
Halife Ömer bin Abdülaziz’in Çocuklarına Tavrı
Zühd ve adalet timsali Halife Ömer bin Abdülaziz’in, evlatlarına karşı örnek alınacak muamelesi…
Hulefâ-yı Râşidîn’den sonra beşinci râşid halîfe olarak kabûl edilen; ilim, irfan ve takvânın zirvesine çıkan ve İslâm tarihine iki buçuk senelik hilâfeti ile en şerefli imzalardan birini atan Ömer bin Abdülaziz’in, halîfe olduğu günden itibâren çocuklarına karşı muâmelesi de değişmişti.
HİLÂFETLE DEĞİŞEN BİR BABA: ÖMER BİN ABDÜLAZİZ’İN EVLATLARINA ÖRNEK MUAMELESİ
Hilâfete geçtiği gün, halk büyük kalabalıklar hâlinde Ömer bin Abdülaziz’e biat ederken izdiham sebebiyle oğlu Abdülmelik’in elbisesi yırtılmıştı. Bunu gören Ömer, oğluna:
“–Evlâdım, git elbiseni diktir. Zira bugünden itibâren belki bu elbiseden başka bir elbise bulamayacak ve buna muhtaç olacaksın!” demişti.
Ömer bin Abdülaziz, her gece kızlarına uğrar, hâl ve hatırlarını sorduktan sonra uyumaya giderdi. Bir gece yine onlara uğramıştı. Babalarının geldiğini duyan kızları, elleriyle ağızlarını kapatarak kapıyı açtılar. Ömer, yanlarında bulunan mürebbiyelerine, niçin böyle yaptıklarını sorunca, o:
“–Yanlarında mercimek ve soğandan başka yiyecek bir şey yoktu. Soğan kokusu sizi rahatsız etmesin diye ağızlarını kapatıyorlar.” dedi. Onların bu zühd, edep ve hassâsiyeti karşısında Ömer bin Abdülazîz’in gözleri yaşardı ve kızlarına:
“–Kızlarım! Sizin çeşitli ve güzel yemeklerle dünya nîmetlerine tâlip olmanız, babanız için bir âhiret vebâli olabilirdi.” dedi.
Yine Ömer bin Abdülazîz hasta yatağında iken yakınları:
“−Senden sonra evlâtlarına, âilene Beytülmâl’den bir şeyler vasiyet et!” dediklerinde o:
“−Çocuklarım ya sâlih veya şerli kimseler olacaktır. Sâlih olurlarsa onların böyle bir şeye ihtiyâcı yoktur. Şâyet şerli olacaklarsa, zâten benim onlara bir şey bırakmam îcâb etmez. Her iki hâlde de buna lüzum görmüyorum.” demiştir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları
YORUMLAR