Dinle Ey Nefsim

Nefse nasıl seslenmek ve muhasebe etmek gerekir? Nefse uyarılar ve muhasebe...

- Dinle ey nefsim… Dünya’nın neresinde bulunursan bulun, eğer okumuyorsan, ilmini artırmıyorsan, zamanla iman zayıflar, Rabbim nuru kalpten alır ve çeşitli mazeretlerle dinden uzaklaşma başlar, hatta imanı kaybedersin. Bu bakımdan; her zaman okuyacağın islâmi bir kitabın, tesbihatın ve elinde bir tesbihin bulunsun… Kur’an’ın ilk emri “ OKU” değil mi?

- Dinle ey nefsim…  İslam’ın emirlerini yaşamayan ancak diliyle Müslüman olduğunu söyleyen çok insan var. Bunları bir samimiyet testine tabi tutsanız hemen kendi nefsaniyetleri araya girer ve mensubu olduğu dinin düşmanı oluverirler. Sen bunlardan olma. Kavliyle, kalbiyle, haliyle tam bir müslüman ol. İmanının eseri davranışlarında görülsün. Temsil ettiğin dine kötü söz söyletme.

- Dinle ey nefsim… Hiç bir insanın günah işleme hakkı yoktur. Bilerek günah işleyenin -Allah muhafaza- burnu sürtülür. Gülerek günah işleyen, ağlayarak Cehennem’e girer. Hadis-i şerifte: “Her günah işleyenin kalbine (işlediği günahın büyüklüğüne göre) kara bir leke vurulur.” buyuruluyor. Vurulan kara leke yerinde kalmaz. Günah, hataen işlenir, günah işlediğin zaman edebini takın ve günah işlediğin makama karşı tevbekâr ol.

- Dinle ey nefsim… Müslüman isen gerçek müslüman ol, “gibi” olma. Sen nasıl insansın, düğün salonlarında, tatil beldelerinde seni Allah’ın (cc) görmediğini mi sanıyorsun.  Allah, sana oraya özel soyunma izni mi çıkarttı? Allah, sana affedeceğine dair bir taahhütte mi bulundu? Kâfirlerden ne farkın kaldı? Allah’ın huzurunda Allah’a isyan etmek, ne cüret… Yazık sana…

- Dinle ey nefsim… Hiç kimseye, hiç bir zaman, hiç bir şekilde kötülük etme. Kötülük eden, kendine kötülük eder. Yaptığın kötülük, kötülük yaptığın insanların sahibinin üzülmesine sebep olur. O irade senden intikamını, ya bu Dünya’da ya da öbür Âlem’de mutlaka alır. Kendini düşün…

- Dinle ey nefsim… Haram yemek, imanın özünü öldürür.  Haram, kurşuna benzer. Nasıl ki kurşun ufacık bir delikten girer ancak yırtarak çıkar. Haram da aynen öyledir. Üzerinde kul hakkı olduğu halde Cennet’e giremezsin. Kendine acı…

- Dinle ey nefsim… Günah işleyeceğin zaman, önce besmele çek, sonra salavat getir, daha sonra Allah’ın azametini düşün. Eğer bu halde günah işleyebiliyorsan senin insaniyetin ölmüş demektir. Kur’an’da tarif edilen ölü kalbli olanlar arasına girmişsin demektir. Defninde bir sakınca yoktur.

- Dinle ey nefsim… Gelecek hadisat bilim kurgu olarak canlandırılmaktadır. Yaşanmamış yıllarda olması muhtemel olaylar film haline getirilmektedir. Sana kendi geleceğini yaz deseler ne yazardın?  Mesela: ölüm tarihini ne zamana atardın? Ölüm şeklini nasıl belirlerdin? Yok, yok böyle büyük bir işi sana bırakmazlar. Sadece az bir kısmını bırakıyorlar. “Nasıl yetişirsen, öyle düşünürsün. Nasıl düşünürsen, öyle inanırsın. Nasıl inanırsan, öyle yaşarsın. Nasıl yaşarsan, öyle ölürsün. Nasıl ölürsen, öyle haşredilirsin. Nasıl haşredilirsen, öyle muamele görürsün.” Birinci cümleden başlayarak kendini ıslah etmeye bak. Ahirete kalırsa hapı yuttun demektir.

- Dinle ey nefsim… Herkesin günah işlemesi seni yanıltmasın. Sen şer’i ölçülerde kal ve günahın taraftarı olma. Allah her insanı özel olarak idare eder. Sen günahı elinle önlemeye çalış. Olmazsa dilinle, daha da olmazsa, kalben buğuz et. Sakın onay verme. Her insanın amel defteri kendine özeldir.

Kaynak: Osman Altaş, Altınoluk Dergisi 2020 Ağustos, Sayı:414

İslam ve İhsan

NEFİS MUHASEBESİ YAPTIN MI?

Nefis Muhasebesi Yaptın mı?

NEFİS MUHASEBESİ İÇİN TAVSİYELER

Nefis Muhasebesi İçin Tavsiyeler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.