Halep'ten Gelen Yaralı Çocuklar

Kuşatma altındaki Halep'ten tahliye edilerek İdlib'e getirilen Suriyeli çocukların önemli bir bölümünün vücudunda savaşın derin izleri bulunuyor. Halepli çocukların halen yaşadıkları büyük travmanın etkisinden kurtulamadıkları görülüyor.

İNSANLAR KAN AĞLIYOR

3 çocuk annesi Murfed Ciyazera, Halep'te durumun çok kötü olduğunu belirterek, "Yollara insanlar sıkıştırılmış durumda. Yemek, su yok. İnsanlar kan ağlıyor. Halep böyle bir şeyi hakketmedi, Halep insanı bunu hakketmedi." dedi.

İran komutasındaki Şii milisler ile rejim kuşatmasındaki Doğu Halep'ten yola çıkan ilk tahliye konvoyundaki sivil yaralılardan bazıları Hatay'da tedavi altına alındı. Yaralıların anlattıkları da yürek buruktu.

Kimi gözünden, kimi bacağından yaralanan Suriyeli siviller, Cilvegözü Sınır Kapısı'nda bekletilen ambulanslarla Hatay'daki çeşitli hastanelere sevk ediliyor.

Yaşadıkları korku ve acı hala yüzlerinden belli olan yaralılar, duygularını anlatmakta bile güçlük çekiyor.

Ciyazera ailesi de şifa için Reyhanlı Devlet Hastanesine getirilenler arasında yer aldı.

HALEP İNSANI BUNU HAKETMEDİ

Anne Murfed Ciyazera (35), evinden eşi, 2 oğlu ve kızıyla birlikte güvenli bölgeye kaçmak istedikleri sırada havadan beyaz bir şeyin düştüğünü gördüğünü ve gerisini hatırlamadığını dile getirdi.

Saldırıdan sonra kendisi, eşi ve çocuklarının Halep yakınlarında bir hastaneye kaldırıldığını ifade eden Ciyazera, "Gözümü açtığımda hastanedeydim. Bütün ailem yaralanmış. Ne olduğunu anlamadım. O an öğrendim ki 7 yaşındaki oğlum Yazid saldırıda ölmüş. O yeşil gözlü, sarışın, beyaz tenliydi." diye konuştu.

Halep'te durumun çok kötü olduğunu belirten Ciyazera, "Yollara insanlar sıkıştırılmış durumda. Yemek, su yok. İnsanlar kan ağlıyor. Halep böyle bir şeyi hakketmedi, Halep insanı bunu hak etmedi. Halep'ten hiç çıkmadım, çıkmayı da düşünmüyordum." dedi.

Saldırıda bacağından yaralanan ailenin en büyük çocuğu Muhammed Ciyazera da (11) evlerinden çıktıkları anda bombalandıklarını ve yaralandığını belirtti.

Ciyazera, yaşadıklarının çok kötü olduğunu, Halep'te su, yemeğin bulunmadığını söyledi. Ailenin 9 yaşındaki kızı Viyam ise gözünden yaralandığını ve saldırıda kardeşinin öldüğünü anlattı.

ÇOCUKLAR HALEP'TEN SAVAŞIN İZLERİYLE GELDİLER

Zorlu koşullar altında İdlib kırsalına ulaştırılan yaralılar, buralarda sivil toplum kuruluşları tarafından oluşturulan sahra hastanelerine getiriliyor. Hastanelerde görevli gönüllü doktorlar tarafından müdahaleleri yapılan yaralılar, daha sonra odalara alınıyor. Yaralanan diğer aile bireyleri ile hastaneye getirilen çocukların halen yaşadıkları büyük travmanın etkisinden kurtulamadıkları görülüyor.

Bu çocuklardan biri olan 10 yaşındaki Abdulkerim Busso, yaptığı açıklamada, dün Halep'ten geldiklerinin belirterek, "Annem, babam ve kardeşlerimle savaştan kaçarken bulunduğumuz yere atılan bir bombayla hepimiz yaralandık. Çok şükür can kaybımız olmadı." dedi

Busso'nun kardeşi başından yaralı 7 yaşındaki Ahmet Busso da üzerine düşen bombayla yaralandığını anlatırken, yaşadığı şok nedeniyle daha fazla konuşamadı.

Suriyeli 15 yaşındaki Hüseyin Sarrum ise iki hafta önce atılan varil bombasıyla gözünden, babasının ayağından ve kardeşinin de elinden ve ayağından yaralandığını belirterek, "İki hafta tedavi görmeyi bekledik. Sürekli bombaların altında yaşıyorduk. Allah'tan başka kimsemiz yoktu. Çatışmalarda ve bombardımanlarda yaralanan, hayatını kaybedenler oldu. Öyle bir ortam ki hiç kimsenin ne yaralıları ne de ölüleri yerden kaldırmaya yürekleri kalmadı." dedi.

Durumu, görenleri büyük üzüntüye boğan 13 yaşındaki Muhammed Sarrum da "Halep'te iki hafta önce bir caddede bulunan ayakkabıcının yanına giderken atılan varil bombasıyla elimden ve ayağımdan yaralandım. Yapılan ameliyatla elim ve ayağım kesildi." diye konuştu.

HALEP'TE YARALANAN MERVE'NİN EN BÜYÜK ACISI

Doğu Halep'teki evlerinin 5 gün önce bombalanmasıyla annesi ve iki kardeşi yaşamını yitiren, kendisi de enkaz altında kalması nedeniyle ağır yaralanan Merve, bölgeden tahliyelerin başlamasıyla teyzesi ve eniştesiyle konvoydaki araçlardan birine bindirildi.

Yaşanan yoğunluk nedeniyle kalabalıkta yaralı babası ve erkek kardeşini kaybeden Merve, Türkiye sınırına ulaşmalarının ardından Antakya Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.

Kafatası ve omurgasından yaralanan küçük kız, Halep'te yaşadığı korku dolu günlerin ardından en büyük acıyı ise anne ve kardeşlerini kaybetmesi nedeniyle kalbinde yaşıyor.

Uykusunda sürekli annesini sayıklayan Merve Hamza, kayıp babası ve kardeşinin bulunmasını istiyor.

BEN ANNEMİ İSTİYORUM

Hamza, gözyaşları içinde ölen annesi ve kardeşlerinin cenazelerinin bile bulunamadığını anlattı.

Acılarının çok fazla olduğunu belirten Hamza, "Kardeşlerim ve annem öldü, sadece babam ile bir kardeşim yaşıyor ama onlar da nerede bilmiyorum. Aylardır yemek yemedik. Orada herkes ölüyor. Ben annemi istiyorum. Babamı ve kardeşimi bulun." diye konuştu.

Küçük kıza sahip çıkan teyzesi Yasemin Hamza, konvoyla İdlib'e geldiklerini belirterek, "Çok acılar çektik, yorgunuz, çok kişiyi kaybettik. Halep'te oturacak ev de yok yaşam da yok. Yeğenimin ailesi paramparça oldu. Uykusunda sürekli annesini sayıklıyor. Hayatta kalan tek kardeşi ve babası, onlar da şu an nerede bilmiyorum. Otobüslere bindiklerini biliyorum ama haber alamıyoruz. Tek isteğim kız kardeşimin ve ölen yeğenlerimin cenazesini bulan olursa cenazelerimizi getirmesi." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.