Cenaze Hakkında Bilgiler | Cenazenin Yıkanması ve Kefenlenmesi

Cenaze ne demektir? Müslümanların vefat eden bir Müslüman kardeşine karşı 5 vazifesi nedir? Cenazenin yıkanması ve kefelenmesi ne demektir?

Cenaze, kefenlenip tabuta konmuş, gömülmeye hazırlanmış insan ölüsü demektir. Ölmek üzere olan kişi, şayet bir güçlük yoksa kıbleye doğru sağ tarafı üzere çevrilir. Kelime-i Şehâdet ve Kelime-i Tevhid telkin edilir. Kur'andan ayetler, sûreler okunur. Yanında Yasin-i şerif suresinin okunması da menduptur. Hasta, ölünce gözleri yumulur, açık kalmasın diye çenesi başından bağlanır, mafsalları yumuşatılır, elbisesi soyulur, üstüne hafif bir örtü çekilir, şişmemesi için küçük bir demir parçası, karnı üzerine konur. Yanına güzel kokular konur. Cenazenin, ruhunu teslim etmesinden itibaren, namazı kılınıncaya dek etrafında buhur tüttürmek mendubtur.

Hasta  olan  kimsenin  tedavi  görmesi  sünnettir. Kişinin kendisine gelen her hangi bir zarardan dolayı ölümü temenni etmesi mekruhtur. Hastanın ölümünden önce veya sonra dövünmek, yaka yırtmak, saç yolmak, yüzü siyaha boyamak gibi hareketler haramdır. Akraba ve dostlarının ölünün yüzünü öpmesi caizdir.

Cenaze mümkün olduğu kadar bekletilmeden, vakit kaybedilmeden defnedilir.

Hasta ölünce, Müslümanların şu beş vazifeyi yapmaları farz-ı kifayedir:

1- Ölüyü yıkamak.

2- Ölüyü kefenlemek.

3- Cenaze namazını kılmak.

4- Cenazeyi mezarlığa taşımak.

5- Cenazeyi defnetmek.

Cenazenin Yıkanması ve Kefenlenmesi

Cenaze tenha ve kapalı bir yerde yüksekçe bir yere konur. Sonra üzerinde ince bir gömlek olduğu halde mevsimine göre soğuk veya ılık su ile yıkanır. Önce cenaze sedir üzerinde arkaya doğru biraz meyilli ola­rak oturtulur. Sonra ölü sırt üstü yatırılır. Sol ele bir bez sarılarak, ön ve arka avret yerleri yıkanır. Sonra bu bez çıkarılır ve ele yeni bir bez sarılır ve vücudu yıkanır. Bundan sonra hayattaki insanın aldığı abdest gibi ona abdest aldırılır, saçı şampuanlanır. Saç ve sakal taranır. Düşen saçları toplanır ve ke­fenin içine konur. Daha sonra cenaze sırt üstü uzanmış vaziyette iken, önce sağ tarafı sonra sol tarafı yıkanır. Yıkarken sabun, sidir, hatmi gibi şeylerden yararlanmak, sonra baş­tan ayağa doğru su dökmek ve her yıkayışta suya az miktarda kafur katmak sünnettir.

Yıkama işlemi tamamlandıktan sonra cenazeden bir pislik çıkarsa, sadece pisliği gidermek yeterlidir. Ancak bu durumda yıkamayı tekrarlamak ve abdesti yeniden aldırmak iyi olur.

Erkeği erkek, kadını da kadın yıkamalıdır. Erkeğin kendi cari­yesini ve hanımını, kadının da kocasını yıkaması caizdir. Yıkamada, aynı cinsten akrabalar öncelikli olduğundan, kadını yıkamada kadının akrabaları kocaya tercih edilir. Erkek hanımını veya cariyesini yıkarsa veya kadın kocasını yıkarsa, mah­remine çıplak elle dokunup abdestinin bozulmaması için eline bir bez bağlamalıdır. Cünüp veya hayızlı olanın cenazeyi yıkaması mekruh değil­dir. Yıkayacak kadın ve mahremi bulunmayan cenazeye teyemmüm ettirilir. İhramda iken ölen kişiye hoş koku sürülmez, saçları ve tırnak­lan kesilmez.

Ölü, hayatta iken giymesi caiz olan kumaşla kefenlenir. Kefenin beyaz renkli olanı sünnet olup, ücreti ölünün terekesinden ödenir. Kefe­nin en azı, bedenin tümünü kapatacak şekilde bir tek elbisedir.

Erkekler için kefenin üç olması daha faziletlidir. Dört veya beş kefenle kefenlemek de caizdir. Kadının beş kefenle kefenlenmesi da­ha faziletlidir. Cenaze üç elbise ile kefenlenirse buna lifafe denir. Er­kek beş elbise ile kefenlenirse, lifafenin altına gömlek ve sarık ilâve edilir. Kadının kefenlendiği beş kefen ise izar (etek), kamis (gömlek), himar (başörtüsü) ve iki lifafedir.

Cenaze şöyle kefenlenir: Lifafenin en güzeli ve en geniş olanı ye­re serilir ve bunun üzerine ikinci lifafe, keza onun da üzerine üçüncü lifafe serilir. Her parçanın üzerine hanut (bir çeşit güzel ko­ku) serpilir. Sonra ölü sırt üstü kefenin üstüne yatırılır. Üzerine ka­fur ve hanut gibi güzel kokular serpilir. Sonra bel kısmından sağlı sollu bir bez parçası ile bağlanır. Vücudun menfezlerine biraz pa­muk konur. Bundan sonra lifafeler birer birer üzerine sarılır ve uy­luklarından bağlanır. Cenaze kabre konulunca bağlar çözülür. İhramlı iken ölen erkeğe dikişli kefen giydirilmez ve ka­fası örtülmez. İhramlı kadının yüzü örtülmez.

İslam ve İhsan

CENAZE DUASI

Cenaze Duası

CENAZE NASIL KEFENLENİR?

Cenaze Nasıl Kefenlenir?

CENAZE NASIL YIKANIR?

Cenaze Nasıl Yıkanır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.