İşgalciler Cenin'de Filistinlilerin Evlerine Dronlarla Bomba Attı

İşgalciler, işgal altındaki Batı Şeria'da saldırılarını şiddetlendirdiği Cenin Mülteci Kampı'nda Filistinlilerin evlerine dronlarla bomba attı.

Gazze'de ateşkese varılmasının ardından Batı Şeria'nın kuzeyine saldırı başlatan işgalciler, Cenin Mülteci Kampı ile Tulkerim ve Tubas'a yönelik saldırılarını sürdürürken, evleri havaya uçurmaya, kuşatmaya ve Filistinlileri gözaltına almaya devam ediyor.

İşgalcilerin kuşattığı Cenin Mülteci Kampı'ndan görgü tanıkları, saldırıların 15. gününde bölgede keşif uçaklarının ve patlama seslerinin duyulduğunu söyledi.

Tanıklar, işgalcilerin dronlarla Cenin Mülteci Kampı'nda Filistinlilerin evlerine bomba attığını aktardı.

Cenin Mülteci Kampı, 2002'den bu yana işgalcilerin en şiddetli saldırılarına hedef oluyor.

Binaların havaya uçurulduğu, binlerce kişinin göçe zorlandığı Cenin'de işgalciler 2 Şubat'ta 21 evi havaya uçurdu.

İşgalcilerin Cenin kenti ve Cenin Mülteci Kampı'na 21 Ocak'tan bu yana sürdürdüğü saldırılarında 25 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda bina yerle bir edildi.

İşgalciler, işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlilere ait bir evi yıktı

İşgalcilerin, Batı Şeria’nın kuzeyindeki Selfit kentine bağlı Kefr ed-Diyk beldesinde, Bessam ed-Diyk 'e ait 130 metrekarelik bir evi yıktığını ifade etti.

Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Komitesine göre, işgalciler ocak ayında 74'ü meskun ev, 4'ü boş ev ile 29'u tarım tesisi olmak üzere 126 yapıyı etkileyen, onlarca baskın ve yıkım saldırıları gerçekleştirdi.

İşgalci makamları, Filistinlilerin "C" bölgelerinde inşaat ve tarım yapmasını engellerken, ruhsat almanın ise neredeyse imkansız olduğu belirtiliyor.

Filistin yönetimi ile işgalciler arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde Batı Şeria; A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.

İşgal altındaki Batı Şeria'nın yüzde 18'ini kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi, idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e "güvenliği" işgalcilere devredilirken, yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi"nin "idare ve güvenliği" işgalcilere bırakılmıştı.

Tubas'taki saldırılar 3. gününde sürüyor

İşgalciler, 3. gününde Tubas'taki El-Faria Mülteci Kampı ile Tamun beldesinde Filistinlilere ve mülklerine yönelik saldırılarını sürdürüyor.

Görgü tanıkları, işgalcilerin buldozerler eşliğinde Tamun beldesi ve El-Faria Mülteci Kampı'na baskın düzenlediğini ve hareket özgürlüğünü kısıtladığını söyledi.

İşgalcilerin dün Tamun beldesine takviye birlikler gönderdiği, askerlerin Filistinlilerin evlerini kışlaya çevirdiği ve çok sayıda Filistinlinin gözaltına alınarak bölgede sorguya çekildiği aktarılmıştı.

Tulkerim'deki saldırılar 9. gününde sürüyor

İşgalciler, 9. gününde Tulkerim kenti ve mülteci kampına da geniş çaplı saldırılarını sürdürüyor.

Tulkerim'de işgalcilerin saldırıları nedeniyle biri gazeteci ve biri çocuk olmak üzere 3 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı, yüzlerce aile ise yerinden edildi.

Bölgede altyapıyı tahrip eden işgalciler çok sayıda Filistinlinin evini askeri kışlaya çevirdi.

Filistin Sağlık Bakanlığı, işgalcilerin saldırılarında sene başından bu yana işgal altındaki Batı Şeria'da 10'u çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere 70 Filistinlinin öldürüldüğünü duyurdu.

İşgalcilerin Gazze Şeridi'ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023'ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 7 Ekim'den bu yana işgalcilerin askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 905 Filistinli hayatını kaybetti, yaklaşık 7 bin Filistinli yaralandı, 14 bin 300 kişi gözaltına alındı.

İşgalcilerin Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten ateşkesin yürürlüğe girdiği 19 Ocak'a kadar sürdürdüğü saldırılarında 14 binden fazlası enkaz altında kaybolanlar olmak üzere 61 binden fazla kişi hayatını kaybetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.