Halifelik Şartı

İslâm’da Müslüman olan idareciye itaat çok mühimdir. İnsanlar idarecilerine itaat etmezlerse büyük bir fitne zuhur eder ve bütün Müslümanlar bundan zarar görür.

Hz. Hasan’a:

“‒İnsanlar senin hilafeti arzu ettiğini söylüyorlar.” denilince şu cevabı verdi:

“‒Arapların tamamı, barış yaptığımla barış, harp ettiğimle harp etmeye yanaşmazlarsa Allah’a bağlılığım sebebiyle onların bey’atini kabul etmem!” (İbn Sa’d, VI, 380; Şeyh Âl-i Yâsîn, Sulhu’l-Hasen, s. 56,57)

İslâm’da Müslüman olan idareciye itaat çok mühimdir. İnsanlar idarecilerine itaat etmezlerse büyük bir fitne zuhur eder ve bütün Müslümanlar bundan zarar görür.

HZ. HASAN’IN (R.A.) AĞLATAN KONUŞMASI

Hz. Hasan (r.a) umûmî bey’at öncesinde halka yaptığı konuşmada Allah’a hamd ve senâdan sonra şöyle buyurmuştur:

“Herkes için gelecek yakındır. İnsanlar hoş görmese de Allah’ın takdiri mutlak gerçekleşecektir. Vallahi Muhammed ümmetinin bir damla kanının akması bana sevimli gelmez. Bana neyin fayda ve neyin zarar vereceğini biliyorum. Bana tâbî olunuz!”

“Ey Kûfeliler, bizim hakkımızda Allah’tan korkun, bizler sizlerin emirleriniz ve misafirleriniziz. Ve biz Allah’ın hakkımızda “Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden her türlü pisliği giderip sizi tertemiz kılmak ister”[1] buyurduğu Ehl-i Beytiz.”

Ravî burada:

“O güne kadar bu kadar çok insanın ağladığını görmedim!” demiştir. (İbn Sa’d, VI, 380)

[1] el-Ahzab, 33.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Hz. Hasan ve Hüseyinden 111 Hayat Ölçüsü, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

HZ. HASAN’IN (R.A.) KISACA HAYATI

Hz. Hasan’ın (r.a.) Kısaca Hayatı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.