Macaristan'da Müslüman Mezarlığı Bulundu

Macaristan'ın Başkenti Budapeşte'de yapılan inşaat kazılarında Osmanlı dönemine ait olduğu düşünülen 200 civarında Müslüman mezarı bulundu.

Budapeşte'deki Jozsef Nador Meydanı'nda yapılan inşaat kazı çalışmalarında 18. yüzyıla ait olduğu tahmin edilen mezarlık ortaya çıkarıldı. Dört adet sarıklı mezar taşının da bulunduğu kazılarda çıkan insan iskeletleri incelenmek üzere Macaristan Doğa Bilimleri Müzesi'ne götürüldü.

Macar Doğa Bilimleri Müzesi yetkilisi Antropolog Zsolt Bernart, mezarlığın bulunduğu alanda o dönemde kimlerin yaşadığının bilinmediğini ancak aynı bölgede daha önce yapılan çalışmalarda da bazı kabirlere rastlandığını belirterek, şu bilgileri verdi:

"Daha önce aynı bölgede bulduğumuz insan kalıntılarını da arşivledik. Bugün bulunan mezarlar daha önce bulunan mezarlığın bir parçası. Şu ana kadar 200'den daha fazla mezar bulundu. Çalışmalar devam ettikçe muhtemelen arkeologlar daha fazla mezar bulacak. Bulunan mezarlık son derece düzgün, insanlar sıralı bir şekilde birbirinin yanına defnedilmiş vaziyette."

Elde edilen verilere göre mezarlığın Müslümanlara ait olduğunu kaydeden Bernart, şöyle devam etti:

"Bazı mezarlarda sarıklı kabir taşı bulundu. Diğer detaylar da bir araya gelince arkeologlar bunun Müslüman mezarlığı olduğunu belirtiyor. 1680'li yıllara ait haritalara baktığımız zaman burada bir mezarlığın olduğunu görüyoruz. Bu mezarlığın karışık bir mezarlık olduğunu belirten hiçbir bilgi yok. Şu anki bilgilere göre burası yüzde yüz bir Müslüman mezarlığı. Bu mezarlığın bir kısmının Hıristiyanlar diğer kısmının ise Müslümanlar tarafından kullanıldığını iddia edecek hiçbir sebebimiz de yok. Zaten iki halkın ortak mezarlık kullanması görülmemiş bir durum. Bu durum, yapılacak antropolojik incelemelerle de ispat edilebilir."

Kazıların yapıldığı alanın aslında mezarlığın çok küçük bir bölümü olduğunu söyleyen Berbart, "Mezarlığın sadece küçük bir kısmı ortaya çıkarılabilecek çünkü mezarlığın diğer bölümlerinde binalar ve sokaklar var. Bugün arkeologların çalıştığı alan asıl mezarlığın sadece çok küçük bir kısmı. Şu ana kadar 200 mezar bulundu ama bu sayı 500'e kadar çıkacak diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

DAHA ÖNCE DE MÜSLÜMAN MEZARLIĞI BULUNMUŞTU

Macaristan'ın bir çok bölgesinde daha önce yapılan çalışmalarda da Müslüman mezarlığına rastlanıldığını belirten Bernart, şunları kaydetti:

"2000'li yılların ortalarında Balaton'un güney bölgesinde yapılan kazılarda da yaklaşık 300'den fazla Müslüman mezarlığı bulunmuştu. Burası o dönemde Osmanlı'nın batı sınırıydı. Buradaki kazılarda ortaya çıkan insan kalıntıları kesinlikle bir Balkan halkına ait. Daha sonra yapılan antropolojik çalışmalar buranın bir Müslüman mezarlığı olduğunu ispatladı. Macaristan'da bunun dışında da bildiğimiz çok sayıda Müslüman mezarlığı var."

Macaristan yasalarına göre 1711 yılından önce defnedilen insanların kalıntılarının müzede korunduğunu ifade eden Berbart, "Arkeoloji kazılardan elde edilen insan kalıntıları dönemine, dinine, inancına bakılmaksızın eğer 1711 yılı öncesine ait ise bir müzede koruma altına alınıyor. Macaristan'daki müzelerde yaklaşık 120 bin kişinin kalıntıları var. Bunların bir kısmı da İslam inancına sahip kişiler. Bu sayı en az bin." dedi. Konunun, Türkiye'nin Budapeşte Büyükelçiliği'nce de yakından takip edildiği belirtildi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.