İş ve Çalışma Ahlakı

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “İş ve Çalışma Ahlakı” başlığıyla yayınlandı.

“İş ve Çalışma Ahlakı” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde, İslam’ın helal ve meşru yollardan rızık kazanmayı emrettiği; Allah rızası gözetilmeyen, helal-harama riayet edilmeyen, yalan, aldatma ve haksızlık içeren her türlü iş ve ticareti ise yasakladığı belirtildi.

Hutbede iş ve ticaret hayatında işçi ve işverenlere düşen sorumluluklar olduğu ifade edildi. Müslümanlar olarak birbirmizin hak ve hukukuna riayet etmemiz gerektiği vurgulandı.

İşte 13.05.2022 tarihli cuma hutbesi.

İŞ VE ÇALIŞMA AHLAKI

Muhterem Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam, helal ve meşru yollardan rızık kazanmayı emreder. Bu uğurda gösterilen çabayı, harcanan emeği, dökülen alın terini mukaddes görür. Allah rızası gözetilmeyen, helal-haram çizgisine riayet edilmeyen, yalan, aldatma ve haksızlık içeren her türlü iş ve ticareti ise yasaklar.

Aziz Müminler!

Her alanda olduğu gibi çalışma hayatında da bir ahlak vardır. İslam’ın iş ve ticaret ahlakının temeli doğruluktur, dürüstlüktür. Helal-haram duyarlılığıdır. Emeğe ve alın terine saygıdır. İnsan haysiyetini ve kamu hukukunu korumak, can güvenliğini tehlikeye atmamaktır.

Kıymetli Müslümanlar!

Kimimiz işçi kimimiz işveren, kimimiz çiftçi kimimiz tüccar; her birimiz emek ve fedakârlıkla dokunuyoruz birbirimizin hayatına. Hangi görevde olursak olalım İslam’ın iş ve ticaret ahlakını kuşanma sorumluluğumuz vardır. İş ve ticaret hayatında işverene düşen, huzurlu bir çalışma ortamı sağlamaktır. Resûlullah (s.a.s)’in  أَعْطُوا الأَجِيرَ أَجْرَهُ قَبْلَ أَنْ يَجِفَّ عَرَقُهُ “Çalışana ücretini, alın teri kurumadan önce veriniz.”[1] buyruğunca emeğin karşılığını tastamam ödemektir. Çalışanlarla kardeşçe, insaflı, sıcak ve samimi bir ilişki kurmaktır. İbadet ve dinlenme gibi ihtiyaçları için gerekli imkânları sunmaktır. Çalışanlarının sağlığını ve hayatını korumak, iş güvenliğine yönelik bütün tedbirleri almaktır.

Değerli Müminler!

İş ve ticaret hayatının işçiye ve memura yüklediği sorumluluklar da vardır. İşçi ve memur, Peygamberimiz (s.a.s)’in tavsiyesine uygun olarak işini sağlam ve güzel yapar. Verimli ve kaliteli iş üretir. Çalıştığı yeri, eşya ve malzemeleri kendi malı gibi korur. İş güvenliği ile ilgili kurallara titizlikle riayet eder. Kendisinin ve çalışma arkadaşlarının hayatını tehlikeye atmaz.

Aziz Müslümanlar!

Geliniz, çalışma hayatımızda Din-i Mübin-i İslam’ın hayat veren ilkelerine sımsıkı sarılalım. İşimizin ve ticaretimizin hakkını verelim; helal lokma uğrunda alın teri dökelim. Çalışma ve helal kazançla hayatımıza bereket ve huzur katalım. İş ve ticaret ahlakına riayet edenlerin hem nafakalarını helal yoldan temin edeceğini hem de Rabbimizin rızasına nail olacağını unutmayalım.

Sözlerimi, hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimelerin meâliyle bitiriyorum: “İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır. Çabası görülecek ve çalışmasının karşılığı kendisine mutlaka verilecektir.”[2]

Dipnotlar:

[1] İbn Mâce, Rühûn, 4. [2] Necm 53/39-41.

Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

İŞ HAYATINDA VERİMİ ARTTIRMANIN EN ETKİLİ YOLU

İş Hayatında Verimi Arttırmanın En Etkili Yolu

İSLAM’DA HELAL VE HARAMLAR

İslam’da Helal ve Haramlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.