Cehennemden Çıkış Olacak mı?

Mü'min suresi 10-12. ayetler neyi anlatıyor? Ayette geçen iki kez ölüp iki kez dirilmeyi nasıl anlamalıyız? Cehennemden çıkış olacak mı?

İnkâra saplanıp kâfir olarak ölenlere, cehennemde azap içinde birbirlerine lânetler yağdırırken şöyle seslenilecek: “Allah’ın size olan gazabı, sizin kendinize ve birbirinize duyduğunuz öfkeden çok daha şiddetlidir. Zira siz vaktiyle imana çağrılıyor, fakat bile bile gerçeği inkâr ediyordunuz.” (Mü'min suresi 10. ayet)

"Onlar ise: “Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün, iki kez de dirilttin. Şimdi günahlarımızı itiraf ediyoruz. Acaba bize buradan çıkıp kurtulmaya bir yol yok mu?” diyecekler." (Mü'min suresi 11. ayet)

Onlara şöyle karşılık verilecek: “Bunun sebebi şudur: Tek olan Allah’a imana ve ibâdete çağrıldığınızda O’nun birliğini inkâr ediyordunuz. O’na ortak koşulduğunda ise buna inanıyordunuz. Artık hakkınızdaki karar, çok yüce ve çok büyük olan Allah’a aittir!” (Mü'min suresi 12. ayet)

MÜ'MİN SURESİ 10-12. AYETLERİ NASIL ANLAMALIYIZ?

Kâfirler dünya hayatında Allah’ı inkâr, şirk ve peygamberlere düşmanlık gibi suçlarına karşılık kıyamet gününde görecekleri kötü muameleden dolayı hem kendilerine hem de suç işlemelerine sebep olanlara kızacaklardır. Melekler onlara: “Bugün kızıyorsunuz, ama peygamberler ve onların vârisleri sâlih kullar sizleri hakka davet ettiğinde, onlara karşı çıkmıştınız. Allah o zaman size, bugün kendinize kızdığınızdan daha fazla gazap buyurmuştu. Bu gün de yine Allah’ın size olan gazabı ve azabı, sizin kendinize olan öfke ve buğzunuzdan daha büyük olacaktır” diyeceklerdir.

Âhiretin dehşetli hâdiseleri karşısında çaresizlikler içinde kıvranan kâfirler, günahlarını itiraf edip bir çıkış yolu arayacaklardır. Burada bahsedilen iki ölüm ve iki hayatın ne olduğunu şu âyet-i kerîme açıklığa kavuşturur:

“Ey kâfirler! Allah’ı nasıl inkâr edebiliyorsunuz ki, ölü idiniz de sizi O diriltti. Sonra sizi öldürecek, sonra tekrar diriltecek, sonra da O’na döndürüleceksiniz.” (Bakara 2/28)

Buna göre birinci ölüm, henüz insan yaratılmadan önceki yokluk dönemidir. Birinci hayat, Allah Teâlâ’nın insanı yaratıp ona ruh üfleyerek dünyaya getirmesidir. İkinci ölüm, dünyada ecelini tamamlayıp ruhunu teslim ederek öte âleme göçmesidir. İkinci hayat ise kıyâmet günü İsrâfil’in sûra üfürmesiyle yeniden diriliştir. Kâfirler ilk üç safhayı, onları apaçık müşahede edebildikleri için inkâr edemezlerdi. Ancak son safhayı görmedikleri ve sadece Peygamber (s.a.s.) haber verdiği için inkâr ediyorlardı. Fakat kıyamet günü dördüncü safhayı da müşahede edecek ve “Evet, bize bunun hakkında daha önce haber verilmişti” diyerek kabul edeceklerdir. Ölümden sonraki hayatı inkâr ederek çok büyük bir hata yaptıklarını ve bu yanlış inanç sebebiyle ömürlerini günahla doldurduklarını itiraf edip çıkış yolu talep edeceklerdir. Fakat defterler dürülüp karar kesinleştiği için artık oradan çıkış mümkün olmayacaktır. (Prof. Dr. Ömer Çelik Tefsiri)

Kaynak: kuranvemeali.coım

İslam ve İhsan

CEHENNEM İLE İLGİLİ HADİSLER

Cehennem ile İlgili Hadisler

CEHENNEM ATEŞİNDEN KORUYAN AMEL

Cehennem Ateşinden Koruyan Amel

CENNET VE CEHENNEM EBEDİ MİDİR?

Cennet ve Cehennem Ebedi midir?

CEHENNEM NEDİR? CEHENNEM NASIL BİR YERDİR?

Cehennem Nedir? Cehennem Nasıl Bir Yerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.