İslam Dünyası Arakan'ı Göremiyor

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez,  Arakan Müslümanlar Birliği Başkanı Dr. Wakar Uddin’i makamında kabul edişinde "İslam dünyasının, kendi ülkelerinde yükselen ateşlerin dumanları arkasından Myanmar’ı, Arakan’ı göremediğini" söyledi.

Arakan Müslümanlar Birliği Başkanı Dr. Wakar Uddin’in gerçekleştirdiği ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Diyanet İşleri Başkanı Görmez,  “Kalbimizde var olan yarayı bize hatırlatmaya geliyorsunuz. Bundan dolayı teşekkür ediyorum.” diyerek sözlerine başladı.

Hem Müslümanlar hem de insanlık Rohingya Müslümanlarını kendi yaşadıkları ile baş başa bıraktığını ifade eden Başkan Görmez,  “Yanı başımızda Halep'te yükselen dumanların arkasından Rohingya görünmüyor. İslam dünyasının pek çok başkentinden ateş yükseldiği için Müslümanlar, sadece o ateşin dumanını görebiliyorlar. Oysa arkasında çok daha büyük acıların yaşandığı Rohingya’yı, Myanmar’ı ve Arakan’ı ihmal ediyorlar. Bu ihmal yüzünden Myanmar ve Burma'daki devlet, Müslümanlara olan baskılarını arttırıyor. Yani adım adım tedrici olarak bir yok etme siyaseti güttüğü buradan da görülüyor. Bu durum hepimize çok büyük acı veriyor.” dedi.

İSLAM DÜNYASI KENDİ İÇİNDEKİ ATEŞTEN ARAKAN'I GÖREMİYOR

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı olarak Myanmar’daki Müslümanlar için ellerinden geleni yapmaya devam ettiklerini söyleyen Başkan Görmez sözlerini şöyle sürdürdü:

“İslam dünyasından bölgede Myanmar’ın içine doğru girebilen tek heyet Diyanet Vakfı'nın gönderdiği heyetlerdir. Biz içeriye yardımlarımızı ulaştırmaya devam ediyoruz. Bangladeş'teki kampa yardımlarımızı ulaştırmaya devam ediyoruz. Kampta yaşayanların çocukların eğitimi ile ilgili projelerimiz devam ediyor. Çevre ülkelerde okuyan Myanmarlı öğrencilere burs katkımız devam ediyor. Ancak bu elbette yeterli değil. Mühim olan zulmü ortadan kaldırmak, Müslümanlar üzerindeki baskıyı ortadan kaldırmak, kendi ülkelerinde özgürce yaşamalarını sağlamak. Bu da öncelikle bütün dünyanın görevidir. Birleşmiş Milletlerin ve uluslararası örgütlerin birinci görevidir. İkincisi de bütün Müslümanların görevidir. Bu konu, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın birinci önceliği olmalıdır. Ancak üzülerek belirteyim; dünya kendi sorunlarıyla ilgileniyor. Uluslararası kuruluşlar kendi fonksiyonlarını kaybetmiş vaziyetler. İslam dünyası, kendi ülkelerinde yükselen ateşlerin dumanları arkasından Myanmar’ı, Arakan’ı göremiyor. Bunun için sizin çabanız her türlü takdirin üstündedir.

arakan

Arakan’da yaşanan zulümle ilgili kendisine gelen fotoğrafları gösteren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Arakan’da yaşayan Müslümanların yaşadığı zulümu ortaya koyan bu fotoğraflara ait haberler medyada ne yazık ki yeterince yer bulmuyor. Buradaki Müslümanların yaşadığı insanlık trajedisi karşısında sessiz kalınması ise insanlığın yaşadığı ayrı bir trajedidir.” dedi.

ROHİNGYA MÜSLÜMANLARINA EN ÇOK TÜRKİYE YARDIM EDİYOR

Başkan Görmez, Ramazanda 16 bin Arakanlı Müslümana insani yardım ulaştırıldığını Kurban Bayramında ise 11 bin kurban kesildiği bilgisini verdi.

Arakan Müslümanlar Birliği Başkanı Dr. Wakar Uddin ise bölgede yaşanan son gelişmeler hakkında Diyanet İşleri Başkanı Görmez’e bilgiler verdi. Uddin, “Bizleri kabul ettiğiniz için sizlere çok teşekkür ediyorum. Rohingya Müslümanlarına en çok yardım eden bir ülke olmasından dolayı Türkiye’ye teşekkür ediyoruz. Bundan onur duyuyoruz. Sizden güç alıyoruz.  Uluslararası kurum ve kuruluşlardan Myanmar’a gidecek yardım blokajının kaldırılmasını istiyoruz.” dedi.

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.