Komşuluk ile İlgili 40 Hadis

Komşuluk ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v) komşuluk hakkı hakkındaki bazı hadislerini sizler için derledik. İşte komşuluk hakkı ile ilgili 40 hadis...

Peygamber (s.a.v) Efendimiz komşuluk ile ilgili şöyle buyuruyor:

KOMŞULUK HAKKINDA 40 HADİS

“Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, onu mirasçı kılacak sandım.” (Müslim, Birr ve Sıla, 42) 

***

“Komşusu açlıktan kıvranırken, tok yatan kimse iman etmiş olamaz.” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, îmân ve Rü’yâ, 6)

***

“Sizden biri kendisi için istediğini din kardeşi için -yahut komşusu için- de istemedikçe (tam) iman etmiş olamaz.” (Müslim, İman, 71)

***

Bir adam Hz. Peygamber’e (s.a.v.), “îyi veya kötü yaptığımı nasıl bilebilirim?” diye sormuş, Hz. Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur:

“Komşulannın, ‘îyi yaptın’ dediğini duyarsan iyi yapmışsındır; onların, ‘Kötü yaptın’ dediğini duyarsan da kötü yapmışsındır.” (İbn Mâce, Zühd, 25)

***

Ebû Zer (r.a.) şöyle demiştir:

“Dostum (Hz. Peygamber) (s.a.v.) bana şunu tavsiye etti: Çorba pişirdiğinde suyunu biraz fazla koy, sonra komşulanmn hâline bak da uygun bir şekilde kendilerine ondan ikram et.” (Müslim, Birr ve Sıla, 143)

***

“Şerrinden komşusunun emin olmadığı kimse cennete giremez.” (Müslim, imân, 73)

***

“Ey mümin hanımlar! Sizden biri -yanık bir koyun paçası dahi olsa- komşusunun ikram ettiği şeyi küçümsemesin.” (Muvatta, Sıfatü’n-nebî, 10)

***

Bir Müslüman öldüğünde, yakın komşularından üç hane halkı onun iyi bir insan olduğuna şahitlik ederlerse, Yüce Allah da onun için şöyle der:

“Şahitlikte bulunan kullarımın bildiklerine göre yaptıklan şahitliğini kabul ettim ve kendi bildiklerimi de bağışladım.”

(Ahmed B. Hanbel, II. 409)

***

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya da sussun; Allah’a ve âhiret gününe iman eden komşusunu rahatsız etmesin; Allah’a ve âhiret gününe iman eden misafirine ikram etsin.” (Buhârî, Rikak, 23) 

***

Resûlullah (s.a.v.) şöyle demiştir:

“Ey Ebû Hüreyre! Şüpheli şeylerden titizlikle sakın ki insanların en iyi kulluk yapanı olasın. Kanaatkar ol ki insanlann (Allah’a) en şükredeni olasın. Kendin için sevdiğin şeyi insanlar için de sev ki (kâmil) mü’min olasın. Komşularına iyi komşuluk et ki (gerçek) Müslüman olasın. Bir de az gül, zira çok gülmek kalbi öldürür.” (İbn Mâce, Zühd, 24)

***

Hz. Âişe’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Ben Hz. Peygamber’e (s.a.v.) “Ey Allah’ın Resûlü! Benim iki komşum var. (Ziyaret veya hediye vermede) hangisinden başlayayım?” diye sorduğumda o, şu cevabı verdi: “Kapısı en yakın olandan.” (Ebû Dâvud, Edeb, 122-123)

***

“İki kişi birden davet edecek olursa sen kapısı en yakın olana git. Çünkü kapısı en yakın olan en yakın komşudur. Eğer onlardan birisi daha önce davet etmişse, onun davetine icabet et.” (Ebû Dâvud, Et’ime, 9)

***

Bir adam Resûlullah’a (s.a.v.) gelerek “Ey Allah’ın Resûlû! Falan kadının namazının, orucunun ve sadakasının çok olduğundan ancak diliyle komşusunu rahatsız ettiğinden söz ediliyor, (ne buyurursunuz?) dedi. Resûlullah; “O cehennemde olacaktır.” buyurdu.

Adam bu kez “Ey Allah’ın Resûlû! Falan kadının namazının, orucunun ve sadakasının az olduğundan ancak diliyle komşusunu rahatsız etmediğinden söz ediliyor, (ne buyurursunuz?) dedi. Resûlullah; “O da cennette olacaktır” buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, 11.440)

***

“Allah katında arkadaşların en hayırlısı arkadaşına karşı en iyi olandır; komşuların en hayırlısı ise, komşusuna karşı en güzel davranandır.” (Dârimî, Siyer, 3)

***

“Ev almadan önce komşu, yola çıkmadan önce de arkadaş arayın.” (Taberâni, el-Mu’cemü’l-Kebîr, IV. 268)

***

“Komşu (komşusunun malını satın almada) öncelik hakkına sahiptir.” (Buhârî, Hıyel, 14) 

***

“Bir arazisi olup da satmak isteyen kişi onu önce komşusuna teklif etsin.” (İbn Mâce, Şuf’a, 1) 

***

“Zarar vermek de zarara uğramak da yoktur. Bir kimse (kendi evine destek olmak üzere) komşusunun duvarına ağaç dayayabilir.” (Ahmed b. Hanbel, 1.313)

***

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle dua ederdi:

“Allahım! İkamet ettiğim yerdeki komşunun şerrinden sana sığınırım.” (İbn Hibbân, es-Sahîh, III. 307)

***

“Merhametlilere, Rahman merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin! ‘Rahim’ (akrabalık bağı) Rahman kökünden türemiş bir ağaçlıktır. Kim akrabalık ilişkisini sürdürürse Allah da onunla ilişkisini sürdürür; kim de bu ilişkiyi kopanrsa Allah da o kimseyle ilişkisini kopanr.” (Tirmizî, Birr ve Sıla, 16)

***

“Allah, ‘Ben Rahman’ım, o (akrabalık bağlarının adı) da rahimdir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de keserim.’ buyurdu.” (Ebü Dâvûd, Zekât, 45)

***

“Kim rızkının bollaştınlmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akrabalık ilişkilerini sürdürsün!’” (Buhârî, Edeb, 12)

***

“Allah’a ve âhirete inanan, misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve âhiret gününe inanan, akrabalık ilişkilerini sürdürsün…” (Buhârî, Edeb, 85) 

***

“Akrabalarla ilişkiyi sürdüren, akrabasından gördüğü iyiliğe iyilikle karşılık veren kimse değil, akrabası kendisine iyiliği kestiğinde dahi onlarla ilişkiyi sürdürendir.” (Buhârî, Edeb, 15)

***

“Akrabalarla ilişkiyi kesen, cennete giremez.” (Müslim, Birr ve Sıla, 19)

***

“Bir adam yakınından ihtiyaç fazlası eşyasını ister ve o da yanındaki bu eşyayı ona vermezse, kıyamet gününde o eşya zehirli bir yılan olarak karşısına çıkar.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 119-120) 

***

“Herhangi bir yoksula verilen sadaka, bir sadaka sayılırken; yoksul akrabaya verilen, biri sadaka, diğeri ise sıla-i rahim olmak üzere iki sadaka sayılır.” (Nesâî, Zekât, 82)

***

“Akrabalık ilişkilerinizi sürdürebilmeniz için soyunuzu tanıyınız. Zira akrabalar arası bağların sürdürülmesi, aile içinde sevgiye, malda bolluğa ve ömrün bereketlenmesine sebeptir.” (Tirmizî, Birr ve Sıla, 49)

***

“Sevabı en hızlı verilecek hayır, iyilik etmek ve akraba ile ilişkiyi sürdürmektir. Cezası en çabuk verilecek kötülük de, azgınlık yapmak ve akraba ile iyi ilişkiyi kesmektir.” (İbn Mâce, Zühd, 23) 

***

“Ruhlar, bir araya gelmiş topluluklardır. Birbirleriyle uyuşanlar kaynaşır, uyuşamayanlar ise anlaşamayıp ayrılır.” (Müslim, Birr ve Sıla, 159) 

***

“Mümin cana yakındır. Başkalanyla kaynaşmayan ve kendisiyle kaynaşılamayan kimsede hayır yoktur.” (Ahmed b. Hanbel, II. 400) 

***

“Kişi dostunun dini üzeredir. Şu halde sizden biri kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” (Tirmizî, Zühd, 45)

***

“İyi arkadaşla kötü arkadaşın örneği, misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir koku alırsın!” (Müslim, Birr ve Sıla, 146)

***

“Sadece müminle arkadaş ol, yemeğini de takva sahibi olan yesin.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 16)

***

Resûlullah’ın (s.a.v.) huzuruna bir adam geldi ve; “Yâ Rasûlallah! Bir topluluğu seven ama henüz onların aralarına katılmamış kimse hakkında ne dersin? diye sordu. Resûlullah (s.a.v.); “Kişi sevdiği ile beraberdir” cevabını verdi. (Buhârî, Edeb, 96)

***

“Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün nefret edebilirsin. Nefret ettiğinden de ölçülü nefret et, belki bir gün dostun olabilir.” (Tirmizî, Birr ve Sıla, 60)

***

“Sizden biri, din kardeşini sevdiği zaman bunu ona bildirsin.” (Tirmizî, Zûhd, 54)

***

“Bir kimse biriyle arkadaşlık kuracağı zaman ona ismini, babasının ismini ve kimlerden olduğunu sorsun. Çünkü bu sevgiyi pekiştirir.” (Tirmizî, Zûhd, 54)

***

“İyiliklerin en iyisi, kişinin baba dostuna yaptığı iyiliktir.” (Müslim, Birr ve Sıla, 12)

***

“(Din) kardeşinle (gereksiz) tartışmaya girme, onunla (incitici biçimde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.” (Tirmizî, Birr ve Sıla, 58)

İslam ve İhsan

KOMŞULUK HAKKI İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Komşuluk Hakkı İle İlgili Ayet ve Hadisler

PEYGAMBERİMİZİN KOMŞULUK HAKKINDA TAVSİYELERİ

Peygamberimizin Komşuluk Hakkında Tavsiyeleri

RAMAZAN AYINDA AKRABALIK VE KOMŞULUK İLİŞKİLERİ

Ramazan Ayında Akrabalık ve Komşuluk İlişkileri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.