Karacaahmet Mezarlığı

Karacaahmet Mezarlığı’nda kimler yatıyor? Karacaahmet Mezarlığı nerede? Karacaahmet Mezarlığı tarihi, hakkında bilgi...

Karacaahmet Mezarlığı, İstanbul’un ve imparatorluğun en meşhur ve en büyük mezarlığıdır. Üsküdar’daki bu mezarlığın İstanbullular tarafından rağbet görmesinde, Üsküdar’ın Anadolu  yakasında, dolayısıyla Müslümanların manevi merkezi Mekke ve Medine ile aynı kıtada bulunmasına bağlanır.

KARACAAHMET MEZARLIĞINDA KİMLER YATIYOR?

Karacaahmet Mezarlığı’nda yatan ünlü şahsiyetlerden bazıları;

Osmanlı devlet adamı, sadrazam: Ahmet İzzet Paşa (1864-1937)

Osmanlı devlet adamı, sadrazam: Benderli Ali Paşa (?-1821)

Yazar, çevirmen ve düşünür: Cemil Meriç (1916-1987)

Osmanlı devlet adamı: Çürüksulu Mahmud Paşa (1865-1931)

Osmanlı şeyhülislamı: Dürrizade Abdullah Efendi (1768-1828)

Divan edebiyatı şairi: Enderunlu Vasıf (1786-1824)

Osmanlı devlet adamı, sadrazam: Hafız Ahmed Paşa (1564-1632)

Osmanlı devlet adamı, sadrazam: Halil Hamid Paşa (1736-1785)

Mutasavvıf, şair ve bestekâr: Hayrullah Tâceddin Yalım (1883-1954)

Divan edebiyatı şairi: Kami (1649-1724)

Orta oyunu ve tulûat sanatçısı: Kavuklu Hamdi (1841-1911)

Osmanlı şeyhülislamı: Medeni Mehmed Nuri Efendi (1859-1927)

Osmanlı devlet adamı, sadrazam: Mere Hüseyin Paşa (?-1624)

Osmanlı devlet adamı: Mehmed Namık Paşa (1804-1892)

Osmanlı devlet adamı: Mehmed Rauf Paşa (1832-1908)

Osmanlı şeyhülislamı: Mehmed Sahib Efendi (1838-1910)

Osmanlı devlet adamı: Mehmed Vecîhî Paşa (1797-1867)

Divan edebiyatı şairi: Nabi (1642-1712)

Bilim insanı: Oktay Sinanoğlu (1935-2015)

Din adamı, âlim, mutasavvıf: Süleyman Hilmi Tunahan (1888-1959)

Hattat: Şeyh Hamdullah (1436-1520)

KARACAAHMET MEZARLIĞI ADINI NEREDEN ALIR?

Karacaahmet Mezarlığı adını, burada türbesi bulunan ve XIV. yüzyılda yaşamış, Abdalân-ı Rum’dan menkıbevi bir şahsiyet olan Karaca Ahmed’den alır. Anadolu yakasında çok geniş bir sahaya yayılan mezarlık, Miskinler Tekkesi, Saraçlar Çeşmesi, Şehitlik, Musalla ve Duvardibi adlarını taşıyan beş bölgeden ve on iki adadan oluşmaktaydı.

İSTANBUL’UN EN ESKİ VE EN BÜYÜK MEZARLIĞI

Mezarlık kuzeyde Üsküdar Gündoğumu Caddesi’nden başlayıp güneyde Kızıltoprak (Zühtü Paşa) Camiî’nin haziresine kadar eğimli bir arazide uzanmakta, aradaki boşlukların dışında tarihî Bağdat  yolu boyunca devam etmekteydi. Ancak şehrin bu en büyük ve en eski mezarlığı, zamanla imar faaliyetleri  veya Belediye ile Tapu Müdürlüğü’nün kayıtlarındaki bürokratik tutarsızlıklar sebebiyle kısmen yok olmuştur. Buna rağmen bugün bile 750 bin m² kadar bir alanı kaplar. Servi, çınar, defne, çitlembik gibi ağaçlar ve diğer bitkilerle burada yaşayan muhtelif kuş türleri mezarlığa âdeta bir orman görüntüsü verir.

KARACAAHMET MEZARLIĞI’NDA NELER VAR?

Karacaahmet Mezarlığı bölgesinde 6 tekke ve namazgâh, 3 cami, 7 çeşme ve birçok kuyu bulunmaktadır. Karacaahmet Mezarlığı içinde birçok sofa mevcuttur. Bunlardan en önemlisi, 1520 tarihli Reisülhattatîn Şeyh Hamdullah Efendi’ye ait kabrin civarında oluşmuş hattatlar sofasıdır. Bu mezarlıkta günümüze ulaşabilen en eski mezar taşı adı geçen meşhur hattatınki ise de mevcut mezar taşlarının büyük kısmı XIX. yüzyıla aittir.

Kaynak: Dr. Sadi Süleyman Kucur, İstanbul’un Tarihî Müslüman Mezarlıkları, 2015

KARACAAHMET MEZARLIĞI NEREDEDİR? - HARİTA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.