Hadis Dinin Can Suyudur

Hadis ilmi sadece bilgi değil, bir hayat rehberidir. Dinin özüyle bağ kurmak isteyen için hadisler, hem hikmet hem de yön pusulasıdır.

Her konuşanın bir vakitten sonra sözü dine getirmesi boşuna olmasa gerek. Din alanının genişliği düşünülenden daha geniştir. Bilgi kaynakları arasında dini bilginin diğer bilgilerden daha cazip bir şekli vardır.

Bilgi denilince aklımıza hemen gündelik, teknik, sanat, felsefi, din ve bilimsel bilgi gelir. Bilimsel bilgi ise akli, doğa ve insan bilimleri olarak sıralanır. Din alanının kuvvet mi bilgi mi olduğu hakkında sürüp giden konuşmalar içinde bulunduğumuz dünyayı anlamak için ipuçları verir.

Din bilgi mi verir yoksa o sadece güç ve kuvvet kaynağı mıdır?

Temel ilahiyat bilimleri göz önünde bulundurulacak olursa hayli farklı okuma alanları açmak mümkün. Yüz yılı aşan bir süredir kavga aslında bu hikmetin ortaya çıkması adına yapılıyor.

HADİS DİNİN CAN SUYUDUR

Hadis bilgileri dinin temel yapılarını oluşturur. Mensubu bulunmakla daima övündüğümüz İslam, kitabımız Kuranı Kerim, Peygamberimiz insanca yaşayabilmemiz için, biz Müslümanlara refah ve saadet yollarını göstermiştir. Yapılması istenen emirlerin yanında yasakların da hikmetinin öğrenilmesi bu çabanın nirengi noktası iken bu hususta ilgisiz olmanın bedeli elim olmaktadır.

Dinimizin sebep sonuç işleri içinde ortaya koyduğu hususları test etmek için ahireti beklemeye hiç mi hiç gerek yok.

Peygamberimizin şu mübarek sözleri bakın ne diyor:

“Beş şey gelip çatmadan evvel o beş şeyi ganimet bil:

  • Ölüm gelmeden evvel hayatın kıymetini,
  • Hasta olmadan evvel sağlığın kıymetini,
  • Meşguliyetinden evvel boş zamanın kıymetini,
  • İhtiyarlıktan evvel gençliğin kıymetini,
  • Fakirlik gelmeden evvel zenginliğin kıymetini bil ve bunlardan istifadeye çalış.”

Şimdi gelin bu tabloya kendimiz yerleştirelim. Hayat nedir? Bu soru ile metafizik alanına girdiğimizi anlıyorum. Madde, ruh ve hayat sorusu kadim hikmetin eşiğidir. Bu alanı geçmek için rehbere ihtiyaç olacak, akıl devreye girip bizler gönül dünyasında salınıp duracağız. Sağlık dediğimiz alan hakkında herkesin epey bilgisi var, boş vakit ise ömrün süreçleri içinde yaşanıp gider ama gençlik denilen o hazine kaybolunca bir daha geri gelmez. Zenginlik dediğimiz ise şu anda bizim için gönül zenginliği çerçevesinde anlaşılsa iyi olur, servet biriktirme düzeyinde bir zenginliğe ulaşmak akıl karı gözükmüyor.

Müminler olarak bu bilgileri hayatımıza taşıdığımızda varlığımızı, birliğimizi, huzur ve saadetimizi devam ettirebildiğimizi görüyorum.

Hadis bilgilerinin geniş dünyasına girmek şart. Kendi de başlı başına bir ilim dalı olan hadis ilminin bir de usulü vardır; bu da hadisler okunurken bilinmesi gereken hakikatleri bize söyler. İnsanlığın kültür mirası incelendiğinde hadis çalışmalarının başlı başına bir değer olduğu da görülür. Kemal sıfatları üzerimizde taşımakla Eşref-i Mahluk olacağız yoksa Esfel-i Safilini boylarız ki işte o zaman da iş işten geçmiş olur. Sözümüzü şu hikmetle bitirelim;

“Ey garip bülbül diyarın kandedir/ Bir haber ver, gülizarın kandedir

Sen bu ilde kimseye yar olmadın/ Var senin elbet yârin, kandedir” (Niyazi Mısri)

Kaynak: Ali Büyükçapar, Altınoluk Dergisi, Sayı: 473

İslam ve İhsan

HADİS NEDİR?

Hadis Nedir?

HADİS VE SÜNNET NEDİR?

Hadis ve Sünnet Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.