Kadınlar ile İlgili Hadisler

Kadınlar ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v.) kadınlar hakkındaki bazı hadisleri.

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin kadınlar ile ilgili hadis-i şerifleri.

Ebû Saîd el-Hudrî’nin (radıyallahu anh) naklettiğine göre, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kimin üç kızı veya üç kız kardeşi olur veya iki kızı veya iki kız kardeşi olur da onlarla birlikte güzelce yaşar ve onlar hakkında Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde olursa onun için cennet vardır!” (Tirmizî, Birr, 13)

***

Enes bin Mâlik (radıyallahu anh) anlatıyor:

“(Veda Haccı yolculuğu esnasında) Ümmü Süleym, Hz. Peygamber’in eşleriyle beraberdi. (Enceşe isimli) bir kılavuz onların develerini yönlendiriyordu. (Enceşe söylediği ezgilerle develeri hızlandırınca) Hz. Peygamber ona şöyle seslendi: ‘Ey Enceşe, kristalleri taşırken yavaş ol!’” (Müslim, Fedâil, 72)

***

İbn Abbâs’tan (radıyallahu anh) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“En hayırlınız, ailesine en güzel davrananınızdır. Ben de sizin aranızda aileme karşı en hayırlı davrananım.” (İbn Mâce, Nikâh, 50)

***

Ebû Hüreyre’den (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ım! Ben iki zayıfın; yetimin ve kadının hakkına el uzatılmasını yasaklıyorum.” (İbn Mâce, Edeb, 6)

***

İbn Ömer (radıyallahu anh) şöyle demiştir:

“Biz Peygamber zamanında hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz söylemekten ve istediğimiz gibi davranmaktan çekinirdik. Ancak Peygamber vefat edince istediğimizi söylemeye ve rahat davranmaya başladık.” (Buhârî, Nikâh, 81)

***

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz buyurur:

“Ey insanlar! Kadınların haklarına riâyet ediniz! Onlara şefkat ve sevgi ile muâmele ediniz! Onlar hakkında Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim.” (Müslim, Hac, 147)

***

Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz buyurur:

“Kadınlar erkeklerin, diğer yarısıdır.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 94; Tirmizî, Tahâret, 82)

***

Fahr-i Kâinât (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz buyurur:

“Ey insanlar! Siz kadınları, Allah emâneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz!” (Müslim, Hac, 147)

***

Ebû Hüreyre’den (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Bir kimse karısına kin beslemesin. Onun bir huyunu beğenmezse, bir başka huyunu beğenir.”  (Müslim, Radâ` 61)

***

Muâviye İbni Hayde (radıyallahu anh) şöyle dedi:

- Yâ Resûlallah! Kadınlarımızın bizim üzerimizdeki hakkı nedir? diye sordum. Şöyle buyurdu:

-”Yediğiniz ölçüde yedirmek, giydiğiniz seviyede giydirmek, yüzlerine vurmamak, yaptıkları işin ve kendilerinin çirkin olduğunu söylememek, onları yataklarında yalnız bırakmak gerekirse, bu işi sadece evde yapmaktır.” (Ebû Dâvûd, Radâ` 41. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 3)

***

Abdullah İbni Amr İbni Âs’tan (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Dünya geçici bir faydadan ibarettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı dindar kadındır.” (Müslim, Radâ` 64. Ayrıca bk. Nesâî, Nikâh 15; İbni Mâce, Nikâh 5)

***

Sâliha hanımın ve annenin dînimizdeki mevkii çok yüksektir. Hazret-i Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurur: “Bana dünyanızdan, (sâliha) kadın ve güzel koku sevdirilmiş; namaz da gözümün nûru kılınmıştır.”(Nesâî, Işretü’n-Nisâ, 10)

***

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz buyurur:

“Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden mes’ulsünüz. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes’uldür. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve o da kendi sürüsünden mes’uldür.” (Buhârî, Vesâyâ, 9; Müslim, İmâre, 20)

***

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz buyurur:

“İkram ve ihsanlarınızla çocuklarınıza eşit muâmelede bulunun. Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım.” (Heysemî, IV, 153; İbn-i Hacer, el-Metâlibü’l-Âliye, IV, 69)

***

Fahr-i Kâinât (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz buyurur:

“Emriniz altındaki insanlar hakkında Allah’tan korkun, iki zayıf hakkında Allah’tan korkun: Dul kadın ve yetim çocuk. Namaz husûsunda Allah’tan korkun!” (Beyhakî, Şuab, VII, 477)

İslam ve İhsan

İSLAM’DAN ÖNCEKİ SEMAVİ DİNLERDE KADININ YERİ

İslam’dan Önceki Semavi Dinlerde Kadının Yeri

İSLAM'DA KADIN

İslam'da Kadın

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.