Hindistan'ın Gujarat Eyaletinde Müslüman Gençlere Zulüm Artarak Devam Ediyor

Dr. Zafarul Islam Khan: Polisler kamuya açık alanlarda, karakollarda ve hapishanede Müslümanlara saldırıyor. Siyasiler, Müslüman karşıtı sloganlar atıyor ve linç gruplarını teşvik ediyor. Bu saldırılar artık gündelik olaylar haline geldi.

Hindistan'ın Gujarat eyaletinde Müslüman gençlerin "Hindu töreninde taş attıkları" iddiasıyla polis tarafından direğe bağlanarak darbedildikleri işkence görüntüleri sosyal medyada büyük tepki topladı.

Hindistan'daki Müslümanlar, radikal linç grupları ve politik ayrımcılığın yanı sıra sistematik polis şiddetine de maruz bırakılıyor. Müslümanların uğradığı saldırıların faillerinin cezalandırılmaması, Müslüman karşıtı propaganda yapan siyasilerin terfi alması, gizli ve açık alanlarda polisin uyguladığı şiddetin yaptırımının olmaması tepkilere yol açıyor.

Hindistan'da İngilizce yayın yapan The Milli Gazette'nin Genel Yayın Yönetmeni Dr. Zafarul Islam Khan, 4 Ekim'de polisin, radikal Hindu kalabalığın sloganları eşliğinde, Hindu geçit törenine taş attığı iddia edilen Müslüman gençlere işkence yaptığı görüntüleri AA muhabirine değerlendirdi.

Khan, ülkede Müslümanlara yönelik polis şiddeti, linçler ve ev yıkımlarının Hindistan Halk Partisi (BJP) hükümetinde gündelik olaylar haline geldiğini belirterek, Narendra Modi'nin başbakanlığa seçildiği günden beri Müslümanlara radikal Hindu gruplar tarafından 700'den fazla linç vakası gerçekleştirildiğini, polisin ise bu konuda harekete geçmediğini söyledi.

Radikal Hindu gruplara bu faaliyetleri nedeniyle hiçbir yaptırımın uygulanmadığını kaydeden Khan, "Görüntülerdekilerse sıradan insanlar değil, sivil giyimli polisler yani saldırılar polis tarafından da yapılıyor. Sadece Hindu törenine taş attıkları iddia edildiği için Müslüman gençler bu işkenceye maruz kaldı." dedi.

Khan, Müslümanların artık günlük yaşamlarının her anında tehdit altında olduklarına dikkati çekerek, "Sıradan insanlar Müslümanlara saldırıyor. Polisler kamuya açık alanlarda, karakollarda ve hapishanede Müslümanlara saldırıyor. Siyasiler, Müslüman karşıtı sloganlar atıyor ve linç gruplarını teşvik ediyor. Bu saldırılar artık gündelik olaylar haline geldi. Polislerin direğe bağlayıp sopayla işkence ettiği Müslüman gençler, Hindu törenine taş atmakla itham edildikleri için bu işkenceye maruz kaldı ama onların taş atıp atmadıklarına dair bir soruşturma bile yapılmadı. Sadece böyle bir iddia var diye bu işkence yapıldı." ifadelerini kullandı.

Müslümanlar için "Öldürün" çağrısı yapan Eyalet Bakanı, ulusal kabinede bakan oldu

Müslümanlara yönelik saldırıların faillerinin, neredeyse hiç karşılık görmediğinin altını çizen Khan, bu yüzden linç gruplarına katılımların büyüdüğünü ve hem polis şiddetinin hem de radikal Hindu grupların linçlerinin her geçen gün arttığını ifade etti.

Khan, sözlerine şöyle devam etti:

"Şubat 2020'de eski eyalet bakanlarından Anurag Thakur, seçim çalışmaları sırasında Müslümanları kastederek 'Şerefsizleri öldürün" şeklinde kalabalığın önünde slogan attı. Ona bununla ilgili hiçbir yaptırım uygulanmadığı gibi eyalet bakanıyken ulusal kabinede bakan oldu. Polisler de Müslümanlara yönelik saldırılarında yaptırım değil, teşvik ve terfi alıyor. Hükümet, bunu açıktan söylemese de onların politikası aslında bu. Hindu milliyetçisi hükümetimizin politikaları 'Hindular üst sınıf, Müslümanlarsa ikinci sınıf vatandaşlar haline getirilmeli' şeklinde özetlenebilir."

Müslümanların sadece fiziki şiddete maruz kalmadığını, bunun yanı sıra çok basit gerekçelerle evlerinin yıkıldığını anlatan Khan, "Bir Müslüman Hindu ile münakaşa etse o Hindu gidip yanında polis ve buldozerle gelip Müslüman'ın evini yıktırabilir. Daha dün yine bir Müslüman'ın evi bu gerekçe ile yıkıldı. Müslümanlar, mağdur olduklarında bir şekilde meseleyi yargıya taşımayı başarsalar bile suçlular ya hiç ceza almıyor ya da bir iki hafta hapiste kalıp çıkıyor." diye konuştu.

Khan, aşırıcı Hindulara suç işleme özgürlüğünün verildiğini, Müslümanların ise ifade özgürlüklerinin ellerinden alındığını belirterek, "Müslümanlar dışarı çıkmamalılar, gösteri veya protesto organize etmemeliler. BJP hükümetinde onlar 'ikinci sınıf vatandaş' olduklarından sesiz durup zincirlerine bağlı kalmalılar." değerlendirmesinde bulundu.

Uluslararası Af Örgütü ve Hindistan Parlamentosu üyesi de polisin işkencesini Twitter'dan kınadı

Hindistan'ın Gujarat eyaletinde sivil giyimli polisler, 4 Ekim'de bir meydanda Müslüman erkekleri direğe bağlayıp sopalarla darbetti.

Sosyal medyada tepki çeken videoda aralarında üst düzey yetkililerin de bulunduğu emniyet güçlerine bağlı güvenlik personelinin direğe bağladığı 9 Müslüman erkeği halka açık şekilde dövdüğü görüldü.

Görüntülerde Müslümanların sopalarla darbedilmesini seyreden Hinduların, tezahüratta bulunmaları ve milliyetçi sloganlar atması dikkati çekti.

Sosyal medyadan olaya tepki gösterenlerin arasında Uluslararası Af Örgütü ve Hindistan Parlamentosu Milletvekili Asaduddin Owaisi de yer aldı.

Uluslararası Af Örgütünün olaydan bir gün sonra Twitter'dan yaptığı açıklamada, "Gujarat polisinin, bir direğe bağlanan Müslüman erkekleri dövmek için sopa gibi araçlar kullanması ciddi insan hakları ihlalidir ve hukukun üstünlüğüne olan saygısızlığı gösterir. Gujarat polisine daha az öldürücü silahlar kullanılsa da ceza vermenin asla kolluk kuvveti eylemi olmadığını hatırlatıyoruz. Bu olayda polis yasallık, gereklilik, orantılılık ve hesap verebilirlik gibi yol gösterici ilkeleri açıkça görmezden geldi." ifadelerine yer verildi.

Hindistan Parlamentosunun alt meclisi Lok Sabha'da Haydarabad seçim bölgesini 4 dönemdir temsil eden Müslüman Parlamenter Asaduddin Owaisi'de Twitter'dan yaptığı paylaşımda, "Kitlesel radikalleşmenin her gün daha fazla örneği gerçekleşiyor. Polislerin işkenceleri ve mafya şiddeti yaygınlaştı. Müslümanlara yönelik hedefli şiddete 'adalet' muamelesi yapılıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.