Dündar Bey Kimdir?

Dündar Bey kimdir? Dündar Bey neden öldürüldü? Dündar Bey’in hayatı ve ölümü...

Dündar Bey’in 1210 veya 1212 yılında doğduğu tahmin ediliyor. Dündar Bey’in babası Süleyman Şah, annesi Hayme Hatun’dur. Dündar Bey, Ertuğrul Gazi’nin kardeşi ve Osman Bey’in amcasıdır. Dündar Bey, Kayıların Anadolu’da yaptığı göçlerde bulundu ve hep ağabeyi Ertuğrul Gazi’nin destekçisi oldu.

DÜNDAR BEY NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?

Dündar Bey’in öldürülmesi birçok Osmanlı tarihçisi tarafından farklı şekillerde nakledilir. Osmanlı tarihçisi Neşrî’de geçen rivayete göre; Bilecik tekfurunun eğlencesine katılan Osman Bey, tekfur elini öptürmek isteyince tekfurun elini öpmek zorunda kaldı ama bundan ötürü onuru da kırıldı. Bu onur kırıcı davranışı unutmayan Osman Bey beyliğin başına geçince tekfurdan intikam almak istedi ve tekfura karşı sefere çıktı. Dündar Bey ise bu sefere karşı çıkarak “Germiyanoğulları ve etraftaki kâfirler zaten düşman ve bu tekfuru da bize düşman edeceksin, yaşayacak yerimiz kalmayacak” demesi üzerine Osman Bey, Dündar Bey’e yayının tahtası ile vurarak onu öldürdü.

Bir diğer rivayete göre Ertuğrul Gazi’nin vefatından sonra büyük oğulları Savcı ve Gündüz beyler beylik hakkından Osman Bey lehine feragât eder. Böylelikle Osman Bey 1281 yılında henüz 23 yaşında iken beyliğin başına geçer. Bu duruma içerlenen Dündar Bey, hayatı boyunca Osman Bey’e muhalefet eder. Osman Bey yıllarca amcasına olan saygısından bu durumu sineye çeker. Amcasının düşmanları ve Rumlarla işbirliği yapması üzerine onu okla öldürür ve ihaneti kendi kanından da olsa affetmeyeceğini gösterir.

Dündar Bey, Osmanlı Devleti’nin kuruluşu sıralarında 1298 veya 1302 yıllarında 90 yaşında iken öldü.

 

İslam ve İhsan

OSMAN GAZİ KİMDİR?

Osman Gazi Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.