İslam’da Tavizsiz Bir Şahsiyetin Önemi

Fetih Sûresi’nin son âyet-i kerîmesinde sahâbe-i kirâmın hangi hususiyei sayılıyor? Allah (c.c) için sevmek ve buğz etmek ne demek? İslam'da tavizsiz bir şahsiyetin önemi nedir?

Fetih Sûresi’nin son âyet-i kerîmesinde Cenâb-ı Hak, sahâbe-i kirâmın husûsiyetlerini sayar. Birinci madde:

“…Onlar kâfirlere karşı çetindir…” (el-Fetih, 29)

Bir başka ifadeyle;

Lâyıkına muhabbet, müstehakkına nefrettir.

Yani;

  • Sevdiğini Allah için sevmek,
  • Buğzettiğini / sevmediğini Allah için sevmemektir.

İSLAM’DA TAVİZSİZ BİR ŞAHSİYETİN ÖNEMİ

Tebbet Sûresi bizim için mühim bir îkazdır.

Tavizsiz bir şahsiyet, bu net kalbî tavır; haçlıların görünmez kılıçlarına karşı en kuvvetli kalkandır.

Mekke devrindeki ilk müslümanlar, bu izzetli tavrın en güzel nümûneleridir. Onlar; câhiliyyenin alay, hakaret, baskı, işkence ve iktisâdî muhasarasına karşı metânetle sabrettiler, mukavemet gösterdiler.

Bazen bu baskılar; analık hakkını ileri süren anne hissiyâtına, mîrastan men eden baba tavrına, akrabalık hatırına, hanım ve evlâttan gelen yumuşak telkinler ve taviz arayan tekliflere de büründü.

Sahâbe efendilerimiz hiçbirine aldanmadılar. Îman ve akāidi korudular. Sonunda her şeyi terk ederek Allah Rasûlü ile beraber, ne varsa geride bıraktılar:

Çünkü bu görünmez zehirli kılıçlardan kurtulmak için alınması gereken en mühim tedbirlerden biri hicrettir.

Hicret;

  • Bâtılı terk edip, hakka doğru gitmektir.
  • Fâsık bir çevreyi terk edip, sâlih bir muhite taşınmaktır.
  • Şüpheli, haram bir kazanç veya işi terk edip; helâl bir kazanç vesilesine yönelmektir.
  • Enâniyet ve nefsâniyet tehlikesi barındıran bir tahsil çevresini terk edip, faydalı ve korunaklı bir tahsil çevresini tercih etmektir.

Nasıl radyasyon yayılan yerden hemen uzaklaşmak gerekirse, küresel güçlerin zehirli yayınlarından da mümkün mertebe uzak durmak elzemdir.

Bunun bir vesilesi de;

RAMAZÂN’I SENEYE YAYMAK

Elhamdülillâh Ramazân-ı şerîfi idrâk ettik ve elimizden geldiğince onu ihyâ etmeye gayret ettik. Hadîs-i şerifte bildirilen şeytanların zincire vurulması gibi hakikatler, Ramazân-ı şerîfi hakkıyla idrâk edenler için gerçekleşti. Menfî tesirler bir nebze kırıldı.

Şimdi vazifemiz;

Ramazân-ı şerifteki hâlimizi Ramazan’dan sonra da devam ettirebilmek.

Hakkıyla edâ edilen bir namaz; bizi kötülüklerden, fahşâdan, dedikodudan, haram kazançlardan ve benzeri günahlardan men eder, alıkoyar. Aynı şekilde, Ramazân-ı şerif de -eğer onda nâil olduğumuz rûhâniyeti muhafaza edebilirsek- senenin geri kalan kısmında bizi kötülüklerden korur.

Kendimizi bu muhasebeye tâbî tutmalıyız:

  • Ramazân-ı şerifte nâil olduğumuz gönül kıvâmını, ibâdet lezzetini ve rûhâniyeti ne kadar muhafaza edebiliyoruz?

Ramazan’daki gibi her gün oruçlu geçiremeyiz. Fakat orada kazanmaya çalıştığımız riyâzeti devam ettirmemiz mümkündür.

Ramazan’daki gibi her akşam 20 rekât nâfile namaz kılamayabiliriz; fakat her gece teheccüde kalkma îtiyâdını, sahur ciddiyetinde sürdürmeliyiz.

Zira Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur:

“Amellerin Allah Teâlâ’ya en sevimli olanı, az da olsa devamlı yapılanıdır.” (Müslim, Müsâfirîn, 218)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Nisan, Sayı: 218

İslam ve İhsan

SAHABELERİN HAYATI

Sahabelerin Hayatı

MUHABBETİN VE NEFRETİN ALLAH İÇİN OLSUN!

Muhabbetin ve Nefretin Allah İçin Olsun!

ALLAH İÇİN SEVMENİN FAZİLETİ

Allah İçin Sevmenin Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.