Cemaatin Namazda İmama Uyup Uymayacağı Şeyler

Namazda imama uyan cemaat neleri okur, neleri okumaz? Cemaatle namazda imama uyulacak ve uyulmayacak durumlar...

Cemaatin namazda imama uyup uymayacağı şeyler:

NAMAZDA İMAMA UYULACAK DURUMLAR

  1. İmama uyan kimse imam tekbiri aldıktan sonra tekbir alır ve sadece “Sübhâneke”yi okuyup susar. Fâtiha ve sure okumaz. İmam ile birlikte rükûa varınca üç kere “Sübhâne Rabbiye’l-azîm” der. İmam “Semiallâhü limen hamideh” diyerek rükûdan doğrulduğu zaman imama uyan ayakta “Rabbenâ leke’l-hamd” der. Secdelerde de üçer kere “Sübhâne Rabbiye’l-âlâ” der.

Üç ve dört rekâtlı farzların ikinci rekâtlarındaki ilk oturuşta “Ettehiyyâtü”yü okur. İki, üç ve dört rekâtlı namazların son oturuşunda “Ettehiyyâtü, Allâhümme Salli, Allâhümme Bârik”i okur ve imam ile birlikte selam verir.

  1. İmam ile namaz kılan bir kimse rükûda üç kere “Sübhâne Rabbiye’l-azîm” demeden imam rükûdan kalkıp doğrulursa, kendisi tesbihleri tamamlamayı beklemez, hemen imam ile beraber kalkıp doğrulur. Secdelerde de üç kere “Sübhâne Rabbiye’l-âlâ”yı bitirmeden imam kalkacak olursa, tesbihleri tamamlamaya bakmaz, imama uyarak hemen kalkar.
  2. Dört rekâtlı namazların birinci oturuşunda “Ettehiyyâtü”yü bitirmeden imam üçüncü rekâta kalkarsa, imamın arkasında kılan kişi isterse imamla birlikte hemen kalkar, isterse “Ettehiyyâtü”yü tamamladıktan sonra kalkar.
  3. Eğer son oturuşta “Ettehiyyâtü”yü bitirmeden imam selam verirse “Ettehiyyâtü”yü bitirdikten sonra selam verir.
  4. Cemaatten biri, “Ettehiyyâtü”yü bitirdiği hâlde Allâhümme Salli, Allâhümme badik ve duaları bitirmeden imam selam verirse, salavat ve duaları bitirmez, hemen imama uyarak selam verir.
  5. Vitir namazında Kunut duasını bitirmeden imam rükûa varırsa, Kunuttan biraz okumuş ise imamla beraber rükûa varır, eğer Kunuttan biraz okumadan imam rükûa varırsa imama rükûa yetişecek şekilde Kunuttan biraz okur.
  6. İmam, fazladan secde yaparsa cemaat ona uymaz.
  7. İmam, selam vermek üzere namazın sonunda oturduktan sonra unutarak ayağa kalkarsa cemaat ona uymaz, imamın yanıldığını hatırlatmak için “Sübhânellâh” der. Eğer, imam kalktığı fazla rekâtın secdesine varmadan önce geriye dönüp oturursa cemaatle beraber selam verir ve sehiv secdesi yaparlar.
  8. Eğer imam, namazın sonunda oturduktan sonra yanılarak kalktığı fazla rekâtın secdesini yaparsa cemaat imamı beklemez, kendi kendilerine selam verirler.
  9. İmam, namazın sonunda oturmadan ayağa kalkarsa cemaat kalkmaz, “Sübhânellâh” diyerek onu geriye dönüp oturması için uyarır. İmam yanıldığını anlayarak hemen geri dönüp oturursa birlikte selam verirler ve sehiv secdesi yaparlar.

İmam geri dönüp oturmadan ve fazladan kılmakta olduğu rekâtın secdesini yapmadan önce cemaat kendi kendilerine selam verirlerse, cemaatin namazı bozulur. Eğer imam secde yaptıktan sonra selam verirlerse hem imamın hem de cemaatin namazı bozulur.

NAMAZDA İMAMA UYULMAYACAK DURUMLAR

İmam, namazda beş şeyi yapmazsa cemaat da bunları yapmaz. Bunlar:

  1. Kunut, bayram tekbirleri, birinci oturuş, tilavet secdesi ve sehiv secdesidir.
  2. İmam dört şeyi yaparsa cemaat ona uymaz. Bunlar:
  3. Fazla secde, bayram tekbirlerinde fazlalık, cenaze tekbirlerinde fazlalık, namazın sonunda fazla rekâta kalkmak.
  4. Dokuz şeyi imam yapmasa cemaat yapar. Bunlar:
  5. İftitah tekbirinde elleri kaldırmak, Sübhâneke’yi okumak (imam Fâtiha’da olduğu sürece) rükû tekbiri, sücud tekbiri, rükûda tesbih, secdede tesbih, rükûdan kalkarken “Semiallâhü limen hamideh” demek, Ettehiyyâtü’yü okumak, selam vermek ve teşrik tekbirleri.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

İMAMDA ARANAN ÖZELLİKLER

İmamda Aranan Özellikler

NAMAZDA YAPILMASI MEKRUH OLAN DAVRANIŞLAR

Namazda Yapılması Mekruh Olan Davranışlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.