Hayvana Şiddet Uygulayana 'Hapis Cezası' Önerisi

Meclis Hayvan Haklarının Araştırılması Komisyonu Başkanı Yel, hayvanlara yönelik şiddet suçlarının, Türk Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilmesini ve infazın ertelenmemesi için de en az 2 yıl 1 ay ceza verilmesini önereceklerini açıkladı.

Meclis Hayvan Haklarının Araştırılması Komisyonu Başkanının yaptığı açıklamada, Mecliste bütün siyasi partilerin imzasının bulunduğu önergelerin kabul edilmesiyle kurulan ve mayıs ayında faaliyetlerine başlayan komisyonda, hayvansever dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarının taleplerini büyük bir hassasiyetle dinlediklerini anlattı.

Bu kuruluşların eleştirilerinin başında, hayvanlara yönelik şiddet eylemlerinin sadece Kabahatler Kanunu bağlamında cezalandırılması ve Türk Ceza Kanunu'nda bu konuda bir müeyyide bulunmamasının geldiğini dile getiren Yel, komisyon olarak hayvanlara yönelik şiddet eylemlerine bu çağa yakışmayan cezalar verildiği konusunda bu kuruluşlarla hemfikir olduklarını söyledi.

Mustafa Yel, "Son olarak geçtiğimiz günlerde Rize'nin Kalkandere ilçesinde bir yavru köpeğin dereye atılması vicdanlarımızı sızlattı. Komisyon olarak bu suçların Türk Ceza Kanunu'nda değerlendirilmesi, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'ndan kaynaklanan ve suçların cezalarının infazının ertelenmemesi için de en az 2 yıl 1 ay ceza verilmesini önereceğiz." diye konuştu.

"SADECE 234 BELEDİYE BU KONUYA EL ATMIŞ"

Komisyon Başkanı Yel, komisyonun barınakları ziyaret ettiğini hatırlatarak, barınak sayısının ülke genelinde yetersiz olduğunu vurguladı. Yel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ülkemizde 1398 belediyeden sadece 234'ü bu konuya el atmış. Diğerlerinde ne yazık ki bakım evi ve barınak yok. Olanlarda da sıkıntılar var. Fiziki şartları yetersiz. Özellikle köpekler, küçük ve sıcak yerlerde yaşamlarını sürdürmek zorunda kalıyor. Bazı barınaklar, göl yatağına yapıldığı için kış aylarında su basması ve çamurla karşı karşıya kalıyor. Bitki örtüsü de yaşamlarını zorlaştıracak şekilde çok sık formda. Az ve yetersiz personel var. Bunların bir kısmı da idare ile sorun yaşamış, ne yazık ki 'sürgün yeri' olarak gördüğü yerde çalışmakta. Hayvanlarla ilgili bilgisi olmadığı halde çalışmak zorunda olan insanlar da var. Bu şartların düzeltilmesi gerekiyor."

Komisyon olarak barınak tiplerine yönelik önerilerde bulunacaklarını anlatan Yel, öncelikle dişi-erkek, sağlıklı-hasta ve düşkün köpeklerin ayrı yerlerde olması gerektiğini vurguladı.

Yel, yeni yavrulamış köpeklerle diğerlerinin aynı kulübede kalmasının sorun yarattığına dikkati çekerek, "Bu konuya el atılması ve vicdanları sızlatmayacak şekilde modern bakım evlerinin yapılmasının şart olduğunu görüyoruz." ifadelerini kullandı.

"KISIRLAŞTIRILMAMIŞ HAYVAN KALMAMALI"

Mustafa Yel, hayvan haklarının korunması için Batı ülkelerinde polislerin görev yaptığını belirterek, şöyle devam etti:

"ABD, Hollanda'da bu örnekleri görebiliyoruz. Buralarda hayvanlara yönelik işlenen suçlarda caydırıcı etkisi olan polis birimleri var. Komisyon olarak önerimiz yeni bir polis birimi oluşturularak sorunun daha sağlıklı şekilde üstesinden gelinmesi. Bu suçların önlenmesi ve bir suç meydana geldiğinde müdahale için konunun uzmanı, eğitilmiş personel gerekiyor. İnşallah Türkiye'de de bu işi çözüme kavuşturacağız."

Söz konusu birimin, istekli ve gönüllü polisler arasından oluşturulabileceği gibi veterinerlik eğitimi almış tekniker veya veterinerlerden bir teşekkül olabileceğini de ifade eden Yel, konunun uzmanlar tarafından incelenmesi gerektiğine işaret etti.

Yel, hayvan haklarının korunmasına yönelik sivil toplum kuruluşlarının talep ve önerilerini dikkatle ele aldıklarını belirterek, sivil toplum kuruluşlarının hayvanların kısırlaştırılmaları ve yaşam alanlarında hayatlarını devam ettirmelerine yönelik talepte bulunduklarını aktardı. Mustafa Yel, şunları kaydetti:

"Kısırlaştırma konusunda bir seferberlik ilan edilerek, 2 yıl içerisinde sıfır tolerans gösterilerek, kısırlaştırılmamış hiçbir hayvanın kalmamasını önereceğiz. Aksi halde kısırlaştırılmayan köpekler, birkaç yıl içerisinde geometrik ortalamayla binlerceye ulaşıyor ve baş edilemez hale geliyor. O bakımdan sivil toplum kuruluşlarının, hem genel idarenin bu konudaki destekleri hem de yerel yönetimlerin konuya duyarlı şekilde yaklaşma zorunlulukları hatırlatılarak kısırlaştırılmaları ve sokaklarda kalmaları talebi var. Bizim de buna bakışımız olumlu, önerilerde bulunacağız."

"İLKOKUL 4. SINIF ÖĞRENCİLERİNE EĞİTİM VERİLSİN"

Yel, Türk toplumunun, hayvan haklarının korunmasına yönelik farkındalık oluşturmak için kendi tarihine bakmasının yeterli olacağına işaret ederek, bu konuda dini ve milli çok sayıda örnek bulunduğunu anlattı.

Hazreti Muhammed'in söylemleri ve davranışları ile Türk devletlerinde hayvanların korunmasına yönelik güzel örnekleri anımsatan Yel, "Bizim önerimiz, yeni neslimizin de bunları öğrenebilmesi için özellikle ilkokul 4. sınıf öğrencilerine ders olarak okutulması. Hayvan haklarıyla ilgili bir veya birkaç saat ders okutularak çocuklarımıza hem bu kültürümüzün hatırlatılması hem de bazı teknik bilgiler verilerek bazı konularda müdahale edilmesinin öğrenilmesi konusunda önemli olduğunu düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

Yel, bu ay sonuna kadar raporunu açıklamayı planlayan komisyonun, hazırlanacak yeni yasaya "Hayvanları Koruma Kanunu" yerine "Hayvan Hakları Kanunu" isminin verilmesini önereceğini kaydetti.

"HAYVAN POLİSİ UYGULAMASI GETİRİLMELİ"

Komisyon Sözcüsü Jülide İskenderoğlu, hayvanların birer canlı olduğunun unutulmaması gerektiğini vurguladı.

İskenderoğlu, hayvanlara yönelik işkence ve suç cezalarının Kabahatler Kanunu'na göre düzenlenmiş olmasının sıkıntı doğurduğuna dikkati çekerek, "Bu suçların Ceza Kanunu'nu kapsamında olması doğrudur. Aslında Hayvanları Koruma Kanunu, hayvanseverlerin de dediği gibi güzel hazırlanmış ancak eksiklikleri olan bir kanun. Bizim önerimiz, Polis Teşkilatının içinde mutlaka hayvan polisi uygulaması getirilmeli. Barınakların şartları iyileştirilmeli ve ülke genelinde kısırlaştırma arttırılmalı. Hayvanların takibi için evcil hayvanlara çip takılmalı ve sahipli hayvanın kolayca sokağa bırakılması engellenmeli. Çocuklarımıza özellikle ilkokul sıralarında hayvan sevgisi ve hayvan hakları dersi verilmeli." diye konuştu.

"İNFAZI ERTELENMEYEN HAPİS CEZASI VERİLMELİ"

Öte yandan, TBMM Çevre Komisyonunda, hayvanlara yönelik şiddetin önlenmesi için 27. Yasama döneminde verilen toplam 14 kanun teklifi bulunuyor.

Söz konusu kanun tekliflerinde imzası bulunan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, hayvanlara kötü muamele edilmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, bu fiilleri işleyenlere Kabahatler Kanunu'na göre ceza verilmesini eleştirdi.

TBMM Çevre Komisyonuna bu konuda çok sayıda kanun teklifi sunduklarını anlatan Tanal, söz konusu tekliflerde bu tür suçlara yönelik idari para cezaları yerine özellikle ertelenmeyen hapis cezaları verilmesini istediklerini aktardı.

Hayvanlara yönelik şiddet eylemlerinin caydırıcı cezalarla önlenebileceğine dikkati çeken Tanal, "Mevcut olan düzenlemede bu suçlar idari para cezasıyla geçiştiriliyor. Halbuki Ceza Kanunu kapsamında olmalılar ve bu suçları işleyen kişilere infazı ertelenmeyen hapis cezası verilmeli. Komisyonun bu konudaki çalışmalarını umutla bekliyoruz. Türkiye'nin hayvan hakları konusundaki politikası partiler üstüdür. Hayvanı sevmeyen, insanı sevemez." diye konuştu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.