Uluslararası İslam Sanatları Fuarı Ankara'da Tarihe Geçti

Dünyada ilk kez düzenlenen Uluslararası İslam Sanatları Fuarı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ev sahipliğinde Ankara’da geniş katılımla gerçekleşerek tarihe geçti.

Sanatın zarafetiyle İslam'ın evrensel mesajı buluştu

Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfı'nın iş birliğinde Dünya'da ilk defa düzenlenen Uluslararası İslam Sanatları Fuarı, 7-11 Mayıs 2025 tarihleri arasında Ankara ATO Congresium’da sanat ve maneviyatın eşsiz buluşmasına sahne oldu.

240'a yakın ulusal ve uluslararası sanatçının katılımıyla gerçekleşen fuar, göz nuru eserleriyle sanatseverleri adeta büyüledi.

Sanatın sabırla işlenmiş inceliklerini İslam’ın estetik anlayışıyla birleştiren eserler, ziyaretçilere adeta bir kültür ve değerler şöleni sundu.

Bürokrasiyle anılan başkent Ankara’nın, böyle büyük bir sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapması başta Ankaralılar olmak üzere ziyaretçilerin büyük takdirini kazandı.

Fuarın açılışı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan tarafından gerçekleştirilirken; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan DoğanMilli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Kültür ve Turizm Bakanı Nuri Ersoy, çok sayıda diplomat, kamu görevlisi, bürokrat ve sanatçı etkinliğe katılım gösterdi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan başta olmak üzere birçok siyasi parti temsilcileri ve milletvekilleri de Uluslararası İslam Sanatları Fuarı'nı ziyaret etti.

Fuara özellikle hafta sonunda yoğun bir ilgi gözlendi. Hafta içi sınırlı ziyaretçi akınına rağmen, hafta sonunda Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrenci kafileleriyle fuar alanı adeta dolup taştı.

Fuar kapsamında; söyleşiler, konferanslar, atölye çalışmaları, canlı musiki konserleri gibi birçok etkinlik düzenlendi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, fuar boyunca tüm stantları ziyaret ederek sanatçılarla birebir ilgilendi, eserleri inceledi, ziyaretçilerle sohbet etti ve hatıra fotoğrafları çektirdi.

Bu yıl ilki düzenlenen ve gelenekselleşmesi beklenen fuar, İslam sanatının evrensel dilinin bir kez daha dünyaya ilan edildiği eşsiz bir platforma dönüştü.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.