İsrail'in Gazze'ye Düzenlediği Saldırılarda Öldürülen Filistinlilerin Sayısı 22 Bin 313'e Yükseldi

İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne 7 Ekim'den bu yana düzenlediği saldırılarda öldürülen Filistinlilerin sayısı son 24 saatte 128 artarak 22 bin 313'e ulaştı.

Gazze'deki Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 89 gündür devam eden saldırılarındaki can kayıplarına ilişkin bilgi verildi.

Açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında son 24 saatte 128 Filistinlinin daha öldürüldüğü, 261 Filistinlinin de yaralandığı belirtildi.

İsrail güçlerinin son 24 saatte ailelere yönelik 10 "katliam" gerçekleştirdiği kaydedilen açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim'den bu yana düzenlediği saldırılarda öldürülen Filistinlilerin sayısının 22 bin 313'e, yaralananların sayısının da 57 bin 296'ya çıktığı aktarıldı.

İsrail'in Gazze'de bir evi hedef alması sonucu çok sayıda kişi öldü

Gazze'deki Sağlık Bakanlığı'nın Facebook platformundan yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Cibaliya Mülteci Kampı'nda Halil ailesine ait bir evi hedef alması sonucu çok sayıda kişinin öldüğü ve yaralandığı belirtildi.

Görgü tanıkları da AA muhabirine, saldırıda ölenlerin bazılarının hala enkaz altında olduğunu ve gerekli ekipman ve teçhizatın bulunmaması dolayısıyla enkaz altında kalanların çıkarılamadığını söyledi.

İsrail askeri araçları hâlâ Cibaliya, Beyt Lahiya ve Beyt Hanun kasabalarının çevresinde konuşlanmış durumda ve söz konusu bölgelerde İsrail askerleri ile Filistinli direniş güçleri arasında çatışmalar meydana geliyor.

İsrail güçleri, Gazze kentinden sokaklarında çürümüş cesetler bırakarak çekildi

Gazze Şeridi'ne yönelik 7 Ekim'de başlayan saldırılarının ardından 27 Ekim'de de kara işgaline başlayan İsrail güçleri, Gazze Limanı, Şatı Mülteci Kampı, Eş-Şeyh Rıdvan, Ed-Derec, Eş-Şucaiye, Et-Tuffah, Ez-Zeytun mahallelerinden dün sabah saatlerinde çekilmeye başladı.

İsrail askerleri, doğu kesimdeki Şeyh Rıdvan, Şucaiye ve Tuffah mahallelerinin eteklerinde yeniden konuşlanıyor.

Bu çekilme, İsrail ordusunun 31 Aralık'ta Gazze Şeridi'ni karadan işgalinde görev alan 5 muharip tugayını terhis etmesinden sonra gerçekleşti.

Gazze'nin farklı mahallelerindeki olayların görgü tanıkları ile yerel kaynaklar, İsrail saldırılarının neden olduğu enkazı AA muhabirine anlattı.

Buna göre, İsrail askerleri tarafından öldürülen Filistinlilere ait onlarca ceset, kent sokaklarında duruyor.

Günlerce defnedilmeden bekleyen cansız bedenlerin bazılarının çürümüş bazıları da çürümeye başladığı belirtildi.

Çürümüş cesetler ve yıkım

İsrail askerlerinin çekilmesinin ardından Şeyh Rıdvan Mahallesi'nde büyük bir yıkım ortaya çıktı.

Haftalarca devam eden İsrail bombardımanı, mahalleyi moloz ve kül yığınına çevirdi.

Bölge sakinleri, İsrail yıkımından sonra artık mahallelerini tanıyamadıklarını anlattı.

Haftalar sonra evlerini bulmak için çevrede dolaşan Filistinliler, yollarda sağda solda yatan cansız bedenleri görünce şaşkınlığa uğradı. Bazılarının artık "defnedilemeyecek durum" olduğu ifade edildi.

Filistinliler, kayıplarının yanı sıra uzun süredir defnedilmeyen cansız bedenler nedeniyle salgın hastalıklardan endişe ettiklerini dile getirdi.

Kentin çehresi tanınmaz hale geldi

İsrail ordusu ayrıca Şeyh Rıdvan'ın merkezindeki çarşıyı buldozerlerle yerle bir etti. Artık kumdan bir tepe haline gelen çarşıdan geriye hiçbir şey kalmadı.

Gazze kentindeki yollar da saldırılar nedeniyle tahrip oldu. Asfalt yollar hem buldozerlerle hem de hava saldırıları nedeniyle altüst oldu.

İsrail ordusunun yol açtığı yıkım, altyapı, kanalizasyon, su ve elektrik şebekelerini de etkiledi. Bu yıkım, bölge sakinlerinin enkazları üzerinde bile olsa evlerinde yaşamak üzere geri dönmeleri ihtimalini zorlaştırdı hatta imkansız hale getirdi.

Kentin kuzeyinde yer alan, konutların yanı sıra eğitim kurumlarının yer aldığı Feyruz binalarında da büyük hasar meydana geldi.

Tamamen yıkılmayan binalar da ciddi ölçüde hasarlı ve her an yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.

Kentteki turistik destinasyonlar da yıkıldı

Öte yandan Gazze Şeridi'nin batısında, sokakları ışıklarla süslenmiş, kafeterya, otel, eğlence merkezleri gibi iç turizme yönelik destinasyonlar da İsrail güçlerince, kum yığınına dönüştürüldü.

Gazze'nin lüks yerleşim yerleri ve turistik bölgelerinden biri olarak kabul edilen; konutların yanı sıra eğlence alanları, alışveriş mağazaları, araba showroomlarının yer aldığı bölge, geniş çaplı yıkıma maruz kaldı. Binaların tamamı ya da bir kısmı yıkıldı.

İsrail askerleri geride kalanların mülklerini tahrip ediyor

İsrail askerleri, bu bölgedeki showroomlarda sergilenen ya da zorla yerinden ailelerinin geride bırakmak mecburiyetinde kaldıkları araçlarını kundakladı.

Ayrıca Gazze Limanı'nda yer alan balıkçı tekneleri de tahrip edildi, kısmen ya da tamamen yakıldı; balıkçılara kolaylık sağlamak için dış destekle inşa edilen balıkçı odaları da yıkıldı.

İsrail uçakları ve askeri araçları ve araçları tarafından yerle bir edilmeden, binalar moloz yığını haline getirilmeden önce şehrin en prestijli bölgelerinden biri olan El-Rimal Mahallesi'ndeki El-Abbas bölgesi saldırılardan önce Filistinlilerin maişet arayışında olduğu bir yerdi.

Son dönemde Filistinliler burada kalan yiyecek ve kıyafetlerin satıldığı birkaç tezgahtan müteşekkil mütevazi bir pazar yeri açtı.

Bölge sakinleri bu minvalde ürünlerin kısıtlı olması ve limanların kapatılması nedeniyle fiyatların saldırılar öncesi dönemine oranla iki katına çıktığını ifade etti.

BM: Filistinlilerin Gazze'de güvende olması gerekiyor

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Florencia Soto Nino, günlük basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Gazze'de sağlık durumunun giderek kötüleştiğine dikkati çeken Nino, güneye doğru yerinden edilmenin salgın hastalıkları artırdığını ifade etti.

Nino, 7 Ekim 2023'ten bu yana 400 bin kişide bulaşıcı hastalık vakası kaydedildiğini ve yaklaşık 180 bin kişinin de üst solunum yolları enfeksiyonları hastalıklarına yakalandığını bildirdi.

Yarısı 5 yaşından küçük çocuklarda olmak üzere 136 bin ishal vakası bulunduğunu aktaran Nino, "Gazze'de kamu sağlığı çökmek üzere." uyarısında bulundu.

Nino, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in "uluslararası toplumun İsrail'e çözümü dayatması gerektiği" yönündeki ifadeleri ve BM'nin bu konuda ne yapabileceğinin sorulması üzerine, "BM, çok az şey dayatabiliyor. Genel Sekreter'in de yaptığı gibi iki devletli çözüm, barış ve insani ateşkes çağrımızı yapmaya devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Gazze halkının zorla yerinden edilmesiyle ilgili Nino, "Zorla yerinden etmeye tamamen karşıyız. Bu çok açık. Filistinlilerin Gazze'de güvende olması gerekiyor. Sivillerin Gazze'de güvende olmaları gerekiyor." diye konuştu.

İsrail ordusu, Batı Şeria'nın Tulkerm kentindeki askeri operasyonunu sürdürüyor

AA muhabirinin görgü tanıklarından edindiği bilgiye göre, İsrail ordusu Tulkerm kenti ile Nur Şems Mülteci Kampı'na gece yarısı askeri operasyon başlatarak buradaki Filistinlilerin evlerine baskın düzenledi.

Baskın üzerine Filistinliler ile İsrail askerleri arasında çıkan silahlı çatışmalarda Filistinli direnişçiler İsrail askeri araçlarına molotof kokteyli attı.

AA muhabirinin verdiği bilgiye göre İsrail ordusu Nur Şems Mülteci Kampı'ndan topladığı onlarca Filistinliyi bir meydanda sorguya çekerken kampta İsrail askerleri ile silahlı kişiler arasında zaman zaman silahlı çatışmalar çıkıyor.

Öte yandan Filistin Kızılayından yapılan yazılı açıklamada, Kızılay ekiplerinin 1'i gerçek mermiyle, 3'ü şarapnel parçasıyla ve 3'ü de darp edilme sonucu olmak üzere 7 yaralıya tıbbi müdahalede bulunduğu kaydedildi.

İsrail güçleri, daha önce de Batı Şeria'daki Tulkerm, Kalkilya, Nablus ve Ramallah kentlerine baskınlar düzenlemişti.

Tulkerm kentine çeşitli bölgelerden baskın düzenleyen İsrail ordusu, Tulkerm Mülteci Kampı'nda bir noktayı insansız hava aracı (İHA) ile bombalamıştı.

Kamptaki Filistinli direniş grupları ile İsrail askerleri arasında çatışma yaşandığı, hava saldırısında bazı Filistinlilerin yaralandığı ifade edilirken, sayıya ilişkin bilgi alınamadı.

Tulkerm'deki Nur Şems Mülteci Kampı da İsrail ordusu tarafından ablukaya alınmıştı. Evlerin çatılarına keskin nişancılar konuşlanırken, orduya ait zırhı araçlar ve buldozerler bölgenin altyapısını tahrip etmişti.

İsrail askerlerinin çok sayıda evi bastığı, Filistinlileri sorguya çektiği ifade edilirken, Nur Şems Mülteci Kampı'nda "sokağa çıkma yasağı" uygulandığına dair havadan broşürler atılmıştı.

İki hastane kuşatıldı

Öte yandan Tulkerm'in kuzey kesimindeki Şehid Sabit Hastanesi ile batısındaki İsra İhtisas Hastanesi, İsrail güçleri tarafından kuşatılmıştı.

İsrail ordusunun baskınlar düzenlediği Kalkilya, Nablus ve Ramallah kentlerinde de Filistinliler ile İsrail güçleri arasında küçük çaplı çatışmalar yaşanmıştı.

İsrail güçleri, Gazze Şeridi'ne saldırıların başladığı 7 Ekim'den bu yana işgal altındaki Batı Şeria'da da Filistinlilere karşı şiddeti artırdı.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 7 Ekim'den bu yana İsrail güçleri ile Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 323 Filistinli öldürüldü.

Filistin Kızılayı: İsrail tankları Emel Hastanesinin etrafını ağır topçu atışıyla vuruyor

Filistin Kızılayından yapılan açıklamada, İsrail tanklarının hastane binasının 100 metre uzağını hedef aldığı belirtildi.

Açıklamada, İsrail ordusunun daha önce Gazze Şeridi'ndeki birçok hastanede gerçekleştirdiği "önce bombardıman, ardından abluka, sonrasında da baskın düzenleyerek içeridekilerin alıkonulması" uygulamasının Emel Hastanesi'nde de tekrar edilmesinden endişe duyulduğu ifade edildi.

Bölgedeki görgü tanıklarının AA muhabirine aktardığına göre, İsrail tankları Han Yunus'un birçok bölgesinde şiddetli saldırılar düzenledi.

İsrail savaş uçaklarının Han Yunus'taki Hulefa-yi Raşidin Camisi'nin çevresine düzenlediği bombardımanda büyük hasar meydana geldi.

İsrail savaş uçakları Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinin doğusunda yer alan Aişe Camisi'ne yakın bir noktada bulunan bir grup sivili hedef aldı.

Refah kentindeki Hırbet el-Ades bölgesinde sivilleri hedef alan bir başka hava saldırısında ise ölen ve yaralananlar oldu.

Filistinli aktivistler tarafından sosyal medyada yayımlanan görüntülerde, kanlar içinde yollarda yatan çok sayıda Filistinli görülüyor.

Gazze'de yayın yapan Er-Rey Haber Ajansı ve bölgedeki görgü tanıklarının aktardığına göre, Nusayrat Mülteci Kampı'na şiddetli ve yoğun saldırlar düzenlendi.

Kampın batısında yer alan Sevariha bölgesinde bir eve de hava saldırısı gerçekleştirildi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.