Emaneti Kim Koruyacak?

Canımız bir emânettir; her türlü kötü alışkanlıklardan muhafaza etmeli, sağlığımızı en güzel şekilde korumalıyız. Ruh dünyamızın tekâmülü için mânevi gıdaları alabileceğimiz ortamları tercih etmeli, akıl nimetinin muhafazası ve ferasetimizin kemâli için aklımızı hep güzel işlerde kullanmalıyız.

İslam, müşahhas bir mefhumdur. İslâm’ın prensipleri, ancak insan unsuru ile ete-kemiğe bürünür. Dolayısıyla İslâm’ın gözle görülür varlığı, onun uygulanması ile ortaya çıkar. Onu uygulayan kimselere, “Müslüman” denir. Yani İslâm’ı yaşanır kılan, onu hayata yansıtan, gözle görülür, elle tutulur hâle getiren Müslümanlardır. Eğer İslâm’ın güzellikleri hayata, topluma ve zamana yansımamışsa, bu kusur, İslâm’ın değil, onu anlama ve yaşama iddiasında bulunan Müslümanların kusurudur.

Bugün eğer, İslâm’ın muhakkak korunmasını emir ve talep ettiği, can, mal, din vb. hak ve emânetler zâyi oluyorsa, bütün Müslümanların az-çok bunda bir payı var demektir. Tabiî, elinde bilgi, güç, maddî-mânevî imkân bulunan kimselerin sorumluluğu daha ziyadedir. Herkes kendi iktidar alanındaki emânetlere sahip çıkmak, bunları “olması gerektiği gibi” koruyup gözetmek mecburiyetindedir. Suçu başkalarına atmak, kendini temize çıkarmak veya olup biten kötülükleri görmezden gelmek; insanı kurtarmaya yetmeyecektir. Zira bir kandırmaca varsa, esas kandırılan, bu bahaneleri kullanan insanın kendisidir. Rabbimiz, bütün bahane, mazeret ve aldanmaların kalkacağı o gün, her kula, “emâneti ne yaptığını” tek tek soracaktır.

Ferdî emânet şuuru, cemiyet şuuru için ilk basamak ve olmazsa olmazdır. Çünkü toplumu oluşturan ferttir ve ferdin şuuru, toplum şuurunun altyapısını oluşturur. İnsan kendi aklını, canını, malını ve neslini korumalıdır ki, cemiyet olarak da bu unsurlar korunabilsin.

HAYATIMIZ BİR EMANETTİR

Daha müşahhas ve özel şekliyle, başta hayatımız bir emânettir. Canımız bir emânettir; her türlü kötü alışkanlıklardan muhafaza etmeli, sağlığımızı en güzel şekilde korumalıyız. Ruh dünyamızın tekâmülü için mânevi gıdaları alabileceğimiz ortamları tercih etmeli, akıl nimetinin muhafazası ve ferasetimizin kemâli için aklımızı hep güzel işlerde kullanmalıyız.

Neslimizin emânet olma durumu en hayatî konulardan biridir. Neslin korunması, toplumun bekasını direkt ilgilendiren bir husustur. Özellikle neslin korunmasında ahlakî çöküşün önüne geçmek için örnek ve fazilet sahibi insanlar yetiştirme gayretinde olmak, bu emâneti koruma adına yapılacak en güzel işlerin başında gelmektedir. Öte yandan evimiz, sokağımız, sokağımızdaki kaldırım taşı dahi bir emânettir. Görmediğimiz ama adeta bağlı yaşadığımız hava bile emânettir. Onu bir nebze kirletmek bile o emânete haksızlık etmektir.

Yüzyılın insanında artan duyarsızlık, biz müminleri aldatmamalıdır. Biz, ölçüsünü Kur’ân ve sünnetten alan ve hayatının her ânını bu iki kaynağa göre tanzim eden insanlar olmalıyız. Aksi halde diğer konularda olduğu gibi içinden çıkılmaz savrulmalar yaşayabilir, kendi köklerine ve değerlerine yabancılaşmış, sadece isimde İslam kalmış kuru kalabalıklar olmaktan kurtulamayız.

Kaynak: Şefika Meriç, Şebnem Dergisi, 142. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.