İlk Halife Nasıl Seçildi?

İslam tarihinde ilk halife nasıl seçildi? Hz. Ebubekir (r.a.) nasıl halife oldu? Kısaca Hz. Ebubekir’in (r.a.) halife seçilmesi.

Resûl-i Ekrem’in vefatından sonra Ensar, Sa’d bin Ubade’yi -radıyallahu anh- reis tayin etmek üzere “Sakıyfe”de toplanmışlardı. Hz. Ömer’i -radıyallahu anh- daha Resûl-i Ekrem’in hânesinde iken çağırmışlardı.

Hz. Ebûbekir ve Ömer, Ubeyde -radıyallahu anh- ile birlikte Sakıyfe’de ictimâ eden Ensar’ın yanına vardılar.

HZ. EBÛBEKİR’İN (R.A.) HALİFELİK İÇİN TAVSİYESİ

Hazrec kabîlesi, Sa’d bin Ubâde’yi -radıyallahu anh- tayin ile ona bey’at etmek istiyorlardı. Ensar hatîbi:

-“Biz ilâhi davanın yardımcıları Ensârız. Siz muhacirler bizim içimizde bir tâifesiniz. Bizi kökümüzden bir tarafa atmak, bizi bu işten bütün bütün uzaklaştırmak mı istiyorsunuz?” dedi.

Hz. Ömer -radıyallahu anh- cevap vermek istediyse de Hz. Ebûbekir -radıyallahu anh- geri çekti, kendisi merdâne metânetiyle ilerleyerek söze başladı:

-“Ey Ensar! Siz kendi namınıza yâd ettiğiniz fezâili hâizsiniz. Fakat hakikat şudur ki, Araplar Kureyş’in riyâseti ve hükümeti etrafında toplanırlar. Bu işi başkasına vermezler, size bir iki zattan birisini intihab etmenizi tavsiye ediyorum” dedi. Bir eliyle Hz. Ömer’i diğer eliyle Hz. Ebû Ubeyde’yi tuttu. İkisini ileri sürdü ve aralarında durdu.

Hz. Ebûbekir’in -radıyallahu anh- sözleri cemaati ikaz etti. Bu sûretle takip olunacak hatt-ı hareketi göstermiş oldu.

Hz. Ömer, Hz. Ebûbekir’in kendisini namzet gösterdiğini duyar duymaz âni bir fikirle “İçinde Hz. Ebûbekir gibi bir zat bulunan bir cemaatin riyasetine geçmeyi kat’iyyen kabûl edemeyeceğini” söylemiş ve münakaşa esnasında Hz. Ebûbekir’e:

-“Elini uzat sana bey’at ediyorum” demişti.

Hz. Ebûbekir’in elini eline alarak ona bey’at eylemiş ve Hz. Ebû Ubeyde, Osman, Abdurrahman bin Avf -radıyallahu anh- de bey’at etmiş ve bütün cemaat de bey’at eylemiş yalnız Sa’d bin Ubâde -radıyallahu anh- bey’at etmemişti.

HZ. EBÛBEKİR’İN (R.A.) HALİFE OLDUKTAN SONRAKİ İLK HUTBESİ

Hz. Ebûbekir’in bu intihabı tam manasıyle meşrû bir intihab idi. Hz. Ebûbekir -radıyallahu anh- minbere çıktı ve ilk nutkunu söyledi:

“Ey nâs!..

Sizin en iyiniz olmadığım halde sizin başınıza geçmiş bulunuyorum. Vazifemi yollu yolunda îfâ edersem bana yardım ediniz. Yanılır isem bana doğru yolu gösteriniz. Doğruluk emânet, yalancılık hiyânettir.

İçinizdeki zaîf hakkını alıncaya kadar nazarımda kuvvetlidir. İçinizdeki kuvvetli de, ondan başkasının hakkı alınıncaya kadar zaîftir.

Bir millet Allah -celle celâluhu- yolunda cihaddan fâriğ olursa o millet zillete dûçâr olur. Bir millette fenalık revaç bulursa bütün millet belâya uğrar. Ben, Hz. Allah’a ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’e itaat ettikçe siz de bana itaat ediniz.

Ben Hz. Allah ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’e isyan edersem sizin bana itâatınız lâzım gelmez. Haydi namazınıza, Allah Teâlâ cümlenizi rahmetine lâyık kılsın.”

Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Altınoluk Dergisi, Mayıs-2015.

İslam ve İhsan

HZ. EBUBEKİR (R.A.) KİMDİR?

Hz. Ebubekir (r.a.) Kimdir?

DÖRT HALİFE DÖNEMİ

Dört Halife Dönemi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.