Hilye Geleneği İle Râbıta Arasında Bir İlgi Kurulabilir mi?

Hilye geleneği ile râbıta arasında bir ilgi kurulabilir mi? Resme yapılan râbıtanın bununla ilgisi var mıdır? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz anlatıyor...

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in soruları üzerine gerek Hind b. Ebî Hâle’nin verdiği cevâb, gerekse Hz. Ali’nin Peygamberimiz’in hilyesiyle ilgili anlatımlarından insanların ilk devirlerden îtibâren Peygamberimiz’e özlem duydukları ve bu hasreti gidermek için onun hilyesini/fiziksel portresini tanımaya ihtiyaç hissettikleri anlaşılmaktadır.[1] Hz. Peygamber’in vefâtından îtibâren ashâbın ona duyduğu hasretin vuslata çevrilmesi için hilye geleneğinin ortaya çıkması fıtrî bir olgudur.

Müslümanlık putlarla mücâdele eden ve şirki ortadan kaldırmayı hedefleyen bir din olduğu için başlangıçtan beri resim ve heykeli yasaklamıştır. İnsanların sevdikleri kişilerin portrelerini zihinlerinde canlı tutmak gibi bir temâyülü vardır. Bu tabiî temâyül bizim ilmî literatürümüzde hilye ve şemâil geleneğinin doğmasını sağlamıştır. Bâzı sahâbîler Peygamberimiz’i daha iyi tanıtmak için onu fizîkî portresi ile anlatmışlardır.

Bugün evlerimizi süsleyen hilyelerde Allah Rasûlü’nün yüz ve bedeni ile ilgili onu hayâlde canlandırabilecek tanıtım ifâdeleri vardır. Bu hilyeler âdetâ yazılı birer portredir. Hilyelerdeki târiften Allah Rasûlü’nün sîmâsını insanların hayâlinde canlandırması mümkündür. Bu da bize râbıta anlayışının fıtrî olarak, adı râbıta olmasa da, başlangıçtan beri var olduğunu göstermektedir. Çünkü insanlar sevdiklerini görmek ve ona âid şeylerle buluşmak isterler.

Ayrıca Allah Rasûlü’nün kendisini rüyâda görenlerin gerçekten görmüş olacaklarını müjdeleyen hadîsinin[2] yorumunda genellikle şu ayrıntıya dikkat çekilir. Rüyâda Allah Rasûlü’nü gören kimsenin gördüğü portre, hilyede târif edilen şekle uygun olmalıdır. Hilyede anlatılandan farklı olarak Allah Rasûlü’nün çok uzun, çok kısa boylu, ya da saçı ve sakalı çok ağarmış olarak rüyâda görülmesinin gerçekten onu görmek anlamına gelmeyeceği üzerinde durulur.[3]

Resimle râbıtanın hilyede olduğu gibi sevilen kişiyi zihinde canlandırmaya etki edecek bir faydası olduğunu düşünmekle beraber, putlarla mücâdele eden bir dînin mensûblarının kafalarını karıştırıp endişeye sevk edebileceği için sakınılması gereken bir husûs olduğuna inanıyorum.

Dipnotlar:

[1].       Bkz. Tirmizî, Şemâil, 17-181.

[2].       Bkz. Buhârî, İlim, 38, Edeb, 1090, Tâbir, 10, Rüyâ, 10-11.

[3].       Bkz. Sadreddîn Konevî, Kırk Hadîs Şerhi ve Tercümesi, tahkîk ve tercüme: H. Kâmil Yılmaz, İstanbul 2010, s. 131.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

RÂBITANIN SÜNNETTEN DELÎLLERİ VAR MIDIR?

Râbıtanın Sünnetten Delîlleri Var mıdır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.