İslam Dininin Evrensel Bir Din Olması Ne Demektir?

İslam dini evrensel midir? İslam dininin evrensel bir din olması ne demektir veyahut ne anlama gelir?

İslâm, bütün insanları ve cinleri kendisine dâvet etmektedir. Her insan; ırkı, rengi, cinsiyeti, memleketi ne olursa olsun Müslüman olabilir. İnsanlığı mükellefiyetler ve haklar itibâriyle tanzim eden İslâm’da ancak ve ancak inananlar ve inanmayanlar diye iki “millet” kabul edilmiştir.[1]

İSLAM DİNİ EVRENSEL MİDİR?

Rahmeti bütün mahlukâtı ihâta etmiş olan Allah -celle celâlühû- tarafından beşerin saâdet ve selâmeti için gönderilen bir sistemin, bir avuç insana tahsis edilmesi, onun dışındakilerin bu nimetten mahrûm bırakılması aslâ mantıkî değildir. Bu vaziyet Allah’ın Rahmân ve Rahîm sıfatlarına da ters düşer. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

“Merhamet edenlere Rahmân olan Allah Teâlâ merhamet buyurur. Siz yeryüzündekilere şefkat ve merhamet gösteriniz ki gökyüzündekiler de size merhamet etsinler!” (Tirmizî, Birr, 16/1924)

Bu hadîs-i şerifte muayyen bir cins kastedilmiyor. Hatta sadece müslümanlar da kastedilmiyor. Yeryüzünde yaşayan bütün insanlara, hayvanlara ve nebâtâta merhamet edilmesi emrediliyor.

Kur’ân-ı Kerîm’de Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bütün insanları Allah’a dâvet etmek için gönderildiği şöyle ifâde edilir:

(Rasûlüm!) De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben, göklerin ve yerin sâhibi olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim...” (A‘râf, 158)

(Ey Muhammed!) biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 107)

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Benden önceki peygamberler, sadece milletlerine gönderilirlerdi. Ben ise, bütün insanlığa peygamber olarak gönderildim.” (Buhârî, Teyemmüm, 1)

Bu sebeple Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, İslâm’ı sadece Araplara tebliğ etmemiş, daha hayattayken imparator ve krallara gönderdiği elçi ve mektuplarla Bizanslıları, İranlıları, Habeşistanlıları, Mısırlıları ve diğer milletleri İslâm’a dâvet etmiştir.[2]

İslâm aynı zamanda bütün zaman ve mekânlara da şâmildir. Belli bir zaman ve bölge ile sınırlı değildir. Nitekim bugün dünyanın her yerinde ve her milletten müslümanları görmek mümkündür. Bilhassa hac mevsimlerinde bu insanlar, Allah’ın emri üzere Kâbe’nin etrâfında toplanıp tek olan Allah’a ibadet ederek muhteşem bir İslâm birliği ve kardeşliği sergilemektedirler.

İslâm, insanların bütün ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir yapıya sahiptir. İnsanların rûhî, fizîkî, şahsî ve içtimâî haklarını sağlayan; hayat, ölüm, ilâh, peygamber, melekler, şeytan, dünya, âhiret, mükâfât, cezâ, cennet, cehennem gibi hiçbir dînin iknâ ya da tatmin edici bir açıklamada bulunmadığı kavramları açıklığa kavuşturan bir hayat ve inanç sistemidir.

Bu durumu daha iyi idrak edebilmek için şunu hatırlamak yeterli olacaktır: Kur’ân, zulme uğramış zayıf insanlardan teşekkül eden ilk İslâm toplumunun ihtiyaçlarına cevap verebildiği gibi Atlantik Okyanusu’ndan Pasifik Okyanusu’na kadar hâkimiyet kurduğu ve yeryüzünün tek ve muazzam bir devleti hâline geldiği devirde de İslâm camiasının bütün ahlâkî ve hukûkî ihtiyaçlarını karşılamıştır. İşte bu câmia, inanç ve itikatları, ibadetleri, ictimâî hayatı, sosyal kanunları ve diğer ihtiyaçları ile ilgili bütün bilgileri her zaman için bu kitapta bulabilmiştir.[3]

Dipnotlar:

[1] Her insan kendi devrindeki peygamberin ümmetidir. Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in peygamber olarak gönderilmesinden sonraki bütün insanlar da onun ümmetidir. Lâkin bunların bir kısmı onun peygamber olduğuna îman ederken bir kısmı da inkâr etmektedir. [2] Bu mektupların metinleri elimizde olduğu gibi bir kısmının bizzat orijinal hâli de İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi’nde ziyâret edilebilmektedir. Mektupların fotoğrafları ve tahlilleri için Prof. Dr. M. Hamidullah’ın Six originaux des lettres diplomatiques du prophete de İslam, Paris 1985 / Hazret-i Peygamber’in Altı Orijinal Diplomatik Mektubu, trc. Mehmet Yazgan, İstanbul 1998; İslâm Peygamberi; el-Vesâiku’s-siyâsiyye isimli eserlerine bakılabilir. [3] M. Hamidullah, Kur’ân-ı Kerîm Tarihi (Le Saint Coran’ın giriş kısmı), s. 23.

Kaynak: Murat Kaya, Ebedi Kurtuluş Yolu, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İSLAM EVRENSEL BİR DİNDİR

İslam Evrensel Bir Dindir

İSLAM’A EVRENSELLİK KAZANDIRAN ÖZELLİKLER NELERDİR?

İslam’a Evrensellik Kazandıran Özellikler Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.