin ettiler. Akıl mahsulü olan felsefî nazariyeler içinde yüzmeye başlayınca, gönül pınarlarım kurudu.”

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İslam Tefekkür Ufku, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

KİM KÖTÜ RÜYA GÖRÜRSE BUNU YAPSIN!

Kim Kötü Rüya Görürse Bunu Yapsın!

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.