Günümüz İslam Ülkelerinde Boşanma ile İlgili Uygulama

Günümüz İslam ülkelerinde boşanma ile ilgili uygulamaya örnekler.

1917 tarihli Osmanlı Hukuki Aile Kararnâmesi 117 nci maddede, koca­nın üç boşama hakkı bulunduğu ve üçü de kullanılınca (hulle gerektiren) kesin ayrılığın meydana geleceği belirtilmiş, ancak boşama hakkının nasıl kullanılacağına yer verilmemiştir.

Mısır’da 1929 yılına kadar talak konusunda, Kadri Paşa’nın hazırladığı ka­nunun 239 ncu maddesinde yer alan çoğunluğun görüşü uygulanmışken, bu tarihte çıkarılan 25 nolu kanunun üçüncü maddesinde “söz veya işaretle bir sayı gösteren boşamalarla yalnız bir talak meydana gelir.” denilerek azınlığın görüşü benimsenmiştir.[1] Bu konuda Mısır ulemasından fetva da alınmıştır.[2]

Riyad’ta toplanan fetva komisyonu da, bir defada yapılan üç boşamayı üç olarak kabul eden çoğunluğun görüşünü esas almıştır.[3]

Sonuç olarak bir defada üç boşamanın sünnete uygun olmadığında şüphe yoktur. Çünkü Allâh’ın Rasûlü, bu çeşit boşamayı üç saymış, fakat bu konuda acele davranılmasından hoşnut olmadığını da belirtmiştir. Ancak Allâh’ın Rasûlü döneminde seyrek olarak vuku bulan bir defada üç boşama yaygınlaşınca, Halife Ömer, şartların değişmesi yüzün­den artık üç boşamayı üç saymanın gerektiğine karar vermiştir. Bu arada eşini üç talakla boşayan kocaya da “ta’zîr” cezası uygulamaya başlamıştır.[4] Kanaatimizce bir İslâm toplumunda devlet, eşini boşayanların maksadını araştırarak, bu konuda bir düzenleme yapabilir. Özellikle günümüzde evlenme ve boşanma, çeşitli malî sonuçlar doğuran muâmelelerden olduğu için mü’minlerin kendi isteklerine bırakılamaz. Aksi durumda haklar kaybolur ve insanlar haksızlığa uğrayabilir. Ancak İslâm Devleti’nin bulunmadığı toplumlarda ise bu konuda ehliyetli ilim adamlarına sorularak problemin çözümü yoluna gidilmelidir.

Dipnotlar:

[1]. Sâbûnî, age, I, 260. [2]. Askalânî, Bülûğu’l-Merâm, Terc. ve Şerh., A. Dâvudoğlu, III, 360 vd. [3]. bk.Mecelletü’l-Buhûsi’l-İslâmiyye, c. I, Sy, 3. Yıl, 1397, s. 165 vd. [4]. Sâbûnî, age, I, 251.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İSLAM’DA BOŞANMA VE SONUÇLARI

İslam’da Boşanma ve Sonuçları

İSLAM’A GÖRE EVLİLİĞİ SONA ERDİREN DURUMLAR

İslam’a Göre Evliliği Sona Erdiren Durumlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.