Keçiboynuzunun Faydaları

Keçiboynuzu'nun insan sağlığına faydaları nelerdir? Lokman'ı Hekim Keçiboynuzu meyvesi için ne diyor? Yakub Peygamber’in ekmeği olarak da geçen Keçiboynuzu, nâm-ı diğer Harnup hakkında bilinmesi gerekenler neler? keçiboynuzunun faydaları ve besin değerleri.

Yakub Peygamber’in ekmeği olarak bilinen keçiboynuzunun faydaları ve besin değerleri.

KEÇİBOYNUZU BESİN DEĞERLERİ

100 gram keçiboynuzunun besin değerleri şu şekildedir;

  • 540 kcal
  • Karbonhidrat 56,29 gram
  • Protein 8,15 gram
  • Yağ 31,36 gram
  • Lif 3,8 gram
  • Potasyum 633 miligram
  • Kalsiyum 303 miligram
  • Sodyum 107 miligram
  • Demir 1,29 miligram
  • A vitamini 10 miligram
  • C vitamini 0,5 miligram

KEÇİBOYNUZU FAYDALARI

Keçiboynuzunun faydalarından bazıları şunlardır;

  • Balgam sökücü özelliği vardır. Özellikle sigara kullananlar için…
  • Akciğer ve karaciğer içinde toplanan toksinlerin dışarıya atılarak temizlenmesini sağlar.
  • Vücutta biriken radyasyonun dışarı atılmasını sağlar.
  • Süte oranla kalsiyum bakımından 3 kat daha zengindir.
  • Grip ve nezleye karşı vücut direncini arttırır.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Kemik erimesi tedavisine yardımcı olur.
  • Kansızlık için iyi bir doğal ilaçtır.
  • Özellikle çocuklarda bedensel ve zihinsel gelişim için iyi bir destektir.
  • Diş ve diş eti sağlığında destek sağlar.
  • Astım ve bronşit tedavisinde kullanılır
  • Alerji tedavisinde kullanılır.
  • İyi bir antioksidandır.
  • Tansiyon sorunu yaşayanlar için dengeleyici bir yapısı vardır.
  • Cinsel gücü arttırdığı gibi sperm sayısını artırdığı bilinmektedir.

YAKUP PEYGAMBERİN EKMEĞİ

Türkçe adı: Keçiboynuzu, halk dilinde “Harnup” olarak da kullanılır. Latince adı, Ceratonia Siliqua; İngilizce Carob, St. John’s Bread, Almanca Johannisbrot. Yâkub Peygamber’in çölde ekmek bulamayınca ekmek yerine yediği bir meyve olmasından dolayı, hem İngilizce, hem de Almanca’daki ismi; “Yâkub Peygamber’in Ekmeği” mânâsına geliyor.

İlkokul yıllarımda okulun çevresinde omzunda heybesiyle bir satıcı dolaşırdı. Bu ne bir simitçi, ne de bir pamuk şekerciydi. “-Leblebiii, keçiboynuzuuu!” diye bağıran Leblebici Kâmil Amca’dan başkası değildi. Her ne kadar sokak satıcılarından bir şey almama izin verilmese de başkaları alırken Kâmil Amca’ya yaklaşır ve heybesinden çıkardığı keçiboynuzlarına dikkatle bakardım. O kahverengi odun parçasına benzeyen yirmi-yirmi beş cm uzunluğundaki keçiboynuzlarının tadını merak ederdim. Şurası bir hakikat ki, teknolojinin pek gelişmediği o yıllarda, çocuklara atıştırmalık olarak bu son derece faydalı, tok tutan, yüksek kalorili yiyeceklerin satılması, takdiri çoktan hak ediyor.

İşte bu bile ecdâdımızdan gelen kültürel mîrasımızın küçük bir misâli. Ülkemizde birkaç yüzyıl öncesine kadar tatlı yapımında çoğunlukla harnup kullanılırdı. Sonraları beyaz şeker üretiminin başlamasıyla bu kültür ve sağlıklı beslenme yapısı değişerek yerini beyaz şekere bıraktı. Yıllar içerisinde harnup, beslenmedeki ehemmiyetini kaybetti. Çeşit çeşit hazır gıdalar, bütün süpermarketlerde insanın hizmetine sunulurken, tabiî beslenme gelenekleri ve alışkanlıkları da yavaş yavaş ortadan kalktı. Son birkaç yıldan beri tekrar eskiye dönüş yolları aranmaya başlandı. Organik ürünlere talep arttıkça, harnup da bu dönemde tekrar değerini bulmaya başlayan ürünlerden olacağa benziyor. Şimdi harnubu yeniden tanıma zamanı…

KEÇİBOYNUZU NE DEMEKTİR? NERELERDE YETİŞİR?

Türkçe adı: Keçiboynuzu, halk dilinde “Harnup” olarak da kullanılır. Latince adı, Ceratonia Siliqua; İngilizce Carob, St. John’s Bread, Almanca Johannisbrot. Yâkub Peygamber’in çölde ekmek bulamayınca ekmek yerine yediği bir meyve olmasından dolayı, hem İngilizce, hem de Almanca’daki ismi; “Yâkub Peygamber’in Ekmeği” mânâsına geliyor.

Keçiboynuzu, baklagiller familyasından, tabiî olarak Akdeniz ikliminde yetişen ve baklaları yenen, her dâim yeşil kalan, maki türü bir ağaçtır. Harnup, yeryüzünün en eski bitkilerinden olup yaklaşık beş bin yıldan beri bilinmektedir. Anavatanı Güney Anadolu, Suriye, Kıbrıs, Yunanistan, İspanya, Fas, Tunus, Cezayir, Filistin ve Libya olup memleketimizde, Antalya, Mersin, Silifke, Datça dolaylarında yaklaşık bin beş yüz kilometrelik sahil şeridinde yetişmektedir.

LOKMAN'I HEKİM KISSASI

Lokman Hekim, bir gün Anadolu’nun güneyindeki insanların dertleriyle ilgilenmek üzere yola çıkar. Toroslar’dan aşağıya inip Akdeniz’e doğru ilerlerken limon ağaçlarını görür. Orada yaşayan insanların sağlıklı olabileceğini düşünerek yoluna devam eder. Bu defa da yolun sağının-solunun keçiboynuzu ağaçlarıyla örtülü olduğunu görür. Orada durup yanındakilere: “Buranın insanlarının bana ihtiyacı olmaz!” diyerek geri döner. Bu rivayet, keçiboynuzunun sağlığa faydaları konusunda anlatılır durur. Harnup ağacı, ilk on beş yıl hiç meyve vermeyen bir ağaçtır. Yetişkin bir ağaç bin kiloya (bir ton) kadar meyve verebilmektedir. Tohumlarından zamk yapılır, kâğıt ve mobilya sanayiinde kullanılır. Keçiboynuzu meyveleri, önce yeşil, tam olgunlaştıktan sonra parlak kahverengi olur. Görüntüsünden dolayı keçiboynuzu adı verilmiştir. Meyveleri Temmuz’da olgunlaştıktan sonra Ağustos ayında hasadı yapılır.

En fazla İspanya’da üretilen keçiboynuzu İtalya, Fas, ABD, Güney Afrika’da da yetiştirilmektedir. Dünya yıllık keçiboynuzu üretimi, yaklaşık yüz elli bin tondur. Bunun %10’u ülkemizde gerçekleştirilir. Yani Türkiye’de on beş bin ton yıllık üretim yapılabilmektedir. Keçiboynuzu, sanayide tamamı kullanılan değerli bir üründür. Olgunlaştığı ilk tazelikte çok tatlı bir özelliğe sahiptir. Bu tat, keçiboynuzu ağızda ezilirken bal gibi akan sıvıdan kaynaklanır. Keçiboynuzu, kurutularak da tüketilebilir. Çekirdekleri ilâç ve kozmetik sanayiinin hammaddesidir. Pekmez yapımında kullanıldıktan sonra, çıkan atık kısmı yem fabrikalarında değerlendirilir.

KEÇİBOYNUZU ÇEKİRDEĞİ MÛCİZESİ

Bitkiler arasında çekirdeği en sert olanlardan biri de keçiboynuzu çekirdeğidir. Allah Teâlâ, dünyadaki bütün keçiboynuzu çekirdeklerini, istisnasız aynı ağırlıkta yaratmıştır. Bir keçiboynuzu çekirdeğinin her biri, 0.2 gramdır. Şekli, boyutu, nasıl olursa olsun fark etmez. Bu sebeple, eski dönemlerde ağırlık birimi olarak da kullanılmıştır. On altı adet keçiboynuzu çekirdeği, “bir dirhem”e eşittir.

Bugünkü ağırlık birimlerine göre ise, beş adet keçiboynuzu çekirdeği “bir gram” gelmektedir. Ayrıca 0.2 gram bir karat ağırlığına eşittir. Karat, Yunanca keçiboynuzu mânâsına gelen Ceratonia kelimesinden gelir. Günümüzde elmasların değerini anlatan “karat” ifadesi buradan gelmektedir. Eskiden bir satıcı, iki dirhemlik (otuz iki çekirdek) bir şey satarken, eğer bir çekirdek fazladan atarsa, malı alan için bu büyük itibar demekmiş.

Eğer alıcı iyi giyimli biriyse, satıcı ona saygı olarak -iki dirhem karşılığı koyduğu 32 çekirdeğe ek olarak-: “-Bu da benden!..” diye bir çekirdek eklermiş. İşte bu yüzden iyi giyinenlere: “-İki dirhem bir çekirdek!..” denirmiş.

KEÇİBOYNUZUNUN İNSAN SAĞLIĞINA FAYDALARI

Uzman kimyager İbrahim Saraçoğlu’ndan faydalanarak elde ettiğimiz bilgileri özet olarak paylaşmak istiyoruz. Keçiboynuzunun içerdiği gallik asiti, insan sağlığı üzerinde öyle tesirleri olan bir maddedir ki, insan bunu öğrenince mutfağından eksik etmek istemiyor. Gallik asit, çok yönlü bir maddedir. Bu maddenin özelliklerini artıran ve takviye eden keçiboynuzunda bulunan “promotor maddeler”dir.

Saraçoğlu, gallik asitin özelliklerini ise şöyle sıralıyor: “Ağrı kesicidir, alerjiye, astıma, bronşite, mikroplara, kansere, çocuk felcine karşı koruyucudur. Bakteri ve serbest radikalleri yok edicidir. Karaciğeri toksinden arındırıcıdır, bağışıklık sistemini güçlendiricidir. Antiseptiktir ve bronş genişleticidir.”

Saraçoğlu, günümüz hayat şartlarında mâruz kaldığımız elektromanyetik kirlilikle vücuda giren radyasyonu dışarı atma özelliğine sahip keçiboynuzunun, yediden yetmişe herkesin günlük vitamin ihtiyacını karşılama özelliğine sahip olduğuna dikkat çekerek: “-Akciğer ödemine karşı keçiboynuzunun desteği, bulunmaz bir imkândır. Keçiboynuzu, akciğer kanserini önleyen mükemmel bir meyvedir. Ancak, akciğer kanserine yakalanmış olanlar için tedavi etme gücü çok zayıftır. Balgam söktürücü özelliği ve astıma karşı olan tedavi edici gücü çok fazladır. Sigara içenler, keçiboynuzuna başladıktan bir-iki gün sonra nasıl balgam çıkardıklarını hayretle gözleyeceklerdir.” diyor.

KAKAOYA ALTERNATİF

Harnup kakaoya karşı alerjisi olanlara ideal bir alternatif çözüm getirmektedir. Eğer kakaoya karşı alerjiniz varsa, keçiboynuzunu rahatlıkla tercih edebilirsiniz. Unutmayınız ki, kakao vücudumuzda alerji oluşturan antikor üretimine sebep olmaktadır. Bu yüzden alerjiye meyli olanların veya alerjik reaksiyonları bulunanların kakao tüketiminde ölçülü olmaları gerekir. Harnup kahve yerine süte veya diğer unlu ürünlere katılarak da tüketilebilir.

Özellikle okul çağındaki çocukların severek tükettikleri kakaolu süt ve ürünlerinde dikkatli olunmalıdır. Eğer çocuğunuzda alerjik şikâyetler varsa ve alerjiye bağlı diğer rahatsızlıklar söz konusuysa (örneğin astım gibi) kakaolu gıdalara karşı ölçülü olmakta büyük faydalar vardır. Kakaoya karşı alerjisi olan çocuklar için keçiboynuzu mükemmel bir alternatiftir. Keçiboynuzunun kakao karşısındaki diğer avantajı da oksalik asit içermemesidir. Çocukların ve yetişkinlerin ishallerinin durdurulmasında, keçiboynuzu ideal bir destekleyicidir.

AĞIR METALLERİN VÜCUTTAN ATILMASI

Keçiboynuzunun içeriğindeki lignin ve pectin miktarları öylesine ilginç bir dengeyle kuruludur ki, mesleği gereği veya çalışma ortamlarından dolayı ağır metal ya da radyoaktif madde alımına mâruz kalanların veya ağır sanayi bölgesinde yaşayanların keçiboynuzu tüketimine mutlaka önem vermeleri gerekmektedir. Çünkü keçiboynuzu vücuttan ağır metallerin atılmasında oldukça tesirlidir. Ayrıca kanı zehirli maddelerden arındırma özelliğine sahiptir.

ŞEKER HASTALARININ DA YİYEBİLECEĞİ EN İYİ ATIŞTIRMALIK TATLI

Çoğumuz televizyon karşısında atıştırmak üzere hazırlanmış, ama sağlığımıza zararlı ürünleri kullanıyoruz. Oysa bunların yerine birkaç tane yavaş yavaş tüketeceğiniz keçiboynuzu, hem keyif vericidir, hem de sağlıklıdır. Bir müddet sonra vücudunuzda bunun olumlu tesirini hissetmeye başlayabilirsiniz. Eğer, şeker hastasıysanız hiç çekinmeden günde birkaç tane çiğ olarak keçiboynuzu tüketebilirsiniz. Kan şekeriniz yükselmeyecektir. Şeker hastalarının birçoğu keçiboynuzunun kan şekerlerini yükselteceğini düşünür, hâlbuki bu yanlış bir düşüncedir. Kan şekerini yükselten keçiboynuzunun pekmezidir. Bu sebeple şeker hastalarının keçiboynuzu pekmezini tüketirken dikkatli olmaları ve hekimlerine danışmaları gerekir. Tekrar belirtmek gerekirse, haşlanmış keçiboynuzu suyu, şeker hastalarının kan şekerini yükseltmemektedir. Keçiboynuzunu kesinlikle on dakikadan fazla haşlamayınız. On dakikanın üzerindeki haşlama süresinde kan şekerini yükseltme riski başlamaktadır. Uygulama şekillerinde haşlama süreleri, uygulanacak olan küre göre üç ile sekiz dakika arasında değişmektedir.

Çok sık karşılaşılan bir soru vardır: Keçiboynuzu fruktoz, glikoz ve sakaroz gibi şeker çeşitlerini bol miktarda içerdiği hâlde, çiğ olarak tüketildiğinde veya haşlama suyu içildiğinde nasıl oluyor da kan şekerini yükseltmiyor? Bu sorunun cevabı, keçiboynuzunun aynı zamanda şeker dengeleyici etkin maddelere sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Keçiboynuzu pekmezi hazırlanırken şeker dengeleyici etkin maddeler, büyük bir oranda yok olduğundan pekmez kan şekerini yükseltmektedir. Birçok kimse, pekmezinde de aynı şifa gücü vardır diyerek keçiboynuzu kürlerini pekmeziyle yapmaktadırlar. Bu düşünce doğru değildir. Keçiboynuzu pekmezi belirtmiş olduğumuz rahatsızlıklara karşı en fazla %20 oranında tesir eder.

HEM İSHALE, HEM KABIZLIĞA ŞİFA

Harnubun sağlıklı ve dengeli beslenmede çok önemli bir yeri vardır. Çok düşük oranda yağ içermektedir. Düşük kalorilidir. Yenildiği zaman insanı uzun zaman tok tutar. İshale karşı mükemmel bir takviyedir. Kabızlık şikâyeti olanların da tüketmesi gereken bir meyvedir. Belirli bir dönem keçiboynuzu tüketenler, sindirim sistemlerinin nasıl harekete geçtiğini ve kabızlık problemlerinin de yavaş yavaş nasıl ortadan kalktığını hayretle görebileceklerdir. Kısaca hem ishal, hem de kabızlık şikâyetlerine karşı kullanılır.

NEFES DARLIĞINI RAHATLATIR

Alerjinin yol açtığı nefes darlığı problemlerinde büyük bir başarıyla uygulanabilir. Alerjik nefes darlığı çeken birçok insan, yılın belli mevsimlerinde kortizon tedavisinden başka çare bulamıyorlar. Bu kimselerin öksürük krizlerinin ne denli şiddetli olduğu da mâlumdur. Keçiboynuzu tavsiye edilen bu insanların çoğu, ertesi gün rahatlamaya başlayabilirler. Çocuklarda, keçiboynuzu kürünü uygularken dikkat edilecek en önemli nokta, günde bir defa uygulanması ve sadece sabah kahvaltısı arasında tüketilmesidir.

ASTIM, BRONŞİT VE GRİPTE İMDADA YETİŞİR

Harnubun antioksidan özelliği, onun alerjik astıma karşı çok tesirli olmasını sağlar ve genel anlamda solunum yollarında meydana gelen tıkanıklıkların giderilmesinde önemli bir rol oynar. Çocuklarda tesirini daha çabuk göstermektedir. Keçiboynuzunun antioksidan özelliği, ona tabiî bir antibiyotik özelliği katmaktadır. Kış aylarında çok sık görülen ve bulaşıcı olma özelliği olan gribe karşı oldukça tesirlidir. Gribe sebep olan virüsleri ortadan kaldırırken vücudu grip ve benzeri hastalıklara karşı korur.

SİNİR SİSTEMİNİ KORUR, HÂFIZAYI GÜÇLENDİRİR

Antioksidan tesiri ve hücreleri yenileme özelliği, keçiboynuzunu sinir sistemleri için de vazgeçilmez bir gıda kaynağı kılmaktadır. Beyin hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur. Tüketimi, sinir sistemlerine etki ettiği için çağın hastalığı strese karşı da direnci artırır. Gerçekten Allâh’ın nîmetleri saymakla bitmiyor; bu güzel meyvenin de ne kadar şifa dolu bir nîmet olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. İstifade edip şükredenlerden olmak dileğiyle…

Kaynak: Nejla Baş, Şebnem Dergisi, Sayı: 168

İslam ve İhsan

ÇÖREK OTUNUN FAYDALARI VE KULLANIMI

Çörek Otunun Faydaları ve Kullanımı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.