İmtihanlar Aynasında Kendini Okumak

Nefsinle mücadelende, onun kölesi misin? Onu teşvik etmek mi, yoksa ona sert davranmak mı daha tesirli; yola gelmesinde… Kendini beğenir mi, yoksa yerer mi sürekli?

Rabbimiz, insanın olgunluk yaşı olan kırk yaşına geldiğinde şöyle duâ edeceğini bildiriyor:

“…Bana ve anne-babama verdiğin nimetlere şükretmemi sağla, neslimi ıslah et!...” (el-Ahkaf, 15-16)

Nîmet olan bir ömrün taç yaşındasın, alnının çatında hakikat… Anne-babanı suçladığın her şeyi bir kenara koy, ayıkla kendini. En azından başkasını suçlamak yoluyla kendi imkânını perdelemek oyunu bozulsun şeytanın... Şükür, verilen imkânları yerinde kullanmakla tamam olur. İmkânlarını gör, suçlamak perde olmasın netice almaya...

Evvelâ meşrebini görmek... İbadet, hizmet, hissiyât…

Sonra; “Hangi durumda hangi hâle büründün!” muhâsebesi…

Allah ile; işler istediğin gibi olunca nasıldın, terslikler karşısında ne şekil aldın?!

“Sıkıntı olunca bu onu Allâh’a yaklaştırdı, öbürü ise pılını pırtısını toplayıp isyana kaçtı.” (Mesnevî)

Aşk bahsinde; nüveyi büyüttün mü, emek veren taraf mısın, fedâkâr, cefâkâr, nazlı taraf mı?

Ne kadar uyumlu ve meyyal, ne kadar dengeli, ne kadar aklı başında davrandın?!

Sosyal münâsebetlerde; engellenince ne yaptın, yönlendirilmeye nasıl karşılık verdin, haksızlığa uğradığında, yanlış anlaşıldığında ne yaptın?

KENDİNİ OLURUNA BIRAKMA!

Nefsinle mücadelende, onun kölesi misin? Onu teşvik etmek mi, yoksa ona sert davranmak mı daha tesirli; yola gelmesinde… Kendini beğenir mi, yoksa yerer mi sürekli? İçi boş bir kendine güven mi, câhil cesareti mi? Yoksa gücünün son damlasına kadar çaba mı? Kısa süreli işlerde seri ve başarılı, uzun süreli işlerde savsaklayan biri mi?

İdeallerinle uyumlu musun? Hâfızlık yapmak istiyor, hem de çok istiyor ama bir türlü zaman disiplini, plân-program olmadığı ve dirâyet gösteremediğin için hep yerinde mi sayıyorsun? Çünkü uyku düzeni bozuk, hâfızası zayıf, usûle uymak konusunda terbiye almamış, dolayısıyla öncelikle usûle uymayı öğrenmesi gerek... Yoksa bu bahanelerin arkasına saklanarak mı kendini avutuyorsun?

En mühim engellerden biri de, isteğine ermesine mânî olan özelliğini görünce sergilediği tavır... Kollarını sıvayıp onu düzeltir mi yoksa ye’se düşüp her şeyi bırakır gider mi?

“Meseleyi şahsîleştirmek” büyük bir yol engeli…

“-İşim rast gitmiyor, Allah beni sevmiyor mu?!” demek…

“-Şu konuda eksiğin var!” denince:

“-Filân sebep yüzünden… O konu şöyle olsaydı, ben de böyle olmazdım!” diye sorumluluğu başkasına yansıtmak...

Bu senin hayatın, bu sensin, değişime açık ve değişimi destekleyen bir Rabbin var! “Bir kavim kendini değiştirmedikçe, Allah onları değiştirmez!” (er-Ra’d, 11) âyet-i kerîmesi, hem menfî değişimden sakındırıyor, hem de müsbet değişime yönlendiriyor, irademize işaret ediyor, hattâ çağırıyor!

Sen kendini “olur”una bırakıp da hudâyinâbit bir meyve ağacı olmayı umma! Olursun da meyven küçük veya acı, mayhoş olabilir. Terbiye ol, aşıla güzel vasıflarını; buda aşırı, yersiz ve çirkin dallarını, gözet filizlerini, çiçeklerini...

Kaynak: Ayşenur Vural, Şebnem Dergisi, 147. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.