Hüdayi Vakfı, 2 Mayıs Cuma Hutbesi İçin Diyanet’e Teşekkür Etti

Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı, 2 Mayıs 2025 Cuma hutbesi ile ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı'na bir teşkkür yazsı yayınladı...

2 Mayıs 2025 Cuma vakti Hakk’ın huzurunda bir araya gelen müminler olarak hepimizin yüreğinde bir şükran duygusu oluştu. O gün çok tesirli bir hutbe dinledik. Konu toplumumuzu içten içe çökerten, aile bağlarını kopartan, cemiyeti kirleten bir büyük günahtı. Hutbede “zina” ve zinaya yaklaştıran yollar anlatılıyor, Rabbimizin âyetleri, Resulullâhın sözleri ve İslâm’ın hükümleri sözü eğip bükmeden tek tek sıralanıyordu. İşte ideal bir hutbe böyle olmalıydı. Hakikat, Hakk’ın hatırını her hatırdan üstün tutan bir duruşla kınayanın kınamasından korkmadan, en güzel bir üslupla ifade edilmeliydi. Nefsânî ve şeytânî dürtülerinin esiri olan hevâperestlerin, kendi pisliklerini çarşaf çarşaf bayraklaştırdığı bir dünyada, Hak ve hakikat erleri işte bu şekilde gerçekleri söylemekten geri durmamalıdır. Türlü bahanelerle ve nasıl olsa sözümüz dinlenmeyecek diyerek hakikati söylemekten geri durmak, günaha ortak olmaktır, Hakk’ın gazabını davet etmektir. Rabbimizin şu buyruğu hiçbir zaman unutulmamalıdır:

وَاِذْ قَالَتْ اُمَّةٌ مِنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْماًۙۨ اللّٰهُ مُهْلِكُهُمْ اَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَاباً شَد۪يداًۜ قَالُوا مَعْذِرَةً اِلٰى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

“Hani onlardan bir topluluk demişti ki: “Siz Allah’ın helak edeceği veya şiddetli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt veriyorsunuz?” Onlar da, “Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)” demişlerdi.” (A’râf; 164) Milletimiz bidayetinden bu yana ailenin kutsallığını ve her bir aile ferdinin iffet ve haya ölçüsünü, aileyi sürdürmenin en önemli esası kabul etmiş; zina, aldatma, vb. kadın ve erkeğin birbirine güvenini sarsacak her türlü davranıştan uzak durma gayreti içinde olmuştur. Nüfusumuz bu sayede hep artış göstermiş, sosyal dokumuz bu şekilde güçlenmiş ve bugünlere güçlü aile yapısı ile gelinmiştir.

Bugün düşen doğum oranları ile aile yapımız varoluşsal bir tehlike ile karşı karşıya ise bunun en önemli sebebi gayrimeşru ilişkilerdir. Vaki yozlaşma ve çürümeyi bireysel özgürlük olarak görenler ya haindir, ya gafildir. Toprağı ve vatanı birey değil, aile korur.

Diyanet İşleri Başkanlığımıza kadim aile yapımıza hizmet eden hutbesi için teşekkür ediyor, bu güzide müessesemizin Hakk’ı tebliğ ettiğine dair şehâdetimizi aziz milletimizin dikkatine arz ediyoruz.

Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı

İslam ve İhsan

02 MAYIS 2025 - CUMA HUTBESİ | PDF VE WORD İNDİR

02 Mayıs 2025 - Cuma Hutbesi | PDF ve WORD İndir

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.