Çin İmparatoru'nun Peygamberimizi Öven Şiiri

Ming Hanedanlığı’nın kurucusu Çin İmparatoru Hong Wu’nun, asırlar öncesinden Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) duyduğu muhabbet, kaleme aldığı bir şiirle gün yüzüne çıktı.

Çin tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Ming Hanedanlığı’nın kurucusu ve ilk imparatoru Hong Wu’nun (Zhu Yuanzhang, h. 770–800/m. 1368–1398), Fahr-i Kâinat Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) için kaleme aldığı bir şiir gün yüzüne çıktı.

Tarihi kayıtlarda yer alan bilgilere göre, Yuan Hanedanlığı'na karşı zafer kazanarak iktidara gelen Hong Wu, hükümdarlığı süresince Müslüman topluluklara yakınlığıyla da dikkat çekti. Ordusunda aralarında Chang Yuchun, Lan Yu, Ding Dexing, Mu Ying, Feng Sheng ve Hu Dahai gibi önemli isimlerin de bulunduğu 10 Müslüman komutan görev aldı.

İmparatorun, özellikle Nanjing şehrinde İslam’ın yeniden ihyasına öncülük ettiği; burada yer alan ve yıkılmış durumda bulunan Jinjue Camii’ni tekrar inşa ettirdiği ve pek çok Hui Müslümanının bölgeye yerleşmesine vesile olduğu da kaynaklarda yer almaktadır. Ayrıca eşi İmparatoriçe Ma’nın da sonradan Müslüman olan bir aileye mensup olduğu yönünde tarihî rivayetler mevcuttur.

ÇİN İMPARATORU HONG WU’NUN PEYGAMBER EFENDİMİZ’İ ÖVEN ŞİİRİ

İmparator Hong Wu'nun kaleme aldığı şiir, her biri dört kelimeden oluşan 24 dizeden meydana gelmekte olup, Hz. Peygamber’e duyduğu hayranlığı ve bağlılığı açıkça ortaya koymaktadır. Şiirin İngilizce çevirisinden Türkçeye aktarılan hali şöyledir:

Kâinat yaratıldığından beri,

Allah elçi göndermeye karar vermişti.

Bu büyük ve imanlı kişi,

Batı topraklarında doğdu.

*

O, mukaddes kitabı getirdi,

Kitap otuz bölümden oluşuyordu.

Tüm âlemler için rehberdi,

Yöneticilerin efendisi oldu.

*

Her mukaddesin başıydı o,

Muhterem zatlardan destek aldı,

Ümmetini selam yoluna eriştirdi,

Beş vakit namazla hayat buldu.

*

Sükûnet, umut ve barışla,

Tüm kalbiyle Allah’a yöneldi,

Fakirlere umut oldu,

Zor durumdakileri kurtardı.

*

Karanlık çöktüğünde üzerlerine,

Ruhları ve âlemleri aydınlattı,

Günahlar uzaklaştı ondan,

Sözler kifayet etmez ona teşekkür için.

*

Bize kutlu yolu sundu,

Şeytanları mağlup etti,

Onun dini saf ve haktır,

Muhammed (s.a.v.) soylu ve büyüktür!

*

Bu anlamlı şiir, İslam’ın evrenselliğini ve Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) duyulan derin hürmetin Çin gibi uzak coğrafyalarda dahi yankı bulduğunu gözler önüne seriyor.

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZE ŞİİR

Peygamberimize Şiir

HZ. MUHAMMED (S.A.V.) KİMDİR?

Hz. Muhammed (s.a.v.) Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.