İsrailli Esir: Hamas'tan Değil İsrail'in Bizi Öldürebileceğinden Korktuk

İsrail ile Hamas arasında varılan esir takası mutabakatı çerçevesinde bırakılan esirlerden biri, "Hamas'tan değil İsrail'in bizi öldürebileceğinden korktuk. Sonra da 'Hamas sizi öldürdü' diyeceklerdi." dedi.

İsrail ile Hamas arasında varılan esir takası mutabakatı çerçevesinde bırakılan esirlerden biri, halen Hamas'ın elinde tuttuğu İsraillilerin hayatından endişelendiklerini belirterek, "Hamas'tan değil İsrail'in bizi öldürebileceğinden korktuk. Sonra da 'Hamas sizi öldürdü' diyeceklerdi." dedi.

Haaretz gazetesinin haberine göre, serbest bırakılan İsrailli esirler, aileleriyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail savaş kabinesi üyeleriyle bir araya geldi.

Esirlik süresince yaşadıklarından söz eden İsrailliler, fiziksel ve psikolojik şiddete uğradıklarını anlattı.

İsrail ile Hamas arasındaki esir takası anlaşması kapsamında serbest kalan İsrailli esirler, İsrail hükümetini eleştirdi.

Esirlerden biri, İsrail'in Gazze'yi bombalamasına ilişkin, "Dışarıda ne olduğuna dair hiçbir fikrimiz yok gibi hissettik. İstihbarat olduğunu iddia ediyorsunuz ama gerçek şu ki biz bombalandık." ifadesini kullandı.

Serbest bırakılan esirlerden halen eşi Hamas'ın elinde olan bir kadın, İsrail'in Hamas tünellerini su altında bırakmayı düşünmesine dair, "Tünellere götürülmüştü ve siz tünelleri deniz suyuyla doldurmaktan bahsediyorsunuz. Esirler yerine politikayı önceliyorsunuz." diye konuştu.

"Esirlerin nerede olduğuna dair hiçbir fikriniz yok"

Diğer bir esir de İsrail'in Gazze'yi devamlı bombalamasından dolayı halen esir tutulan İsraillilerin hayatları hakkında endişelendiklerini vurgulayarak, "Televizyonda gördüğüm beni daha çok korkutuyor. (İsrail) Bombalamalarını görüyorum ve esirlerin nerede olduğuna dair hiçbir fikriniz yok. Patlayıcılarla çevrili bir evdeydim. Tünellerde uyuduk ve Hamas'tan değil, İsrail'in bizi öldürebileceğinden korktuk. Sonra da 'Hamas sizi öldürdü' diyeceklerdi." dedi.

Esirlerden bir diğeri de onlar için hiçbir şey yapılmadığını hissettiklerini belirterek, saklandıkları yerin bombalandığını, yaralıyken kaçmak zorunda olduklarını ve bir helikopterin onlara ateş ettiğini anlattı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.