Oruç İbadetinde Kadınlar İçin Getirilen Kolaylıklar

Oruç ibadetinde kadınlar için getirilen kolaylıklar nelerdir? Cünüp sabahlamak orucu bozar mı? Hamile veya emzikli olan kadın oruç tutar mı? Adetli veya lohusa kadın oruç tutabilir mi?

Farz, vâcip, sünnet veya nafile oruç tutma bakımından erkekle kadın arasında bir ayrılık yoktur. Kadın da ergenlik çağından itibaren oruç ibadetiyle yükümlü olur. Ancak hayız ve nifas halinde bulunan bir kadının tutacağı oruç geçerli değildir. Böyle bir kadın Ramazan’da tutamadığı oruçları daha sonra kaza eder. Diğer yandan âdet halinde iken geceleyin oruca niyet eden kadın, ikinci fecirden önce temizlenmiş olursa, orucu sahih olur. Böyle bir kadın, meselâ sular kesildiği veya başka bir nedenle boy abdesti almaya fırsat bulamayıp, ikinci fecirden sonra yıkansa da orucuna zarar gelmez.

CÜNÜP SABAHLAMAK ORUCU BOZAR MI?

Nitekim Ümmü Seleme’den (r. anhâ) şöyle dediği nakledilmiştir: “Resûlullah  ihtilâmdan dolayı değil, cinsel tekarrüb nedeniyle cünüp olarak sabahlar, sonra orucunu bozmaz, kazasını yapmazdı.”[1] Bununla birlikte sabah vakti girmezden önce cünüplük, hayız ve nitastan temizlenmek müstehap sayılmıştır. Çünkü Hz. Peygamberin, ümmetine kolaylık için guslü sabah vaktine kadar geciktirmiş olabileceğini unutmamak gerekir.

HAMİLE VEYA EMZİKLİ KADIN ORUÇ TUTABİLİR Mİ?

Ramazan’da gebe veya emzikli olan kadınların kendilerine veya çocuklarına bir zarar gelmesinden korkmaları halinde oruç tutmamaları mübahtır. Daha sonra bunları kaza ederler. Delil; hasta ve yolcuya oruç tutmama ruhsatı veren âyetle,[2] şu hadistir: “Allah Teâlâ yolcudan orucu ve namazın yarısını kaldırmıştır; gebe veya emzikli kadınlardan da orucu kaldırmıştır.”[3]

İmam Şâfiî ise bu durumda olan kadınları “takat getiremeyenler” sınıfına dahil edip fidyeyi yeterli görürken, normal kazaya kalan oruçlar bir yıl içinde kaza edilmezse, hem kaza hem de fidye gerektiği görüşündedir. İmam Mâlik’e göre, bir yıl içinde kaza edilmeyen oruçlar “takat getiremeyenler” grubuna girer ve fidye yeterli olur.[4]

ADETLİ VEYA LOHUSA KADIN ORUÇ TUTABİLİR Mİ?

Bir kadın altmış gün kefaret orucunu tutarken aybaşı veya lohusalık durumu olsa, orucu keser ve temizlendiği günden itibaren, kalan günleri tamamlar.[5]

Kadınların itikâfı kendi evlerinde mescid edinecekleri bir odada olur. Burası onlar için bir mescid sayılır. Kadının dışarıdaki bir mescidde itikâfı caiz ise de kerahetten hâli değildir. Onların evlerindeki ibadeti daha faziletli olduğu gibi, evde itikâfları da daha faziletlidir.[6]

Dipnotlar:

[1] Müslim, Sıyâm, 77; bk. A.b. Hanbel, VI, 34, 36, 38, 67; krş. Bakara, 2/187; Buhârî, Savm, 22, 35; Müslim, Sıyâm, 75-78; İbn Mâce, Sıyâm 27; Mâlik, Muvatta’, Sıyâm, 11. [2] Bakara, 2/184. [3] Nesâî, Sıyâm, 50, 51, 62; İbn Mâce, Sıyâm, 3, 50; Tirmizî, Edâhî, 10; A. b. Hanbel, II, 183. [4] İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, II, 81; İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, I, 289. [5] bk. Döndüren, age, s. 459, 462, 463. [6] bk. Döndüren, age, s. 475 vd.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

RAMAZAN ORUCU İLE İLGİLİ ESASLAR

Ramazan Orucu ile İlgili Esaslar

ORUÇ NEDİR? ORUCUN FAYDALARI NELERDİR?

Oruç Nedir? Orucun Faydaları Nelerdir?

ORUÇ VE RAMAZAN İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Oruç ve Ramazan İle İlgili Ayet ve Hadisler

RAMAZAN VE ORUCUN FAZİLETİ

Ramazan ve Orucun Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.