Evlat İmtihanı

İslam’a göre çocuk nasıl yetiştirilir? Çocuğumu nasıl terbiye edebilirim? Çocuğun anne ve baba için bir imtihan vesilesi olması ne demektir? İmtihanın en ağırı: Evlat.

Merhum Mûsâ Topbaş Efendi, bir anne-babanın evlatlarına nasıl bakıp terbiye etmesi gerektiğini şöyle anlatırdı:

İSLAM’A GÖRE ÇOCUK NASIL YETİŞTİRİLİR?

“Çocuklar, ana-baba elinde birer emânettir. Çocukların sâf ve temiz kalpleri bir cevherdir. Temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa ne ekilirse onun meyvesi alınır. Tahrîm Sûresi’nde meâlen:

«Ey îmân edenler! Kendinizi, evlerinizde ve emirlerinizde olanları ateşten koruyunuz!» (et-Tahrîm, 6) buyruldu.

Anne-babanın, evlâtlarını Cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden korumasından daha önemlidir. Cehennem ateşinden korumak da, îmânı, farzları, haramları öğretmekle, ibadete alıştırmakla ve dinsiz, ahlâksız arkadaşlardan korumakla olur. Bütün kötülüklerin başı, kötü arkadaştır.

Evlâdına, Allah Teâlâ’yı ve Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizi öğretmeyen, sevdirmeyen anne-babalar, onun hem dünya hem de âhiret kâtili sayılır.

EN MERHAMETSİZ İNSAN

Evlâdına dînini öğretmeyen ana-baba, dünyanın en merhametsiz insanlarıdır.

Çocuk üşümesin, uykusuz kalmasın diye onu namaza kaldırmamak, cinayetlerin en büyüğü sayılır. Bu, iyilik değil, ona karşı en büyük kötülüktür. Bundan daha büyük bir budalalık tahayyül edilemez.

Doktor hastasına merhamet ettiği için, îcâbında onu bıçağın altına yatırır ve ameliyat yapar. Bu doktorun gâyesi, bu ameliyatla onu sıhhatine kavuşturmak ve rahata erdirmektir.

Ana-babalar merhametli iseler, evlâdlarını seviyorlarsa evvelâ dinlerini öğretirler, sonra da dünya ile alâkalı ilimleri… Dinlerini öğretmeyi ihmal edip dünyada yalnız para kazanılacak bilgileri öğretirlerse, merhametsizlerin en merhametsizleri oldukları meydana çıkar.

Kaldı ki, evladına karşı merhametli olmak demek, kendisine de merhamet etmek demektir. Çünkü ana ve baba da çocuklarına dînini öğretmedikleri için yanacaklardır. Yani çocuğuna İslâmiyet’i öğreten, kendisini de Cehennemden korumuş olur.

EVLAT EN GÜZEL NİMETTİR

Dînî terbiye vermeden evlat yetiştirmek, sobada yakmak için ağaç yetiştirmek gibidir. Allah Teâlâ’nın verdiği her nîmetin şükrünün yapılması lâzımdır. Şükrü yapılmazsa elden gider. Evlat nimeti, Cenâb-ı Hakk’ın verdiği güzel nîmetlerdendir. Eğer çocuk, İslâm îtikâdı ve İslâm terbiyesi ile yetiştirilmezse, nîmetin şükrü yapılmamış olur. Ayrıca emânete hıyânet edilmiş olur. Allah Teâlâ, hepimizi küfrân-ı nîmetten ve emânete hıyânet etmekten muhafaza buyursun. Âmin.

Çocuk terbiyesine üç yaşında başlanmalı, “Daha ufaktır, anlamaz!” gibi düşünce ve sözleri bırakmalı. Nebâta filiz hâlinde iken eğip bükmek, şekil vermek kolay olur. Büyüdüğünde sertleşir, eğilmez-bükülmez olur. Yâni İslâmî terbiyesi ihmâl edildiği için, iş zorlaşmış olur.

Anne-baba anlayışlı olursa, çocuklarının rûhî gelişmeleri husûsunda gayretleri boşa gitmez. Allâh’ını, Peygamberini seven bir gönülden, iyilikten başka bir şey beklenemez.”

Rabbimiz, bir yönüyle emânet, bir yönüyle dünya hayatının büyük imtihanlarından biri olan “evlat” hususunda, hepimize firâset, basiret, gayret ve muvaffakiyet versin. Bizi, rızâsına uygun bir hayat yaşayan, kendisini kurtardığı gibi, ehlini ve sevdiklerini de cehennem ateşinden kurtaran bahtiyar mü’minlerden eylesin. Âmin.

Kaynak: Zâhide Topçu, Şebnem Dergisi, Sayı: 179

 

İslam ve İhsan

ÇOCUK TERBİYESİNDE ÖRNEK DAVRANIŞLAR

Çocuk Terbiyesinde Örnek Davranışlar

ÇOCUK TERBİYESİNDE ANNENİN ROLÜ

Çocuk Terbiyesinde Annenin Rolü

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.